5.Bölüm

104 33 103
                                    

Güneşin yüzüme vurmasıyla gözlerimi ovuştura ovuştura kalktım telefonuma baktım. Keşke dün gece bir rüya olsaydı ama değildi güzel bir gün geçirmiş ve bitmişti uzatmamalıydım kalktım yüzümü yıkayıp iş kıyafetlerimi üzerime geri geçirdim sabah kahvaltı servisi için restoranta inmem lazımdı İpek uyuduğu için ve öğlen servisinde olduğundan  telefonumu da kapıp odadan çıktım kimseye görünmemem ortalıkta gezmemem lağzımdı ki şu zengin bozuntusu çocuğa gözükmeyeyim kahvaltıya da inmesin lütfen lütfen diyerek aşağıya indim ortalık çok sakin gözüküyordu. Hemen acele bir şekilde servis tabaklarını alıp yenilerini koymaya başladım otel  tertemizdi. Ee tabi o zengin bozuntusuda bu Oteli tercih etmeyip nereyi tercih etseydi değil mi yaa ben niye hep onu düşünüyorum sil sil sil aklımdan kendi kendine konşurken karşımdan bana sesleneni bile duymuyordun nerdeyse.

"Zeynep ben çok meşgul olduğum için oda servisini sen götürürmüsün yukarıdan oda servisi istemişlerde." Bu çok iyiydi demek oluyordu ki oda servisi diye çıkıp geç saate kadar gelmiyim kahvaltı da bitsin hemen sürükleye sürükleye oda servisini yukarı doğru çıkarmaya başladım asansör beşinci katta durunca indim kral dairesinden mi isteniyor du bu servis tabi başka kim isteyebilirdi ki hemen 259 no'lu odanın önüne gelince kapıyı tıklattım ama bakan olmadı bir iki kere daha tıklattım bakan olmayınca seslenmeye başladım.

"Oda servisi kapıyı açarmısınız?" İçerden ayak sesleri gelmeye başlayınca kapıyı çalmayı bıraktım.

"Napıyorsun sen oda servisi kahvaltıyı kapıya koyup gider hızlı  hızlı oda servisi kapıyı açarmısınız demez." Karşımda ki şişme bebek resmen beni taklit ediyordu şimdi onun saçını başını dağıtıcaktım kii Otel'den atılmak istemem tabi ki...

"Pardon efendim ben kapıya bırakmak istemedim." Dedim

"Hem suçlu hemde kendini haklı çıkarıyor şuna bak sen hanımefendi özür dileriz siz geçin odaya ben size garsonluk yapayım." Kadın sabah sabah bana gerçekten fena takmış haldeydi özür dilememe rağmen kabul etmiyordu.

"Aşkıım bırak insanlar işini yapsın gel hadi sen ben alayım onu." Sevgilisinin seslenmesiyle bana yüklenmeyi bıraktı ses o kadar tanıdık geliyordu ki ama içerdekini merak etmeyip asansöre doğru yürüdüm içeriğe binip odaya bakınca servis alınmış kapıda kapanmıştı aşağıya inince servisin bittiğini gördüm ve dışarıya oturdum telefonumu elime aldım gezinmeye başladım.

"Kuzuu başına güneş geçicek gelsene içeriye." İpeğin seslenmesiyle yerimden kalktım içeriye girdiğim sırada garsonun seslenmesiyle arkamı döndüm.

"Sabah götürdüğün oda servisini almamışsın." Ah hayır yaa onu mu almaya gidicektim.

"Bben şey biraz başım dönüyorda başka bir çıksa." Dediysem de ikna edemedim çünki benden başka yukarıya çıkıcak kimse yoktu koşa koşa bahçeye İpeğin yanına gittim.

"İpekk lütfen yukarıya çıkıp o oda servisini alırmısın lütfen." İpeği biraz zor ikna etsemde sonunda ikna ettim beraber asansöre bindik ve yukarıya çıktık kapıyı çalınca ben gözükmemek için geri durdum kapıyı tabi ki şişme bebek açtı sesleri dinlemek için biraz daha yaklaştım neden gecikti, bu kadar yavaş garson görmedim, sabahki garson da garipti gibi söylenip duruyordu az kalsın çıkıp kıza saldırmaya kalkıcaktım ki hemen oda servisini de alıp aşağıya geri indik.

"Ben bu kadınla falan aynı otel içinde ne zamana kadar kalabilirim ki İpek geri mi dönsem."

"Hayır tabiki de kuzu buraya para kazanmaya geldik farkındamısın bırak artık onları kendi keyfine bak akşam klüpte çalışıcaz hadi hazırlanmamız lazım gell." İpeği kıramazdım o yüzden yularıya odamıza çıktık hazırlandık içimden hiçbirşey yapmak gelmiyordu ama bu benim görevimdi inip görevimi yapıcaktım. Klübe girdiğimizde gürültüden başka hiçbirşey duymuyordum etrafımda herkeste elbise tarzı şeyler vardı ve ben burada çalışandım içki tepsilerini taşımaya başladım birini götürüp birini getiriyordum  bi anda ne olduğunu anlamadım ve tepsi elimden kaydı  gözüm karardı başım döndü belkide birinin ayağına çarpmıştım aşırı ses ve renkli ışıklar bana göre değildi yere eğilip bardakları topluyordum ki anında ses duyana kadar.

"Manyakk manyak mısın seen!" şarkı kesilmişti başımı döndürdüğümde başımda o vardı sevgilisi...
——
Rezil olmuştum herkesin önünde beni rezil etmişti ona söylenecek çok şey vardı ama susuyordum susamam gerekiyordu orayı başına yıkan eski Zeynep neredeydi ne olmuştu bilmiyordum kendimi ben bile tanıyamıyordum karanlığın içine  hapsolmuş ve çıkamıyordum çocukluğuma o suskun yıllarıma dönmüştüm sanki bu Otel bana hiç iyi gelmemişti yalvarıyordum hemen bitsin istiyordum. Ağzımdan tek bir cümle çıkmıştı "özür dilerim." Şimdide gözlerimden yaşlar aka aka koşuyordum gözlerim kararıp yere düşmüştüm ve orada ne olduğunu anlamamıştım ve herkesin etrafımıza toplanması bize bakması sadece elbisesine bütün tepsidekiler dökülmüştü ben bunu hakketmiyordum sırf zengin diye beni yerin dibine sokamazdı. Sonunda dışarı çıkmış ve nefes almaya çalışıyordum havuz başında ki şezlonglara kendimi zor atmıştım derin dern nefes alıp veriyordum daha sonra bir el dokundu arkamdan sonra bir ses...

"İyi misin?" Ses ve tek bir soru iyi miydim bilmiyordum yerin dibine girmiştim işte anlasana oydu bu adını bile bilmediğim sevgilisin yanında olması gerekirken benim yanımda ne işi vardı.

"B ben şeyy ben çok çok özür dilerim sevgilinizden gerçekten." Diyebilmiştim.

"Ya sen onu boşver napıyordun orda elinde tepsi." İşte bundan korkuyordum yalan söylemiştim burada çalıştığımı ona söylemeliydim böyle öğrenmemeliydi.

"Ben burada çalışıyorum size yalan söyledim." Nefes almakta çok zorlanıyordum.

"Siz demeyi bırak bana adım Hakan." Yüzünde şaşırmış bir ifade vardı ve adını hakan olduğunu neden söylemişti bu adam her fırsatta nasıl benim karşıma çıkıyordu.

"İzin verirsen yanlız kalmak istiyorum."dedim.

"Su istermisin yada ne bileyim nefes almakta zorlanıyorsun doktor falan istermisin." Yanlız kalmak istiyordum o neyden bahsediyordu.

"Bak ben yanlız kalmak istiyorum ve ne senin parana ne senin doktoruna kalmadım ben kendini ne sanıyorsun sen zenginliğinle herkesi elde ediceğini falan mı yada kendini çok yakışıklı falan mı sanıyorsun bana bunlarla gelme ben bunlara kanmam bunlara anca yanında gezdirdiğin şişme bebekler kanar anladın mı şimdi git burdan sevgilin görüpte tatsızlık çıkmasın." Tek bir nefeste ağzıma geleni söylemiştim ve için rahatlamıştı yüzüme bakakalmıştı ama bunu yapmasam kendini birşey sanmaya devam edecekti. Yavaşça ayağa kalktı arkası dönüktü birden döndü.

"Sen çok farklısın sende sende başka birşey var anlayamadığım." Dedi ve arkasına döndü şimdi de ben ona bakakalmıştım onu bana çeken mıknatıs mı vardı üstümde heryerde karşıma çıkıyordu kimde bu kimm kimdi  bu Hakan telefonuma girip baksam Hakan yazınca çıkıcak birimiydi soyadını da bilmiyordum ki herşeyi unutmuştum. Nefesim neyse ki düzelmişti arkada Gökselin "Yalnız Kuş" şarkısı çalıyırdu. Arkama yaslandım ve yıldızları izlemeye başladım bir yandan da şarkı sesleri yükseliyordu mırıldanmaya başladım.
"Senin gökyüzünde, benim yerim yoktu." Tam beni anlatıyordu.
"Beklediğim biri var, o sen değilsin yazık ki anladım.
"Bende bi' aşk var, onu hep yanlış kalplere bıraktım." Diyordu aşk mıydı gerçekten bizi birbirimize çeken, iten hayır hayır neyden bahsediyordum onunla aşk mı olurdu kendimi kaptırmamalıydımm...

•••Bu bölümü okuyup beğendiyseniz yorumlamayı ve yıldızlamayı lütfen unutmayııınn sizi seviyorummm•••

Süpriz Aşk Kde žijí příběhy. Začni objevovat