F/ Otuz Dört

1K 318 4
                                    

İyi Bölümler :)

İnstagram; ki.vara / faithhofficial

°Vara

---

Faith

Yemekhaneden ayrılana kadar aklım uzaklarda ve oldukça mutluydum. Hoş, o akıl uzun süre uzaklarda kalamamıştı lakin yemekhanede kendimi karalara bağlamaktan engellemişti. Zaten amaç da bu değil miydi? Herkesin ortasında mutlu rolü oynayıp kendi kabuğunda sorunlarınla baş etmek... Sonuçta ne kadar dil döksen de seni anlayamayacaklarını düşünmek... Haykırışlarının cevabını bulamamak... Hoş, benim yanımda kardeşim, arkadaşlarım, yoldaşlarım vardı. Ancak bu çok farklıydı. Onlar üzülür, panik olur diye anlatamadıklarım, içimde öyle birikti ki karşıma çıkabilecek herhangi bir yabancıya derdimi anlatabilirdim. İçime oturan bir dünya yumru kanser hücresi gibi beni tüketmeye devam ediyordu. Benim ise yaptığım tek önlem sabır dilemekti.

Şimdi ise elimi giydiğim siyah pantolonun arka ceplerine sokmuş yürüyordum. Kasım sonu havasında üşümüyordum ama hissettiğim hafif soğuk içinde korunabileceğim kıyafet giydiğimde daha güzel oluyordu. Şu an ise üstümde ince bir üst dışında bir şey yoktu. Dışarıda kar başlamamıştı ama neredeyse aralığa girmiştik. Hava buz kesmiş olsa bile kar yağmakta direniyordu. Etrafta dolaşan genç elfler boyunlarına doladıkları atkı arkasından bana bakıyor ve devam ediyordu. Sonuçta bu soğukta çıplak gezmek gibi bir şeydi onlar için ve yönleri ise direkt sınıflara idi. Benim istikametim ise kütüphaneyeydi. Biraz araştırma ve elfler hakkında bilgi edinmek, hem benim hem de bizim adımıza avantaj sağlayacaktı. Ayrıca akıl sağlığım biraz daha normale dönebilirdi. Biraz düşüncelerim kenara çekilir ve bana izin verebilirdi.

Büyük kütüphane kapısını açtığımda içerideki havanın tamamen farklı olduğunu, çarpan sıcak akımla anladım. Başlarını eğmiş çalışan onca elf benim olduğum yöne bakmadı bile. Bense ağır kapıyı olabildiğince sessizce itmeye çalıştım. Kapandığında büyük bir yankı oluşturmadığı için de tasarımcısına kısaca teşekkür ettim.

Açıkçası kütüphaneyi hiç böyle hayal etmemiştim. İki katlıydı ancak orta kısım boş ve oldukça yüksek tavanlıydı. Ayrıca duvarlara konulmuş kitaplıklar tavanlara kadar uzanıyor ve ulaşım için yerleştirilen merdivenler bir iki kişiyi taşıma dışında öylece duruyordu. Orta kısımda upuzun masalar vardı ve Elfler öyle odaklanmıştı ki bu beni hayrete düşürdü. Bir arı gibi oraya buraya gidip kitap alanlar, masada başı eğik çalışanlar ya da kenarda kitap okuyanlar... Kitap okuyanlar arasında tanıdık bir yüz gördüm. Kahverengi düz, uzun saçları başı eğik olduğu için kitaba doğru gömülmüştü ancak anlık bir başını kaldırdığında göz göze geldik. Ela gözlerine başta şaşkınlık indi ama sonra sıcak bir gülümseme gönderdi. Karşılık verip sessizce kitap okuyan kütüphane görevlisinin yanından geçtim. Bana bir an gözlüklerinin altından baktı. Gülümsedim ve yoluma devam ettim.

Aradığım kitap türünü sormayacaktım çünkü yanlış izlenimler oluşsun istemiyordum. Zaten bunu pek önemsediklerini düşünmüyorum çünkü tahmin etmesi zor bir tür değildi. O türü de bu kocaman kütüphanede bulmak benim için zor olacaktı. Ama onca kitaplara başımı kaldırarak bakmak kendimi minicik hissetmeme neden olmuştu. Sanki bir gökdelene en aşağıdan bakıyormuşum gibi bir his oluşturmuştu.

Kütüphanede, aynı üs gibi, her yere beyaz hâkimdi. Masalar ve oturaklar siyah renkte ve oldukça modern bir görünüşteydi. Ortamın kendi ışığı biraz loştu, ancak masalarda ve kitaplık başlarında yanan ışıklar o bölgeleri daha da arttırıyordu. Her yerin parlak olmadığı için mutlu oldum. Aksi halde burası insana daha fazla hastane havası, hayır, titiz bir annenin evindeymiş gibi hissettirirdi. Elimi yerde sürtsem o temiz gıcırtıyı duyabilirmişim gibiydi. Ya da havada uçuşan tek toz zerresini görebilirdim. Tabii varsa.

faith -düzenlemede-Where stories live. Discover now