"Tek kelime daha edersen gebertirim seni Rüzgar." diyordu Yaren. Ama karşısında onu takmayarak kahkahalara gömülmüş bir Rüzgar bulunduruyordu. Sinirle yerinden kalktı Yaren. Odanın çıkışına ilerlediği gibi çıktı odadan. Rüzgar ise Yaren'in bu anı çıkışıyla afallayarak o da arkasından çıktı.
Onların bu hallerine göz devirdim ve öğle arasının kalan kısmını her zaman olduğu gibi odamda geçirmeye devam ettim. Elimdeki telefona bakıyordum ki birden üstten bir mesaj düştü.
Özel Numara: Bebeğin yaşasın istiyorsan yaparsın dediklerimizi, hayır dersen izlersin yapacaklarımızı
Yazıyordu mesajda. Neydi bu durduk yere. Kimi neyle tehdit ediyordu bunlar?
Kapı bir anda açıldı ve içeri nefes nefese Yaren girdi.
"Elfesya, araban yanıyor." diyerek ellerini dizlerine dayadı.
Hızla yerimden kalktığım gibi odadan çıkıyordum ki kapıyı kilitlemeyi unutmadım. Belli ki bilerek yapılan birşeydi. Asansöre ilerleyerek hızla açık otoparka çıktık.
Gördüklerim ile bakışlarım donuklaştı. Bahçenin bir köşesine park ettiğim arabam şu anda yanıyordu. Alevler yükseliyor, etraftaki konuşma sesleri yükseliyor da yükseliyordu. Ama benim sinir kat sayım da yükseliyordu.
Gözlerimi etrafta gezdirdim. İzleniyordum. Şüpheli birşey yoktu. Çünkü gizleniyordu. Kimdi bunlar?
Bakışlarımız kesişti Rüzgar ile. O anladı demek istediğimi. Hep anlardı zaten. Yanımıza ilerlediği gibi Yaren'i buradan uzaklaştırdı. Sonra bakışlarımız güvenlik şefi ile buluştu. Başım ile işaret verdim. Etraftaki insanları dağıtsın diye.
Bende o sırada sönmüş arabama ilerledim. Hurdaya dönmüştü. Hediyeydi arabam. En sevdiğim eşyamdı. Bembeyaz araba şu anda simsiyahtı.
"Yenge, gel şöyle geçelim." diyerek elini uzatmıştı ki sağ elimi kaldırarak ona döndüm.
"Bana bunu yapanı bul Yasin. Yoksa emin ol hiç iyi şeyler olmayacak." dedim ve seri adımlar ile hastaneye ilerledim. Asansöre binerek abimin odasına çıktım. Yaren ve Rüzgar buradaydı. Herşeyden hızlı etkilenen Yaren şu anda pek iyi görünmüyordu. Rüzgarın kolları arasında ağlıyor, kısık kısık birşeyler söylüyordu.
"Ağlamayı kes Yaren. Bu bana arabamı geri getirmeyecek." dedim donuk bir sesle.
"Ne dediğinin farkında mısın Elf. Abinin hediyesi kül oldu gözlerinin önünde. Asıl senin ağlaman gerek. Nasıl bu kadar acımasız olabilirsin." dedi göz yaşlarını silerek.
"Acımasız değilim Yaren. Sadece neye üzülmem gerektiğini biliyorum. Ve inan bana bunun bir önemi yok. Hediye olsa bile." dedim sakinlikle. O sırada telefonum çaldı. Arayan Adardı. Telefonu açarak kulağıma götürdüm.
"Kim olduğunu buldum. Seni almaya geliyorum, hazırlan."
Ve telefon kapanır. Bu kadarı yeterdi çünkü zaten biz birbirimizi anlıyorduk.
"Hazırlanın ve eve gidin. Daha fazla burada durmayın. Babama değil de abimlere haber verin. Her yerin güvenliği arttırılsın. Odamın olduğu koridorun güvenliği artı seviyeye geçsin. Ben çıkacağım. Abim arasın beni." dedim ve hiç durmadan asansör yardımıyla odadan ayrıldım. Aşağı katlara indiğimde Yasin ile karşılaşmam geç olmadı. Elimdeki odanın anahtarını ona doğru fırlattığımda havada yakaladı.
"Çantamı ve kabanımı al ondan sonra bahçeye gel. Adar geliyor." dedim.
"Bende yenge." dedi ve arkasını döndüğü gibi koşarak gözden kayboldu. Bende daha fazla burada beklemeyerek elimdeki telefonu sıkarak ilerledim hastane koridorlarında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elfesya
ChickLit"Ağam haber geldi. Kızınız Akdoğanlara kaçmış." Bervan Bengi çılgına dönmüştü resmen. "Sen ne dersin. Ne kaçması? Tez buraya getirin ikisininde." Avlunun ortasında bir o tarafa bir bu tarafa geziniyor, kimsenin duymadığı bir şekilde ağzında birşey...