18. Yardım Eli

7.5K 257 3
                                    

Aşk. Tek hece, üç harf. Herşeyi alt üst edebilecek bir güce sahip olan aşk. Hayatları değiştiren, bir anda yapmam dediğini yaptıran aşk. Bize ne yaptıracaktın bakalım.

Ben hayatım boyunca annem babam tarafından sevilmeden büyümüştüm. Neden bir kızım oldu diye ite ite büyütmüşlerdi. Hani o şimdilerde insan gibi yaklaşmaları var ya. Hepsi yalan. İnsanlara karşı rezillik olmasın diye yaptıkları her hareketlerinden tiksiniyordum.

Doktor 'Gözünüz aydın bir kızınız oldu.' dediğinde dünyaları başlarına yıkılmış. Her zaman inatçı olduğum gibi daha annemin karnında inat edip asla cinsiyetimi öğrenmelerine izin vermemişim. Onlarda doğduğumda öğrenmişler.

Babamın benden önce beş erkek evladı olunca beni de öyle beklemiş. Annem ise ilk defa kız doğurmanın heyecanını yaşayamadan babam yüzünden bana kinlenmiş.

Annem babamın ilk eşiymiş ancak çocukları olmuyormuş. O yüzden babam Gulan anneyi kuma olarak konağa getirmiş ve Gulan anne ona iki tane erkek evlat vermiş. Ardından annem de bir erkek evlat vermiş ancak aynı sene Gulan anne de hamile kalmış tekrar. Annem Gulan annemin o sene doğacak çocuğunu öldürmeye kalkmış ancak bunu sezen dedem engel olmuş.

Annem Azad abim doğduğunda çok sevinmiş sonra belki babama bir erkek evlat veririm umuduyla tekrar şanslarını denemişler ancak ben doğduğumda ortalık karışmış. Babam yüzüme bakmayıp annem daha yeni doğmuş bebeğe süt vermeyince dedem çileden çıkmış.

Bana süt anne tutmuş. O büyütüp yetiştirmiş. Ben beş yaşıma kadar olan şeyleri hatırlamıyordum ancak dedem her fırsat bulduğunda anlatırdı. O ölünce ondan geriye kalan tek şey bana son kez verdiği öğütler, son kez öğrettiği şeylerdi.

Ben annemin ve babamın sevgisizliğine karşılık tam da onların ummadığı biri olmuştum.

"Yağmur Hanım size seslendim ancak duymadınız. İyi misiniz?" diye soran Badeye döndüm. Gözündeki korku bir süredir burada olduğunun habercisiydi.

"Dalmışım. Bir sorun mu var?" dedim kendimi toparlayıp.

"Yusuf Bey geldi. Nereye alalım diye soracaktım."

"Buraya gelsin sorun yok." dedim.

Kafa sallayarak çıkan abimin asistanının hemen ardından içeri Yusuf girdi.

"Yenge ben geldim." diyerek içeri giren Yusuf'a gülümsedim.

Hemen yanıma gelerek kısaca bir sarıldı ve masanın karşısındaki koltuğa oturdu.

"Birşey içer misin. Ya da aç mısın, birşeyler söyleyim mi?" diye sordum.

"Yok yengem sen zahmet etme hiç. Yiyipte geldim ama bir kahveni içerim. Sade olsun."

Ona kafa sallayıp masanın üzerindeki telefon ile Badeye haber verip ona döndüm.

"Eee seni niye almadılar buraya söyle bakalım."

"Ya yenge yabancı dil yetersizmiş. İşte baktılar dosyama ingilizce ile türkçe gördüler. Dediler bir dil daha öğren gel."

O sırada gelen kahvelerimiz ile konuşmayı yarıda kesip devam ettik.

"Bunun böyle olmadığını düşünüyorum Yusuf. Ancak evet, şirketimiz için önemli olan bir diğer şeylerden biride yabancı dil. Genelde ingilizce ağırlıklı da konuşulsa bazen gerekebiliyor ve eğer kendini burada yükseltmek istiyorsan mutlaka bunu ihmal etme."

ElfesyaWhere stories live. Discover now