F/ Kırk Dokuz

971 293 0
                                    

İyi Bölümler :)

İnstagram; ki.vara / faithhofficial

°Vara

---

Faith

"Faith."

Ani bir acı ve panikle, kardeşimin sesiyle uyandım. Terliyordum ve karnımdaki yanma o kadar kötüydü ki kusma isteği uyandırıyordu. Gözlerimi açtığımda bunu fark eden Bard olabildiğince doğruldu ve bana baktı. Bakışlarım önce onu, sonra bedenimi buldu. Çok fazla kan kaybetmiştim ve yaradan hâlâ kan sızdığını hissedebiliyordum. Yara iyileşmiyordu. O cızırtılı his yoktu. Gözle görülür birleşen deri yoktu. Sadece büyük, kırmızı bir yara vardı.

Derin nefes aldığımda gerilen yarayla yüzümü buruşturdum ve elimde olmadan önüme eğilip kustum. Kan kusmuştum ve dudağımda kalan kanla başımı kaldırdım. Bard'ın gözündeki o somut korkuyu yakaladım. Ellerini çekiştirdiğini zincir sesiyle algıladım. Güldüm ve başımı arkaya yasladım. "Ölmem." dedim. Sesi fazla ciddiydi. "Ama fena acıtıyor."

Gülümseyip başımla onayladım. Her yerim ter ve kan içindeydi. Resmen minik bir odada insan oluvermiştim. Hayalimin böyle gerçekleşmesi oldukça ironikti. Küçüklükten beri normal bir insan gibi hayat sürmek istiyordum. Anneme ve babama sürekli bu konuda sorun çıkartıyordum. Kim bilir babama bu yüzden yüklenmişler miydi? Belki.

Babam... Gelirken sesini işittiğim ama buraya gelip bana görünmeyen kişi... Bizi yıllarca kandıran kişi... Güvenebileceğimi sandığım kişi...

Bakışlarım Bard'a yöneldiğinde çocukta merak dolu bir bakış yakaladım. Güldüm. "Babamı düşünüyordum. Acaba bu halde olduğumu görseydi ne yapardı?" Bakışlarım kapıya yöneldi. Bir hareketlilik işittim ve kaşlarımı çattım. Kapı ardına kadar açılınca tekrar Perses göründü. Bana bakıp yüzünü buruşturdu ve güldü. Uzun parmaklı elinde bir kadeh vardı. Kristal kadehin içinde kırmızı bir sıvı vardı. O içeri girerken hareketliliğinden ötürü çalkalanan sıvı kenarlardan sızmıyor oluşu şaşırtıcıydı.

Her zamanki gibi Bard'la aramıza geçip hizamıza indi. Jilet gibi takımı buruştu. Esmer tenine ve tuhaf gözlerine aykırı, kırık beyaz bir takımdı. Ağzımda dolan kanı tükürmek isterdim. Ancak aptallık olurdu. Bir bana bir Bard'a bakarken sırıtıyordu. Dişlerinin aşırı beyazlığı daha da şaşırtıcıydı. Cehennemde diş fırçalanır mıydı?

Bana bakıp başını eğdi. "Bunun ne olduğunu biliyor musun?" Hafifçe döndürünce ortada oluşan minik girdabı gördüm. Kaşlarımı çatınca sırıttı, ayağa kalkıp karnıma baktı. Sızan kana bakışından ürperdim ve başımı iki yana salladım. "Hayır!"

Güldü ve başını salladı. "Ah! Evet!" bunu söylerken öyle zevk alırcasına ifadeye büründü ki iri gözlerle ona bakmaya devam ettim. Ben çırpınırken o döndü ve Bard'a tepeden baktı. Merakla parlayan iri mavi gözleri yukarıdan ona bakan düşmüş meleğe döndü. Perses elfin çenesinden yakaladı ve zorla ağzını açtı. Ben durmasını söylerken o sırıttı ve son damlasına kadar kadehtekini içirdi.

Perses gülerek Bard'dan ayrılırken kaşlarını çattı. "Şarap mı?" Güldü ve Perses'e baktı. "Teşekkürler." Düşmüş melek buna sadece gülerek tepki verdi. Kapıdan çıkarken döndü. "Sadece bir damla." Ona sert bakışlarımı atarken odadan ayrıldı.

Bard güldü. "Paniğini anlamıyorum. Bir şey..." Öksürdü ve gözlerini kırpıştırmaya başladı. Bana tekrar baktı. "Bu bana vurdu mu?" Güldüm ve başımı öne eğdim. "Neden istemedim sandın?" Başını sorar gibi salladı ve daha da kötüleşerek sızdı.

faith -düzenlemede-Where stories live. Discover now