thirty nine

541 68 189
                                    

Eddie ile eve gelmiştik. Yorucu ama oldukça güzel bir hafta geçmişti. Jackson'ı çok özlemiştim. Ve diğer herkesi de öyle. Eddie yol boyunca araba kullandığı için çoktan kendini yatağa atıp uyumaya başlamıştı. Ben ise televizyon kanallarında dolanıp duruyordum.

Kapı çalınca sevinçle ayağa kalktım ve koşarak kapıyı açtım. Jackson'a cevap verme fırsatı vermeden boynuna atladım.

Jackson: Döndün!

Ophelia: Döndüm bebeğim!

Jackson da bana karşılık vererek sımsıkı sarıldı. O benim küçük bebeğimdi.

İçeriye geçip koltuğa kendini attı. Gidip yanına oturdum. "Ben yokken neler oldu? Anlat bakalım. Her şeyi duymak istiyorum." dedim ve güldüm.

Jackson göz devirdi.

Jackson: Her şey aynıydı. Çocuklar sürekli benimleydi. Ha, bir ara senin adına ve Eddie adına mektup gelmişti. Açmadım. Kapının önünde duruyorlar.

Merak etmiştim. Kalkıp mektuplara bakmaya gittim. Birikmiş mektup birikintisini elime alıp tek tek gelen yerlere bakıyordum. Faturalar, düğün davetiyeleri, üniversitede kabul dilekçesi...

Çığlık attım. Sevinçten ellerim titriyordu. Jackson koşarak yanıma geldiğinde aynı şekilde uykulu Eddie de koşarak yanımda bitmişti.

Eddie: Noldu!? Neden çığlık atıyorsun!?

Elimdeki mektubu salladım. Olduğum yerde zıplamaya devam ediyordum.

Ophelia: Kazandık! Üniversiteye gidiyoruz bebeğim!

Eddie rüyada olup olmadığından emin olmak için kendi kendini dürttü. Sonra da Jackson'a ve benim suratıma birkaç dakika öylece baktı. Çığlık atarak yanıma gelip beni kucağına aldı ve döndürmeye başladı.

Eddie: Üniversiteye gidiyoruz bebeğim!

Jackson yerdeki dökülüp saçılmış kağıtları toplamak için eğildi. Bize bakıp gülümsüyordu. Sonra bir tane mektup zarfını eline alıp ayağa kalktı. Öylece kağıda bakıyordu.

Eddie ile zıplayıp deli gibi dans ederken gözüme Jackson takıldı. Yanına gidip elindeki kağıdı aldım.

Ophelia: Ne var? Sorun ne?

Sonra mektubu gönderen kişinin adına baktım. Hiç düşünmeden ve özen göstermeden zarfı yırtıp içindeki kağıdı çıkardım. Bu çeşitli gazete ve dergi kağıtlarından kesilmiş parçalardan oluşmuş cümlelerdi.

"Sevgili Ophelia ve Eddie. Seviye dört için hazır mısınız?

Evliliğinizi kutluyorum. İstediğinizi elde ettiniz. Her zaman istediğin şeyi elde edemezsin ama değil mi?

Seçimlerinden memnun musunuz yoksa pişman mısınız?

Korkmayın.

Size çok kolay bir şekilde cevaplayacağınız bir soru soracağım.

Ophelia mı? Eddie mi?

Seçiminizi yapın."

Eddie elimdeki kağıdı çekti ve okudu.

Hâlâ buradalardı. Aranıyor olmaları önemli değildi. Suçlu olmaları önemli değildi. Bizim baş edemeyeceğimiz kadar güçlülerdi. Ve şimdi birimizden birinin kendini feda etmesini istiyorlardı.

Eddie'nin gözlerinin içine baktım. Onun vereceği cevap da benim vereceğim cevap da belliydi.

Peki ya hangimiz diğerimiz için kendisini feda edecekti? Hangimiz diğerimiz için kendisini feda etmesine izin verecekti?

Bu oyunu daha önce kazanmıştık. Yeniden kazanabilir miydik?

 Yeniden kazanabilir miydik?

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.
Partner in Crime (Eddie Munson)Место, где живут истории. Откройте их для себя