♣️ 24. Bölüm - YENİDEN BAŞLAR ♣️

31.4K 1.5K 1K
                                    

Sellam güzel ailem, nasılsınız?

Kitap nasıl gidiyor???

Arkadaşlar en son yayınladığım bölümde sizden 500 yorum istemiştim, istediğim şekil gelmediğini söyleyeyim.

500 yorumun 450'ye yakını, bölüm atılması için atılmış olan noktolama işaretleriydi.. ben sizden yorum değil, kendinizi belli etmenizi istiyorum.

Bu sefer sizden 750 yorum istiyorum ama (gerçek) yorum.. bölüm atılması için yapılmasını istemiyorum...

Son olarakta bu yakınlaşma konusu hakkında bir şey diyip sizi bölümle başbaşa bırakacağım.

Arkadaşlar elimden geldiğince yakınlaştırmaya çalışıyorum hatta bir iki defa sizin için kurgu dışına çıktım, fakat bunun üzerine daha çok çıkarsam kurgum çok bozulacak.. ve ben bunu göze almak istemiyorum.

Ben de çok istiyorum artık iyi okumayı fakat her şeyin bir zamanı var, lütfen bunun üzerine fazla gitmeyelim. Zaten hep kötü olacaklar diye bir husus yok ama kitabın ismi zaten acı demek.. yani ben bu isme ayak uydurmalıyım değil mii

Umarım anlayış ile karşılamışsınızdır. Hepinizi çok seviyor, öpüyorum...

Bölüm müziği: Soner Avcu - Sen Yokken

Keyifli okumalar dilerim 🤍

İnsanlar her daim umudun var oluşu ile ayakta durur, bir yere tutulma ihtiyacı duyardı. Bu umudun içinde yeşermiş olan hayaller, ruhun ilacıydı..

Nasıl ki bir çocuk hayal kurmadan hayatı öğrenemez ise başarı da hayalin arasında gizlenmiş bir husustu.

'İnanmak başarmanın yarısıdır' derler oysaki bizi inanca süren şeyler hayallerimiz, hedeflerimiz değil miydi? Bizi son saniyeye kadar ayakta tutan o hayaller..

Hayatın her döneminde, asla yaşamayacağım dediğimiz şeyleri bir an da hayatımızın merkezinde gördüğümüzde hayal kurmaktan vaz mı geçiyorduk yoksa usülce ona mı şekillendiriyorduk kendimizi?

İşte benimde hayatımın bir an da değişmesi ile çıkmış olan kimliğimin baş karakteri Mayıs Akın olmuştu.

Bu baş karakterin istediği tek şey; yüreğinde yaşayan acının vermiş olduğu sızıydı.. bir umut ailesinin geri dönmesini beklerken diğer yandan başka çocukların hissetiklerini hissetmemesini istiyordu. Mayıs aslında acısını dindirmek için hukuk istiyordu..

Adalet istiyordu...

Ne yazık ki her yerde görülmeyen bu kavramı, kendi dünyasının en başına yerleştirmişti. Asel'in istediklerini umursamadan sadece kendi yolunda ilerlemiş, daha da ilerleyecekti.

Hayalim artık azimden çıkmış, hırsa bürünmüştü. İnsanları uzaklaştıran kavram da hırs değil miydi?

Ben nasıl olmuştu da bütün benliğimi Mayıs'ın istediklerine göre şekillendirmiştim, nasıl olmuştu da hayatımı, sonradan gelen karaktere teslim etmiştim? İşte bu sorunun cevabını bilmiyordum ama

Evlendiğim adam, benim o olmadığımı çok iyi biliyordu..

Yazarak iki nokta koydum. Uzun geçen yolculuk hala devam ediyordu ki gözüm Bevan'a kaydı. Her zaman ki gibi tek koluyla direksiyonu kontrol ediyor, diğerini ise cama yaslamıştı. Bir kaç saniye izledikten sonra tekrardan not yazdığım telefona kaydırdım bakışlarımı. Artık bir şey yazamadığımı anlayınca, kaydedip telefonu kapattım. Çantama yerleştirerek yolu izlemeye koyuldum. Bahçelievlerden geçiyorduk ve bugün daha bir kalabalıktı. Trafik çok sıkışmıştı. Bugün oldukça güzel bir duruşma geçirmiş, hayalime bir adım atmıştım. Fakat mutlu değildim, ilk zamanki halimden eser yoktu, zorla yaptırılmış gibiydi. Bevan'ın kaçamak bakışlarını üzerimde hissederken en son bakışını yakalayıp başımı ona çevirdim. Bevan araba sürdüğü için gözünü ayırdığı halde içimde bulunan karmaşık ile ona bakmayı sürdürmüştüm.

Elemkârâne Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin