F/ Altmış

943 288 0
                                    

İyi Bölümler :)

İnstagram; ki.vara / faithhofficial

°Vara

---

Laurita

Oda fazla sessizdi. Farly yığınla soru sormuyordu. Kimse sormuyordu. Hoş, Bard nasıl görmeye başladığını bilmiyordu. Netti. Daha fazla soruya gerek yoktu. Ama Bard bu sessizliğe şaşırmış gibiydi. Hatta arada Farly'nin sessizliğine kaş çatarak bakıyordu. Bu haline gülümsedim ve meleklerin paniği de durgunlaşınca oda rahatlamış gibiydi. Çok fazla sorum vardı. Bu yüzden dirseklerimle öne yaslandım ve boğazımı bariz bir şekilde temizledim. Farly ve Bard bana döndüklerinde başımla dışarıyı işaret ettim. Beklemeden kalktım ama bakıştıklarını görebilmiştim. Ayaklandıklarını hareketlerinin çıkardığı hışırtılardan duyabiliyordum.

Kapıya çıktığımda Faith ve iki melek oradaydı. Faith işaret parmağını tembihlercesine doğrultmuştu ama ben gelince düzeldi ve hafifçe gülümsedi. Kısa bir sürede de sessizce oradan uzaklaştı. Kızlar da aynı şekilde uzaklaşırken arkalarından bakmak dışında bir eylemde bulunmadım. Her şey ortaya dökülmüştü. Faith kılıç tarafından çok etkileniyordu. Bard ise kanatları görebiliyordu. En son Una oradan uçarak uzaklaşırken sanki görünmez bir ip tarafından kaldırılıyormuş gibi göründü. Kanatların nasıl göründüğümü Faith'i tanıdığım andan beri hayal ediyordum. Arkalarında gerçeğe yakın bir kanat kanat düşünmek zordu ama Bard onları görebiliyordu. Bu bir avantaj mıydı bilmiyordum. Faith ve diğer meleklere problem çıkarır mıydı, emin değildim. Meleklerin tepkisine göre, kesinlikle çıkarırdı.

Arkamdan gelen arkadaşıma döndüğümde o arkalarından bakmıyordu. Kollarını doladı ve bir kez omuz silkti. "Eee..." Koluna girdim ve dışarıya doğru çekiştirmeye başladım. Farly kenarda kollarını birbirine dolamış, kaşları çatılı ilerliyordu. Onca süredir bu anı bekleyip, gelip çattığında da hiçbir şey düşünememesi tuhaftı. Faith'in babası Kyne ilk saldırdığında bizim de bir şey yapamamış olmamız gibi.

Ben Bard'ı sürüklerken derin, sabır nefesi aldı. Hafifçe güldüm. Dışarıda, gelen soğukta çimenliğe oturduğumuzda sorular yağdırmaya başlamıştım bile.

Güldüm. "Nasıl görünüyor?" Kaşlarını çattı. Ardından gözü yatakhanelerin olduğu katlara kaydı. Başını iki yana salladı. Omuz silkti. "Siyah renkli ama uçları..." Parmaklarını birbirine sürttü. Doğru kelimeyi arar gibiydi. "Gümüş rengi ama sanki toz kovasına batırılmış ve çıkarken yapışmış gibi."

"Peki ya şekli?" diye araya girdi Farly. Arkadaşımız başını salladı. "Kitaplardaki gibi. Bir yere kadar yükseliyor, kavis yapıp aşağıya iniyor ve tüylü. Normal kuşun büyük tüyleri gibi." Farly tatmin olmuşçasına salladı başını. Farly hayatı boyunca bu tür kitaplar arasında kaybolmuş biriydi. Bard betimlemese bile şeklini gözlerinin önüne getirebilirdi.

Elimi Bard'ın dizine koydum. "Nasıl bir his peki? Onu görmek. Kendini... Kutsanmış gibi hissediyor musun?" Farly güldüğünde Bard başını iki yana salladı. "Hayır! Sanki mahremini görüyormuşum gibi geliyor."

Farly arkadaşına döndü. "Bu yüzden mi sürekli ondan kaçıyordun?" Başıyla onayladı ama sanki... "Daha fazlası var." dedim direkt. Bana baktı. Kaşlarını çattı. Onaylamayacak gibi oldu ama Farly buna izin vermedi. "Onu görmeye başlamadan öncesini ve sonrasını anlatır mısın? Bir şey içirdi demiştin."

Bard derin bir nefes aldı. "İçirdiği şey iğrençti. Zift gibi siyahtı ve içtikten sonra bayıldım. Tadı da iğrençti." Farly ona tamamen dönmüştü. "İğrenci tanımla."

faith -düzenlemede-Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum