35.Bölüm •Bebek👼•

18 9 35
                                    

(İstanbul, 20 gün sonra)
İstanbula dönmüş, tam yirmi gündür Hakanların otellerinin birinde kalıyorduk. Bütün gece uyumamış gibi birde saat sekizde kalmış ve yatakta oturuyordum sanki buraya döndüğümden beri her gün aynı şeyi yapmıyormuşum gibi yanımda yatan Hakana döndüm arkası dönük bir şekilde uyuyordu. Stresliydim oda yetmez gibi kalktığımdan beri başım dönüyordu çünkü bugün Hakanların evine yani ailesi ile tanışmaya gidicektik tüm bu stresim, uykularımın kaçması bu yüzdendi napıcaktım, beni nasıl karşılayacaklardı bilmiyordum tek hissettiğim, oraya gitmemem gerektiğiydi çünkü oraya gitsem üzülücektim biliyordum. Annemleyse tahmin ettiğiniz gibi hala konuşmuyordum. Telefonumu kırdığı için Hakandan aramıştım ama sesimi duyar duymaz kapatınca bir daha aramaya cesaret edememiştim hiç mi merak etmezdi insan kızını, nasıl konuşmak istemezdi. Yavaşca ayağa kalktım ve kalkar kalmaz başımın dönmesiyle olduğum yerde durdum elimi başıma götürdüğüm sırada miğdemin bulanmasıyla hızlıca banyoya koştum, klozetin kapağını açıp öğürmeye başladım ve hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladım.

"Zeynep, Zeynep güzelim iyi misin?" Hakan'ın koşarak yanıma geldiğini farkettim hızlıca saçlarımı tutunca gözlerimi açtım ve tekrar gözlerimin kararmasıyla kapattım.

"Sorun yok." Sifonu çektikten sonra derin bir nefes aldım. Hakanın elimden tutmasıyla lavaboda yüzüme soğuk bir su çarptım.

"Hemen hastaneye gidiyoruz." Odaya geçerken hala başım dönüyordu.

"Hayır cidden iyiyim. Sanırım fazla stres yaptım annenlere gidicektik ya." Dedim yatağa otururken.

"İyi gözükmüyorsun, yüzün bembeyaz Zeynep, yataktan nasıl sıçradığımı bilmiyorum." Alnımdan öpünce ellerini tuttum.

"İyiyim merak etme."

"Emin misin, ben genede doktordan randevu alıcam ve annemlerden önce doktora uğrayıp öyle geçeriz." Telefonu eline almasıyla elimi telefona götürdüm.

"Gerçekten iyiyim Hakan, dediğim gib stresten oldu aşırı stres yaptım, gece gözüme uyku girmedi çok düşündüm ve halsiz kaldım." Telefonu komidine koyduktan sonra kucağına başımı koydum.

"Peki, eğer kendini kötü hissediyorsan gitmeyiz. İptal ederim arayıp senin rahatsızlandığını söylerim onlara."

"Hayır, hayır gidelim ve şu iş biran önce aradan çıksın ikimizde rahatlıyalım." Diyip ayağa kalkınca tekrardan başım dönünce duvara yaslandım.

"Sana diyorum iyi değilsin ve bu hiç normal değil inat etme annemleri arıyorum." Sanırım dediği gibi bu hiç normal değildi bir haftadır ara ara baş dönmeleri, miğde bulantıları ve ağrılar.

"Tamam o zaman biraz erken geçelim annenlere zaten kahvaltıya çağırmamışlarmıydı." Dedim dolaptan kıyafetimi alırken.

"Öyle mi dersin ya önemli birşeyin varsa ilk hastaneye gidip ordan geçeriz benimde aklım kalmamış olur." Telefonunu yatağa koyduktan sonra yanıma geldi ve kıyafetlerini aldıktan sonra üzerini giyindi. Bende kırmızı kazağımı ve altında deri taytımı giydim ve saçlarımı düzeltmek için aynaya baktığımda yüzümün ne kadar solgun olduğunu farkettim saçlarımı yana ayırdıktan sonra saate baktım saat tam dokuza geliyordu.

"Heh, randevuyu aldım tam yirmi dakikamız var hadi hazırsan çıkalım." Hakanın kapıyı açmasıyla çantamı alıp kapıyı kapattım aşağı inip, arabaya binesiye kadar hiç konuşmadım.

"Neden bu kadar endişeleniyorsun." Dedim.

"Çünkü korkuyorum, sana birşey olsun istemiyorum." Bir eliyle arabayı sürüyorken diğer eli elime kaydıktan sonra elimi kaldırıp öptü.

Süpriz Aşk Where stories live. Discover now