"Ağam haber geldi. Kızınız Akdoğanlara kaçmış."
Bervan Bengi çılgına dönmüştü resmen.
"Sen ne dersin. Ne kaçması? Tez buraya getirin ikisininde."
Avlunun ortasında bir o tarafa bir bu tarafa geziniyor, kimsenin duymadığı bir şekilde ağzında birşey...
Yolun yarısında sürücü koltuğuna ben geçmiştim. Aksi takdirde on iki saatlik yolu uykusuz bir şekilde direksiyon başında geçirecekti.
Neden onu umursuyordum? Bilmiyordum. Belki de çoktan kapılmışsınızdır Elfesya Hanım.
"Bildiğin bir otel var mı burada kalmak için?"
Bakışlarımı anlık ona çevirip geri yola döndürdüm.
"Aslında sempozyum bir otelde yapılacak. İstersen oraya gideriz ama başka istediğin bir yer varsa da oraya gideriz. Bana farketmez."
"Sağa çek ben seni benim eve götüreyim, hazırlanırsın."
Dediğini yapıp sağa çektim ve yerleri değiştirdik. O sürücü koltuğuna geçtiğinde benim aksime daha hızlı sürmeye başladı.
Daha önce bir iki kere geldiğim İstanbul'da pek bir yeri bilmiyordum. Ama Adar benim aksime ezbere bildiği belli olan yollarda son sürat gidiyordu.
Sabahın ilk ışıklarını çoktan almış olan İstanbul caddelerinden geçerek bizi büyük bir eve getirdi. Arabayla bahçeye girdiğinde evin iki katlı olduğunu fark ettim. Arabayı park edip indiğinde bende inerek hemen yanına gittim. Bagajları almak için eğilmiştim ki benden önce davrandı ve çantaları alarak önden ilerledi. Bagaj kapağını kapatarak arkasından gittiğimde kapıyı açmıştı.
Hemen içeri geçerek çantaları kapının yanına bıraktı. Arkasından girerek hemen bir evi inceledim. Salon ve mutfak birleşikti. Salondan bahçeye açılan bir kapı vardı. Lavabo olduğunu düşündüğüm bir kapı daha vardı. Üst kata çıkan merdivenlerden sonra da iki kapı vardı.
"Yukarıda sağda ki odada üstünü değiştirebilirsin." diyerek buzdolabına ilerlediğinde bende çantamı alarak hızla yukarı çıktım.
Dediği gibi sağdaki odaya girdiğimde burasının yatak odası olduğunu farketmiştim. Konaktaki odası gibi bu odada fazladan başka bir odaya açılan kapı yoktu.
Herşeyi boşvererek çantama eğildim ve fermuarı açarak giyeceğim takımı çıkardım. Beyaz büstiyerin hemen altına açık kahverengi pantolonu giydim. Takı kutumda getirdiğim kolye ve yüzükleri takarak blazer ceketi elime aldım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aşağı indiğimde Adar'ı da üstünü değişmiş bir şekilde buldum. Siyah gömlek ve pantolon giyerek çok şık olmuştu. Yanına ilerlediğim sırada bakışları da bana dönmüştü.
"Eğer hazırsan çıkalım mı. Yarım saate başlayacak çünkü." derken sonradan koluma taktığım saate baktım.
"Olur." diyerek kapıyı gösterdi ve önden yürümemi işaret etti.
İşaretine uyarak önden ilerledim ve elimde olan ceketi üstüme geçirdim. Dışarı çıkıp arabaya bindiğimizde gideceğimiz yerin adını Adar'a söylemiştim ve o da yola koyulmuştu.
