thirty five

442 67 688
                                    

Aradan birkaç gün geçmişti. Mayıs sonu gibi düğünü yapmaya karar vermiştik. Aslında gençtik, biliyorum. 86 senesinde mezun olduğumuzda Eddie iki sene de sınıfta kaldığı için o zamanlarda 19 yaşındaydı. Ben de o zaman 17ydim. Bir sene sonra tanışıp sevgili olduğumuzda 18dim. Ve şimdi ben neredeyse 20 olmak üzereyim ve o 22 olmuştu. Evet erkendi. Ama biz hayatımızı zaten çocukken de gençken de yaşayamamıştık. Şu an için herhangi bir maddi sıkıntımız yoktu. Sadece üniversiteye gidip diploma alacaktık. Sonrasında belki birlikte bir bar işletirdik... Ben yemek yapmaya bayılırdım. Barmen olarak Steve'i koyardık diye hayal ediyorum hep. Eddie canlı müzik kısmında her gün istediği grubu kurup müzik çalardı. Çocuklar bize yardıma gelirdi. Jackson'ı da kasaya koyardım. O tatlı gülüşü ile insanlardan fazladan bahşiş almayı becerirdi.

Bunun için üniversite diplomasına gerek vardı. En azından bir iş yeri açabilmek için izin gerekiyordu. Ama işte bu benim hayalimdi. Aslında benim tek hayalim Eddie'ydi.

Küçük yaşta daha ben bile çocukken küçük kardeşime annelik yapmak zorunda kalmıştım. O zamanlarda maddi yetersizlik yüzünden kışın günü bile okula sandaletle gitmek zorunda kalıyordum. Çünkü yeni ayakkabı alacak tek bir para oluyordu onu da Jackson'a alıyordum. Çoğu dolabımızda sadece bir parça ekmek ve birkaç tane zeytin kalıyordu. Ama o dünyanın en güzel yemeği olurdu benim için. Çünkü kardeşim yanımdaydı. Son birkaç yıldır durumu toplamıştım. Yine de Eddie'nin ameliyat parasını çıkaracak kadar param yoktu. Bu belalara bulaşmıştım. Ama şimdi o Chuck denen herifin sülalesini bile satın alabilirdim. Karşıma çıkmasını dört gözle bekliyordum. Elbet karşılaşacaktık.

Fiona'nın çığlığı dikkatimi dağıttı. Birlikte düğün elbisesi bakmaya gitmiştik ve denediğim her gelinlikte çığlık atıp ağlıyordu. Robin ise elindeki otuz tane gelinliğin hepsini denemem için başımın etini yiyordu. Tanrım bugün buradan çıkamayacaktım. Eddie'yi takım elbiseyle hayal edemiyordum. Cenazede bile sadece üstüne siyah bir gömlek giymişti. Onu düşünmekten kendi giyeceğim şeye odaklanamıyordum. Daha bir ay vardı ama heyecandan geceleri uyumakta zorluk çekiyordum. Patrick ve Fiona'yı düğüne kadar kalmalarına ikna ettim. Aileden birilerinin olmasını istiyordum.

Birlikte yemek yiyip elimizdeki poşetlerle eve geldiğimizde kapıyı Jackson açtı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Birlikte yemek yiyip elimizdeki poşetlerle eve geldiğimizde kapıyı Jackson açtı. Yüzü düşüktü. Ne oldu der gibi suratına baktım. Kafasıyla içeriyi işaret etti. Ayakkabılarını çıkarmak için eğildiğim sırada yerde bir çift erkek ayakkabısı gördüm. Bunlar Jackson'ın Eddie'nin ya da Steve'in değildi.

Poşetleri Jackson'ın eline verip içeri geçtiğimde şöminenin üstündeki fotoğraflara bakan bana arkası dönük bir adam gördüm. İçeri girdiğimi belli etmek için boğazımı temizler gibi öksürdüm. Arkasına dönünce aynı yüz, ama daha yaşlanmış hâliyle bana bakıyordu. Onu son gördüğümdeki gibiydi. Eddie yandaki tekli koltukta oturup bana bakıyordu. Sadece beni izliyordu. İyi olup olmadığımdan emin olmak istercesine.

Ophelia: Gelmişsin.

Babam: Düğününe beni çağırmadığına şaşırdım. Böyle bir zamanda haberim olsa iyi olurdu.

Partner in Crime (Eddie Munson)Where stories live. Discover now