thirty

475 70 540
                                    


Birkaç saniye sadece karşımda endişeli ve meraklı gözlerle suratıma bakan yeşil gözlere baktım. Ne tepki vereceğimi veya ne diyeceğimi bilemiyordum. Taa ki Jonathan arkamdan gelene kadar.

Jonathan: Aman Tanrım inanamıyorum! Laura?

Jonathan ve Eddie çocukluktan beri arkadaş oldukları için birbirlerini ve birbirlerinin çevresindeki herkesi tanıyorlardı. Hatta Eddie benimle tanışmak istediğinde Jonathan'dan yardım istemişti. Kısacası Laura'yı tanımıyor olması imkansızdı.

Laura: JonJon! Ah Tanrım seni görmeyeli milyon kadar yıl olmuştur!

Jonathan biraz da benden çekinerek ama belli etmemeye çalışarak Laura'ya sarıldı.

Jonathan: Senin burada ne işin var?

Laura: Eddie hakkındaki trajik haberleri gördüm ve... İyi olup olmadığından emin olmak istedim.

Hâlâ kapının önünde öylece dikiliyordum. Sinir kat sayılarım artıyordu.

Jonathan: Oh sizi tanıştırayım. Laura, bu Ophelia. Bizim arkadaş çevremizden. Ve o Eddie'nin nişanlısı.

Kızın ağzı bir anda şok olmuş şekilde o harfi şeklini almıştı. Ve açıkçası şaşırdığını saklamak için herhangi bir çaba gösterdiği de söylenemezdi.

Laura: Aman tanrım çok üzgünüm. Bakın gerçekten bunun hakkında en ufak bir fikrim yok. Eddie'yi görmeyeli seneler oldu ve haber almayalı... Bilseydim asla gelmezdim. Özür dilerim.

Elimi sorun yok şekilde sallarken kızın ne kadar güzel olduğuna bakıp kuduruyordum.

Laura: Lütfen kusura bakmayın... Rahatsızlık vermek istemezdim. Bu çok uygunsuz oldu. Tekrardan kusura bakmayın. Sonra görüşürüz JonJon.

Ve arkasına bile bakmadan gittiğinde elimle kapıyı ittirip kapattım. Jonathan başını kaşıyordu. Omuzlarını "Ben nereden bileyim" der gibi silkti. Göz devirip içeri geçtim.

Jackson: Bir yemeği getirmek neden bu kadar uzun sürdü!?

Ophelia: Gelen yemek değildi.

Eleven: Kimdi peki?

Jonathan: Laura

Eddie'nin gözlerinin içine bakıyordum. Fakat hiçbir şey anlamamış gibiydi. Hatta hiçbir şey ifade etmiyordu. Kim olduğunu bile idrak edemedi en başta.

Ophelia: Eddie'nin eski sevgiliymiş.

Eddie içmekte olduğu kolayı önce püskürttü sonra ise öksürmeye başladı.

Eddie: Onun burada ne işi var!?

Sinirlendiği belliydi. Ama buraya gelme cesaretinden dolayı mı yoksa başka bir sebepten ötürü mü anlayamamıştım.

Jonathan: Gazetede senin kayıp olduğun haberini görüp merak etmiş ama şimdi gitti dostum. Sakin ol.

Eddie Jonathan'ın taklidini yapar gibi: Sakin ol. Sanki kendi başına gelse kendisi sakin olabilirmiş gibi. İnanamıyorum.

Sonra da kalkıp hızlıca odamıza gidip kapıyı sertçe kapattı.

Mike: Şimdi ne oldu ben anlamadım.

Jonathan: Eddie ve Laura... Pek iyi bir şekilde ayrılmadılar. Yani, Eddie'ye çok ayıp etti. Hâlâ kaldıramıyor.

Jonathan'a ne olduğunu sormak için can atıyordum ama bunu öğrenmem gereken kişi o değildi. "Bırakın şimdi şu Eddie Laura meselesini de plan hakkında konuşmaya devam edin. Ben geliyorum." dedim ve Eddie'nin arkasından odaya girdim. Yavaşça kapıyı kapattım. Işığı açmamıştı. Yatakta arkası dönük bir şekilde oturuyordu.

Partner in Crime (Eddie Munson)Where stories live. Discover now