twenty three

461 72 318
                                    

Bu bölümü üçüncü kez atıyorum wattpad beni deli etti bir kere daha attığımda yine bölümü yayınlamazsa ya da başkalarında görünmezse pes edeceğim valla yeter kanser oldum.

Eddie

Silah sesini duyunca bulunduğum yerde sıçradım. Ses çok yakından gelmişti ama bir o kadar da uzaktı. Jason'ın gözlerindeki korkuyu görüyordum. Kafasını evine doğru çevirdiğinde hepimiz oraya doğru baktık.

Jason "Madison!" diyerek koşmaya başladığında ben de arkasından koşmaya başladım. Steve ve Jonathan'ın da beni takip ettiğini fark ettiğimde arkama dönüp Ophelia'ya seslendim."911'i ara! Hemen!"

Ophelia'nın çocukları bir koyun sürüsü gibi önünde toplayıp evin içine sokmaya çalıştığını görüyordum

Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.

Ophelia'nın çocukları bir koyun sürüsü gibi önünde toplayıp evin içine sokmaya çalıştığını görüyordum. Kafasını onaylar gibi salladı. Evin neredeyse kapısının önüne geldiğimizde pencereden atlayıp koşan birini gördüm. Steve arkasından koşmaya başladı. "Bekle! Nereye gidiyorsun!?" diye bağırıyordu. Steve'in adamı takip etmesi üzerine Jason ben ve Jonathan evin içine hızla girdik.

Salon kapısının önüne kadar birikmiş kırmızı kanı görüyordum. Odaya girdiğimde göreceğim şey karşısında kendimi hazırlamak için derin bir nefes aldım. Ellerim titriyordu. Jason ise hiç tereddüt etmeden içeriye koştu. Odaya baktığımda tavşan gibi yumuşak ve beyaz tüylü halının çok az bir kısmının beyaz kaldığını gördüm. Bu Madison'ın kanıydı.

Yerde öylece yatıyordu ve epilepsi krizi geçirir gibi titriyordu. Jason eğilip başını bacaklarının üzerine koydu. "Bebeğim dayan. Ambulans yolda. Az kaldı."

Jonathan yaranın kanamasını durduracak veya azaltacak bir şeyler bulmak için tampon yapabileceği aletleri aramaya gitti. Mutfaktan hızlıca dolap açıp kapama sesleri geliyordu. Eminim bir tür havlu veya o tarz bir şeyler arıyordu. Madison titremekten konuşamıyordu. Karnının sağ tarafından vurulmuştu.

"Ben..." dedi kısık sesle. O kadar kısık konuşuyordu ki sanki hayal kuruyordum. "Jason üzgünüm..." dedi.

Jason Madison'ın başını öperken histerik bir şekilde ağlamaya başladı. "Dayan lütfen... Madison beni bırakma... Benim senden başka kimsem yok... Lütfen beni bırakma..."

"

Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.
Partner in Crime (Eddie Munson)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu