one

1.9K 122 578
                                    

1741 kelime. İyi okumalar. Lütfen yorum yapıp fikirlerinizi ve düşüncelerinizi benimle paylaşın. Sizinle sohbet ederek okumak daha güzel oluyor. Kendinize cici bakın.

Jonathan... Her zamanki gibi "Ben demiştim, beni dinleseydiniz böyle olmazdı. Tanrı aşkına ben haklıydım." deyip fink atıyordu.

Kafamı duvarlara vurmak istiyordum. Ama bu sefer haksız da sayılmazdı. Hatta gerçekten haklıydı. Bu yüzden odada beş kişi oturmuş onu dinliyorduk ama tek bir cevap bile veremiyorduk.

Ben, Steve, Eddie, Nancy, Robin.

"Benim burada ne işim var anlamıyorum. Bunların hepsi Eddie ve Ophelia'nın suçu!" dedi Nancy.

Eddie ve ben aynı anda "Hey!" diye bağırdık.

Sanırım olayı anlamanız için biraz geriye gitmemiz gerekiyor.

Üç Gün Önce

Steve elindeki biranın sonunu kafasına diktiğinde ben yerde yatıp gülüyordum.

Hepimiz bir araya geldiğimizde gerçekten sınırı bilmiyorduk. Birkaç kere polis eve gelip bizi uyarmak zorunda kalmıştı. Eddie koltuktan yere düşerek yanıma kadar yuvarlandı. Hâlâ gülüyordu. Yanağımı öptü. Sonra kollarıyla belimi sardı.

Robin: Hey gidin kendinize bir oda bulun!

Steve: Her neyse. Konudan sapmayalım. Bunda yapamayacak bir şey yok. Elbette yaparım.

Eddie: Hayır. Hayır hayatta yapamazsın.

Steve: Gerçekten iddiaya girmek istiyor musunuz? Beş yüz dolarınızı alırım.

Robin: Bence bu iddiaya göre beş yüz dolar oldukça az. Başka bir şey bulun.

Steve: Pekala. Eğer ben bu kokarcayı Nancy'nin dolabının içine koyabilirsem siz de lanetli eve gidip Henry'nin odasında fotoğraf çekeceksiniz. Ne dersiniz?

Robin: Bence kesinlikle kabul etmeyin yoksa o fotoğrafı çeken kişi polisler olur... Sizin cesetlerinizle.

Lanetli ev Hawkins'te bulunan eski bir evdi. Oldukça ürkütücü olmasının sebebi sadece görünüşü değildi. Geçmişindeki acıklı hikayesiydi. İlk yapıldığı sırada oldukça güzel ve sevgi dolu bu evde ne yazık ki zamanla birçok cinayet işlenmişti. Henry isimli bir adam altı kızı ve karısını aynı gecede katletmişti. Bunun üzerine oldukça ucuz bir fiyata satılan bu evin yeni sahipleri de kendilerini asmıştı. Birkaç kişi bu eve taşındıktan sadece birkaç hafta sonra kasabayı terk ettiler, tek bir şey bile demeden hatta eşyalarını evde bırakarak. Zamanla ev ile ilgili efsaneler çoğaldı. Hawkins içinde evin lakabı lanetli ev olarak kalmıştı. Ve bir efsaneye göre içeride hâlâ Henry yaşıyordu. Evine girenleri ise öldürüyordu. Aslında bu sadece çocukları o eve girmekten uzak tutmak için bir uydurmaydı. Çocukken biz de bu hikayeden korkardık ama büyüdük. Ne yazık ki Steve iddiayı kaybedecekti ve bunu yapmamıza gerek kalmayacaktı.

Eddie elimden tutup beni kaldırdı ve şöminenin yanına doğru çekti. Kolunu omuzuma attı ve hafif eğilir şekilde durduk.

Eddie: Ne diyorsun? Kabul edelim mi?

Ophelia: Bence kesinlikle kabul edelim. Zaten Steve asla o kokarcayı Nancy'nin dolabına koyamaz. Onda o potansiyel yok.

Partner in Crime (Eddie Munson)Where stories live. Discover now