thirty six

475 70 491
                                    

Öncelikle patronun kim olduğunu tahmin edenleri tebrik ederim ahahkqbwodjd Hikâyenin sonunda etiketleyeceğim ve bu bölümü onlara ithaf edeceğim.

Diğer yandan muhteşem teorilerinizi -patronun kim olduğunu bulamasanız bile- bu bölümde referans olarak kullandım kendi düşüncelerinizi görebilirsiniz yani o yüzden bana malzeme verdiğiniz için teşekkür ederim ❤️❤️

Eddie

Mike'ların evinin önünde duruyorduk. Ophelia hışımla kapıyı çalıyordu.

Mike: Bakın onu hiçbir şeyle suçlayamazsınız!

Lucas: Biliyor olabilir Mike!

Çocuklar kendi aralarında yol boyunca yaptığı tartışmayı sürdürdürken Ophelia durmadan zile basıyordu.

Patrick: Birisi artık burada ne olduğunu açıklayacak mı?

Dustin: Bu notu bizi tehdit eden ve başımızı belaya sokan kötü adamların patronunun gönderdiğini düşünüyoruz.

Fiona: Ne kötü adamları? Noluyor?

Murray: Eddie'yi mezara koyan, Jackson'ı boğan Steve'i az kalsın yakan ve büyükanneniz dahil Madison, Nick gibi kişileri öldüren kişiden bahsediyoruz.

Patrick: Ne? Büyükannemiz kalp krizi geçirmedi mi? Ne öldürülmesi!?

Steve göz devirdi. "Çok geriden geliyorsunuz. Yetişin artık gündeme."

Steve cümlesini bitirir bitirmez kapıyı açan Nancy'nin üzerine Ophelia kedi gibi atlayıp yere düşmesini sağladı. Birkaç kez Nancy'e vurduktan sonra koşarak Jonathan ile Nancy'nin üzerinden Ophelia'yı çektik. Nancy burnunu tutup yerde sürüklenirken Mike ablasının yanına gidip bize doğru bağrıyordu. "Size onun bir suçu yok diyorum!"

Arkamızda hızlıca duran polis arabasından Hopper inip koşarak yanımıza gelmişti. Gelirken onu aramıştık. "Hey hey! Çekilin oradan!"

Ophelia'yı iki kolundan da arkasına geçip tutmaya çalışıyordum ama hâlâ Nancy'e saldırmaya çalışırken bağırıyordu. "O yaptı! Biliyor!"

Nancy burnunu acı ile tutarken: Ben hiçbir şey bilmiyorum!

Hopper: Biraz daha bağırmayı kesmezseniz hepinizi karakola götürürüm! Susun!

Derin bir sessizlikten sonra Ophelia kolumdan kurtulup bodruma indi. Tanrım çok zor bir gece olacaktı.

Hepimiz bodrumda otururken Dustin d&d oynarken skor yazdığımız büyük beyaz tahtayı tam karşımıza çekmişti. Hepimiz koltuğa, yere, sandalyelere dağılmıştık. Dustin elindeki kağıda bakarak tahtaya şiiri yazıyordu. Kapı çalınca Will bakmaya gitti. Gelen Billy'di. Onu da çağırmıştık.

Billy gelip koltuğun üstündeki yastığı yere atıp üstüne otururken Dustin yazmayı bitirmişti.

Dustin: Şimdi... Burada bir şifre olmalı. Daha önce olduğu gibi.

Murray: Yok ya? Büyük sırrın büyük bir kısmını çözdün demek.

Erica: Şüphelileri de yazmalısın.

Lucas: Erica!? Sen ne zaman geldin!?

Erica: Siz salaklar kapıyı çalarken pencereden gördüm ve geldim. O kadar dalgınsınız ki geldiğimi bile fark etmediniz. Her neyse.

Partner in Crime (Eddie Munson)Onde histórias criam vida. Descubra agora