22. Mesaj

7.4K 242 2
                                    

Değer verdiklerinden gelecek ihaneti düşünmez insan. Aslında her zaman düşmanını yanında aramalısın.
..

"Üzlemeli Pilav yemeyeli çok olmuştu. Ellerine sağlık gelin." dedi babaanne.

Benim gülümseyerek "Afiyet olsun," dememin ardından Adar'ın bakışları pilavda yoğunlaştı. Bunu benim yaptığımı düşünmemiş olmalıydı.

"Pilavın içinde ne koydun? Tadı ayrı bir güzel de." diyen Azade hanım ile bu sefer şaşıran bendim. Asla konuşmayan kadın şimdi bana soru soruyordu resmen.

"Daha önce yediğiniz nohutlu pilavlarda  ayrı, fark edilecek derecede kuru üzüm de var ancak içinde pekmez olması pilava ayrı bir tat katıyor." diyerek açıkladım.

"Şanlıurfaya özgü bir pilav zaten. Kolay kolay böyle güzel yapanı bulamazsınız. Şanslısın Azade. Pek maharetli gelinin var." diyerek Azade anneye atıf yaptı babaanne.

Azade hanım gülümsemekle yetinirken Arjin hanım sinirlenmiş gibiydi ki yüzü asılmıştı.

"Kahvemi odamda içeceğim Serpil." diyerek yerinden kalktı babaanne. "Sizlerede afiyet olsun." dedi ve adımlarını merdivenlere yöneltip odasına doğru çıkmaya başladı.

Reyyan hanımın gidişini fırsat bilen Arjin hanım, "Tüm gözleri üstüne toplamayı başardın. Mutlusun inşallah." dedi bana doğru.

Adar bu duruma sinir olmuştu ancak saygısını kaybetmemek için ağzını açamıyordu.

"Tüm gözlerin sizin üstünüzde olması için sebep neydi Arjin hanım?" diye sordum bende. Asla altta kalmazdım.

"Haddini aşma. Sus yemeğini ye ve kalk. Aksi takdirde önünde yiyebileceğin yemekte olmaz." dedi sert bir dille Bervan ağa.

"O zaman size afiyet olsun. Çünkü ben yeterince yalanlarınıza da yemeğe de doydum." derken sofradan kalmıştım. Yalanlar kısmını ise kapıda dikilen Yasine bakarak söylemem Bervan ağayı tedirgin etmiş gibiydi.

Odaya çıkıp kendimi koltuğa attığım sırada çok geçmedi kapı açıldı ve içeri sinirle Adar girdi.

"Sana böyle davrandıkları için özür dilerim. Kendi istedikleri gibi bir gelin bulamadılar diye böyleler." derken son cümlesini alayla söylemişti.

"Önemi yok. Takmıyorum bu kadar," diyerek ona baktım. "Oturmaz mısın?" dedim yanımı gösterip.

Ona yaptığım teklife tebessüm edip yavaş adımlar ile yanıma gelerek oturdu. Bir kolunu koltuğun sırt kısmına koydu ve diğer kolunu ise bacak bacak üstüne attığı bacaklarının üzerine yerleştirdi.

"Bizim hakkımızda araştırdığın dosyayı gördüm." dediğinde şaşırmıştım. "İçini açıp bakmadım. Çünkü bilmek istemediğim onlarca aile konumuz var ve ben gerçekten hiçbirini merak etmiyorum." dedi sakince.

"Duyacaklarından ya da okuyacaklarından mı korkuyorsun?" dedim.

"Korkmak değil de merak etmemek diyelim güzelim. Eğer ki etseydim şimdiye kadar bakardım zaten." dediğinde ailesinin ondan birşeyler sakladığının farkındaydı aslında.

"Peki, o zaman sen öğrenmek isteyene kadar bende hiçbir şey söylemiyorum bu konuyla alakalı." dedim söz verircesine.

Dediklerime sevindi ve koltuğun sırt kısmındaki koluyla beni kendine çekti. Başım omzu ile göğsü arasına düşerken o da beni kendine çektiği kolunu omzuma yerleştirdi.

"Karşıma çıkmış bir melek gibisin. Bir kanatların eksik Elfesya."
..

Ne sabahın ışıkları ne de telefon alarmı uyandırdı. Bu sefer uyandıran hafiften vuran bel ağrısıydı.

ElfesyaWhere stories live. Discover now