F/ On Beş

1.2K 384 80
                                    

Belirli bir yayım günümüz olacaktır ama hızlı bir şekilde paylaşmak istiyorum. Bitirelim ve devam kitabımızla ilerleyelim :)

İyi bölümler.

IG: ki.vara / varaninkaleminden

🎶David Garret - Viva La Vida

°Vara

°Vara

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

---


Gytha bana sımsıkı sarılırken ağlıyordu da. "Biliyorum, sen bize ihanet etmedin." dedi nazlı bir sesle. Ben ona sarılırken Elflerden birkaçı da çıkmış bize bakıyordu. Bazı savaşçılarda hâlâ silahlarını tutuyorlardı. Geniş bahçede ellerinde kılıç tutan Elfler ve ortada kalmış Gytha ve ben, ilginç bir görüntü oluşturuyorduk. Kardeşimin sırtını sıvazlarken kısa kahverengi saçları benim omuzlarıma dökülüyordu. Ağlarken sarsılmıyordu ancak sesinden anlaşılıyordu.

Ondan ayrıldım ve bir kol mesafesi bırakarak yüzüne baktım. Gözyaşlarını sildikten sonra ela gözlerinin bana bakarken parlamasını seyrettim. "Ne oldu?" diyebildim en sonunda.

Kısaca burnunu çektikten sonra kendisine gelmek için derin bir nefes aldı. "Babam manastıra vardığında direkt seni suçladı. Seninle refakatçi olanları da... Ayrıca bana nasihat vermeye çalışarak senden soğutmayı denedi." Omuz silktikten sonra başını iki yana salladı. "Çok tuhaflaştı."

O kadar hızlı konuşuyordu ki onu böldüm. "Bir dakika bekle, nasıl tuhaflaştı?" diye sordum. Tekrar burnunu çekti. Yüzü kızarmamıştı ama gözlerinin beyazları hâlâ biraz kırmızıydı. "Çatıya bırakılanın Melek olduğunu söylediğimi hatırlıyor musun?" Başımla onayladım. Devam edecek iken etrafa baktı.

"Sorun değil. Sadece konuşabileceğimiz bir yere gidelim." dedim. Başıyla onaylayıp kollarını birbirine doladı. Morris'e döndüğümde adam başıyla onayladı. İçeri giderken de Morris bizi ofisine davet etti. Oda siyah ve beyaz ağırlıklıydı ve modern bir teması vardı. Siyah geniş bir kapıyla giriş yapılıyordu ve kapı direkt olarak parlak siyah masaya bakıyordu. Üstünde bilgisayar, kalemlikler ve birkaç kitap vardı. Bir köşe, kapının olduğu duvara kadar pencere, diğer köşe de kitaplıktı. Gytha'yı masanın önündeki paralel masalardan birine yerleştirdik. Girdiğimizde beş kişiydik; Gytha, ben, Morris, Laurita ve Bard. Kimseyi de çıkarma derdine girmeden Gytha'yı konuşturdum.

Yüzünü kuruladı ve pencere açıldığında gelen havayla sakinleşmeyi denedikten sonra konuştu. Daha tane tane konuşuyordu. Ayrıca konuşmadan önce gözü koluma ve bacağıma takıldığında kalakaldı. Ona kısaca durumu anlattığımda daha az endişeli ve daha az yüzü buruşuktu. "Meleğin kanatları koparılmıştı." demesiyle ayağa kalkıp "Ama nasıl?" dedim. Bu mantıklı değildi. Savaş Meleği'nin Kılıcı Dünya'da olamazdı. Onu her daim Cennet kullanırdı.

Gytha da durumu biliyordu. Bunun olması imkânsızdı. "Bilmiyorum. Meleğin kanatları dünyada koparılmış. Babam öyle dedi. Bunun için..." Nedenini biliyorduk ve bunu duymak istemiyordum.

faith -düzenlemede-Where stories live. Discover now