♣️ 34. Bölüm - KIYAMIYORUM ♣️

30.7K 1.5K 1.1K
                                    

Sellam güzel ailem, nasılsınız diye soramıyorum hepimiz aynı durumdayız.

Kafa dağıtmak için siz de kitaplara sığındınız değil mi..

Umarım bir an önce her şeyi atlatırız, tek dileğim bu 🎗️

Sizinle bir şey konuşmak istiyorum.

En son attığım bölümde Mayıs'ın Yusuf'a sarılışına ve bir çok şeye çok ağır eleştiri aldım. Bu yüzden size bir şey sormak istiyorum.

Yıllarca yanınızda olan, iyi günde kötü günde sizinle birlikte olan bir kişiyi kırmak çok kolay olmamalı değil mi?

Evet haklısınız evli, fakat zaten rahatsız olduğunu dile getiriyor.

Ben şahsen söyleyeyim. Bana o kadar değer vermiş birisine 'hadi çık git hayatımdan' diyemem.. o kadar merhametsiz olamam...

Mayıs da üzülmemesi için son bir defa ona sarıldı çünkü bu saatten sonra onunla olan bağını kesecekti.

Bence bu kadarı da Yusuf'un hakkı...

Ve çok fazla yargılıyorsunuz, kendi açınızdan düşünseniz zaten normal olduğunu anlayacaksınız.

Neyse bunu söylemek istedim.

10 ilde 1 Marta kadar okullar tatil, bu yüzden dolayı da kitaba kendimi tekrardan vermeyi düşünüyorum yoksa sosyal medya çok fazla kötü etkiliyor..

O yüzden haftalık atmayı düşünmüyorum ama yazabilme durumuma da bakacağım.

750 yorum + 750 oy: Cuma yeni bölüm 🔖

Keyifli okumalar dilerim 🤍



Bevan Aksoy'dan

Gözlerim bana seslenen ses ile aralanınca Mehmet olduğunu anladım. Koltuktan doğrularak kafamı yere eğdim. Gözlerimi ovuşturup ayaklandığım sıra Mehmet:

"Ağam söylediğin adrese gidip kanları temizledik."

deyince uykulu bir şekilde kafamı salladım. Gözümü dinlendireyim derken uyuya kalmıştım ki çok fazla uyuyamamıştım. Ayağa kalktığım sıra giymiş olduğu ceketi ilikledi.

"Tamamdır Mehmet, sağol."

diyerek elimi omzuna koyduğumda kafasını hafif yere eğmiş "Estağfurullah ağam, başka emrin var mı?" diye sorunca kafamı olumsuz anlamda sallayıp, elimi geri çektim.

"Yok, gidebilirsin."

"Ağam, Kendal Ağam adamları bulmamı emretti."

deyince ona dönüp yorgun bir sesle "lüzumu yok." dedim. Kafasını mahçup bir şekilde yere eğerek "ama Ağam, Azat Beyim de -" konuşuyordu ki sinirli bir şekilde sözünü kestim.

"Ağa olan benim, yok dedimse yoktur!"

diyerek ilerlemiştim ki arkamdan "nasıl istersen Ağam." dedi. Hava almak için dışarı çıkacaktım ki Zilan'ın sesini duyunca durmak zorunda kaldım.

"Abi, yengem uyandı."

demiş tekrardan içeri geçmişti ki sakalımı kaşıyıp odaya yöneldim. İçeriye girmek için kapıya adım atmıştım ki sesler yüksek gelince endişelendim. Odanın ortasına geldiğimde Beril, Mayıs'ın önünde oturuyordu. Mayıs'ın bakışları üzerime kaydığında büyük bir korku olduğunu hissetmiştim ki "git buradan!" diye bağırınca dudaklarım aralanmıştı. Üstümdeki şokla ona bakarken günlerdir yorgun olan gözlerim titremişti. Yutkunarak ona bir adım atmıştım ki bedenini, yatakta geri çekti. Gözlerim çektiği ayaklarına uzanırken Beril'in bakışları üzerimdeydi. Ellerim korkuyla titriyordu ki tekrardan "git!" diye bağırdı. Ne yapacağımı bilmeyerek öylece bakıyordum ki "Mayıs." demeyi başardım.

Elemkârâne Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin