F/ Dört

1.4K 438 217
                                    

Tekrardan merhaba! Umarım güzel bir bölüm olur :)

IG: archiivara

🎶Peppina- Mademoiselle Noir

İyi Bölümler :)

°Vara


---

Babamın, manastır derinliklerine gömülmüş ofisinde, masanın karşısındaki koltukta oturuyordum. Arada bir geriniyor ve saate bakıp burada boş geçirdiğim vakti sayıyordum. Elf mevzusundan sonra beni, konuşmamız için buraya çağırmıştı ama hâlâ ortalarda yok, bir yaşam belirtisi göstermiyordu. Sanki manastır ölüm sessizliğine bürünmüştü adeta.

Babam, son kez saate bakışımın belki de yarım saat sonrasında ofise girdi ve sakin bir şekilde kapıyı kapatıp koltuğuna oturdu. Bana dönüp ellerini masada birleştirdi, başparmaklarını döndürmeye başladı. Bakışları direkt olarak gözlerimdeydi ve bir cevap arıyordu.

Yüzünde parlayan beklentiyi bir ürperti içerisinde hissettim ve tüylerimin diken gibi dikilmesini, yerimde hafifçe kıpırdanarak gösterdim.

"Umarım, yokluğumda düşünme fırsatı bulabilmişsindir?" dedi ve bana bakmaya devam etti. Benim tek kaşım kalkarken ağzımı tam açtığımda konuşmaya devam ettim. "Bak," Yerinden sabırsızca ayaklandı ve elini açarak havada tuttu. "Şu elflerle karşılaşmanız zaten yeterince kötüyken, hızlı bir yönetim değişimi yapmalıyız." dedi.

Gerçekten yönetebilecek biri gibi görünüyor muydum? Ben sanmıyorum çünkü uzunca süren -yedi yaşında eğitime başladığı varsayılırsa, yaklaşık seksen sekiz yıldır eğitim alıyordum- eğitimimden bu şekilde ayrılacağımı düşünmemiştim. En azından babam Dünyada iken.

Omuz silktim ve "Neden sen hâlâ Dünyada iken böyle bir değişikliğe gidiyoruz?" dediğimde güldü. Kitaplığın yanında duran pencereye yöneldi. Elleri arkadan bağlanmış, sadece dışarıya bakıyordu. Ama gördüğünün düşünceleri olduğunu anlayabiliyordum.

Cennet'in bazı hareketlerini anlayamıyordum. Ancak babam, annemin ölümü de dahil olmak üzere, hiçbir şeyi bize sorgulatmamıştı. Ancak manastır ve açık dünyada olmak, ikili dengeleri kurmamıza yaramıştı. Haliyle, daima burada olmadığımız için de, düşünebiliyorduk, görebiliyorduk. Bu değişim, babamın da beklemediği bir şeydi ve Cennet, artık babama güvenmiyordu.

Güvenmemeleri için bir neden göremiyordum. Ki böyle bir durumda kanatlarını almak için Cennet'in Cellatlarını yollayacağını da biliyorduk.

"Peşindeler mi?" Dediğimde babamın nefes düzeni değişti. Kanatları irkilmeyle kısa bir harekette bulundu. Düşüncüler arasında bile arkasında bağladığı elinde ritim tutuyordu. Tabii, ses olmuyordu ama hareketin ritmi hareketsizliği arasında göz alıyordu.

Sessizliğin ardından ellerini ayırıp cebine soktu. "Belki de bu yüzden seçilmişsindir." dedi ve kitaplığı boylu boyunca geçip hiç açıldığını görmediğim sandığın önünde durdu. Yüz ifademi görünce duygusuz bakışlarını yolladı.

"Nasıl yani?" Dedim ve itiraz etmek için ayağa kalkmaya yeltendim. "Neden?"

Bakışları değişmedi. Elleri hâlâ arkasındaydı ve öylece duruyordu. "Annemi almalarının nedenini söylemediğin gibi, bunu da mı..."

"Annenin durumundan farklı." Dedi. "Peşimde olan, asıl meseleden farklı." Güldüm ve gerisin geri oturdum.

Dizlerime yaslandım ve ona döndüm. "Yine hiçbir açıklama yapmayacaksın ve sorgusuzca yerine geçmemi bekleyeceksin yani. Sen ne yapacaksın?" Dediğimde omuz silkti. "Burada kalmaya devam edeceğim. Öyle bir tehdit yok."

faith -düzenlemede-Where stories live. Discover now