48. Son Zamanlar

2.6K 104 3
                                    

Son zamanlarda ne kadar da iyiydik dimi.

Birbirimize olan aşkımızı doyasıya yaşıyorduk. Bebeğimizin gelmesini keyifle bekliyorduk.

Ama şimdi bu soğuk yerde tek başımaydım. Bir sığınak olarak gördüğüm bebeğimden başka kimsem yoktu.

Odanın içinde fark ettiğim banyoda tek bir kesici alet yoktu. Ayna bile. Bir duş almış ve ardından dolapta bulduğum taytı ve bol bir t-shirt'ü üstüme geçirmiştim.

Onun ardından yaptığım şey ise koltuğa oturup dışarıyı seyretmekti.

Kapı açıldığında içeri tanımadığım bir kadın girmişti. Üstüne giydiği pahalı kıyafetlere rağmen gözleri umut doluydu. Kadının arkasından giren şerefsiz ile gözlerime öfkenin bulaştığına emindim.

"Merhaba Yağmur. Ben doktorum ve bebeğine bakmaya, kontrole geldim." dediğinde yüzünde oluşan ifade ile şaşırmıştım ancak bunu dışarıya yansıtmadım ve kadına döndüm.

"Bu dışarı çıkacaksa seve seve kontrol etmenize izin veririm." dediğimde Pars'ın yüzü sinirden kızarmıştı.

"Sadece beş dakikan var doktor. Beş dakika sonra buradayım." derken açık açık tehdit ediyordu.

Pars çıkarken kapıyı açık bırakmıştı ve büyük ihtimalle konuşulanları duymak istiyordu.

Koltuktan kalkarak yatağa yöneldim ve yattım. Kadın çantasından çıkardığı küçük bir monitörden sonra karnımı açmamı istemişti. Karnımı açtığım esnada çantadan başka birşey daha çıkardı ve bunu yorganın katlanmış olan bölümüne doğru sokuşturdu. Tuhaflık vardı.

Birden monitörden gelen kalp atış sesleri ile gözlerim dolmuştu.

Biz bu sesleri ilk Adarla dinlemiştik. Ve şimdi ise burada bu haldeyken dinlemek işkence gibiydi.

"Sesleri kapatın." dedim ve karnımdaki jeli temizleyerek toparlandım.

Kadın ne olduğunu az çok anlamış olmalı ki son anda elime bir not sıkıştırdı ve çıktı odadan.

Pars denen şerefsizin odaya girmesiyle o fark etmeden notu saklamıştım.

"Bebeğimizin kalp atışını duymak bana çok iyi geldi sevgilim." dediğinde artık bu adamın hasta olduğunu düşünmeye başlamıştım.

"Burada olma nedemi anlatacak mısın?" dedim bıkkın olduğumu belli edercesine.

"Bu akşam benimle birlikte aşağıda yemek yersen gerçekleri öğrenirsin." dediğinde iğrenircesine yüzüne baktım.

"Değil seninle yemek yemek şu anda aynı odada olmak midemi bulandırıyor. Sen hâlâ neyin kafasındasın bilmiyorum ama şu giden doktorun mutlaka psikolog arkadaşı vardır. Ondan bir randevu al." dedim.

Dediklerimi dinledikçe yüzü renkten renge giriyordu. Artık dayamayınca odadan çıktı ve kapıyı kilitledi.

Bir süre kapıya bakarak sessizliği dinledim ve ardından doktor kadının elime sıkıştırdığı kağıdı açıp baktım.

Güzel bebeğim, çok özledim sizi. Ama merak etme. Yerinizi bulduk ve kurtaracağız sizi. Kendinize iyi bakın.

Adar Bengi

Daha ilk iki kelimesinden belli ediyordu kendini. Geleceğiz diyordu ve eğer diyorsa gelirdi.

Ardından kadının yorganın kat kısmına yerleştirdiği şeyi çıkartıp baktığımda bunun Adar'ın telefonu olduğunu fark ettim. Elime hazine geçmiş gibi sevindiğim de hızlıca telefonu açtım ancak şifreyi görünce duraksadım.

Adar bir ara şifresinden bahsetmişti ancak benim şu anda aklımda yoktu.  

Sonra aklıma gelen rakamları pin yerine girdiğimde telefonun açılmasıyla Allah'ıma binlerce kez şükürler ettim.

Telefon ile banyoya geçtim ve aklımı kullanarak Uygar'ın numarasını bulup aradım.

Telefon bir iki çalıştan sonra açılınca göz yaşlarıma engel olamamıştım.

"Yengem benim be." diyen Uygar'ın sesin duysam da ilk olarak odaklandığım şey Adar'ın sesi olmuştu.

"Güzel bebeğim iyi misiniz?" demişti. Sesinden yorgunluk akıyordu.

"Biz iyiyiz sevgilim. Seni bekliyoruz." dedim ağladığımı belli etmemeye çalışarak.

"Geleceğim sevgilim. Hiç merak etmeyin, ben geleceğim. Senden sadece biraz zaman istiyorum." dediğinde ağlamam şiddetlendi.

"Bekleyeceğim sevgilim." dedim ve daha fazla konuşmadan kapadım telefonu.

Telefonu kapatarak odaya geçtim ve yatağın minderinin altına koydum. Bu odada esir gibiydim ve yapacak başka bir şeyim olmadığı için koltuğa geçerek oturdum. Saat öğle saatlerine gelmek üzere olmalıydı. Gerçi burada saat ne kadar geçerse geçsin benim için aynı kalıyordu.

Yazarın Kelimeleriyle

Hayat her yerde herkes için aynı gitmiyordu. 

Mesela Bengi konağında ve Akdoğan konağında. Elfesya'nın kaçırılışı herkesi yıkmıştı. Tabii arada iki kişi hariç. 

Bervan ve Arjin Bengi. 

Aslında gerçekler çok farklıydı. Kimsenin bilmediği onlarca şey vardı. Ve bunların cevabının hepsi bu ikilideydi.

Hiçbir şeye sesini çıkarmayan Baran Akdoğan ise kızının kaçırılması üzerine kıyametleri koparmıştı. Bir konak dolusu insan kızlarının, kardeşlerinin sağ salim dönmesini bekliyordu. 

Elfesya da ise durumlar çok farklıydı. Esir tutulduğunu bilerek ve yalnızlığı dibine kadar hissederek güçlü kalmayı başarıyordu. Çünkü bir nedeni vardı ve onun için yaşamalıydı. Bebeği için. Onun geleceği için. 

Adar Bengiyi mi soruyorsunuz?

Eşi ve çocuğunun yerini bilmesine rağmen onların yanına gidememe, onlara kavuşamamanın acısını çekiyordu. Her ne kadar güçlü olsa da karşısındaki de eli boş değildi. Tek bir yanlışı hayatım dediklerinin canını alabilirdi. 

Son zamanlarını yaşıyordu herkes. Son zamanlarını. Olası bir şeyde çok büyük bir savaş başlayacaktı. Çok büyük şeyler olacaktı ve kimse bunun farkında olmasa bile Elfesya Yağmur farkındaydı.

Bunlar son iyi günleriydi.

Elfesya Yağmur Bengi

Benim hayatım bir keseden çıktığım gibi değil de şimdi başlıyor gibiydi. Çünkü burada geçirdiğim ikinci ayım hamileliğimin ise altıncı ayıydı. Kimse gelip gitmiyordu. Odada durmaya devamdı. Hava soğuktu. Çok yiyip doymuyor, ailemi özlüyordum. 

Adar geleceğim demişti ve onu bekliyordum. 

Ne kadar zaman geçerse geçsin o kadar daha bekleyecektim. 

Bu iki ayda ise olan bir şey yoktu. O doktor kadın birkaç kez daha gelmişti ve Adar'ın telefonuna bir şarj aleti getirmişti. Adar ile arada konuşuyorduk ancak ikimizde de umut kalmamıştı. Bu Pars her kimse harekete geçemiyordu. 

Ancak ben burada sıkılmaya başlamayı çoktan bırakmıştım ve kendi sonuma dair güzel şeyler hazırlıyordum. 

Kelimeleri sıralamakla bitmezdi aslıda her şey. Bir mektup ya da ne bileyim bir video ile. Bunlar sadece geride bıraktıklarımızdan birkaçı olurlardı. Bir de bundan öncesi olan nedenler vardı. Hayatın nedenleri.

Şimdilik bu kadar diyelim Veda Mektubunda görüşelim.

ElfesyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin