♣️ 8. Bölüm - HAYATI TEHLİKEDE ♣️

34.8K 1.3K 726
                                    

Multimedya: Bevan Aksoy&Mayıs Akın 🖤

Sellamm, nasılsınız ailem??
İlham gelince kendimi müzik ile burada buldum..

Bu bölüme kadar kitabı beğendiniz mi? Sizce töre kitaplarından farklılık gösterecek taraflar var mı? Fikirlerinizi çok merak ediyorum.🤍

Keyifli okumalar dilerim.

Bevan Aksoy'dan

Hayatta bazen farklı yollara sürüklenebiliyorduk, tıpkı ikilemde bırakılmak gibi..
Sürüklendiğimiz o iki yol o kadar yıkıcı bir etkiye sahipti ki duygularınızı alt üst edebilirdi. İnsanların sizi bir çıkmaza koyup benliğinizi değiştirmeye çalışmasına göz yumarsanız kendinizi teslim etmiş olursunuz. Biliyorsunuz ki hiç kimse kendisini kolay kolay teslim etmez, bu yüzden kendi benliğiniz sizin kadere olan inancınızı belirlerken bedeniniz boyutun meyvesidir. O meyve bazen çok acı olabilirken bazen çok tatlı olabiliyordu işte biz o tadlara duygu diyorduk. Siz mutluyken ya da heyecanlıyken tatlısınızdır fakat öfke ve nefreti yaşadığınız an acı olursunuz. Bu bir döngüdür, hayatın etik olmayan döngüsü.

Ailem hayatımı elimden çekmeye çalışıyordu, onlara teslim olmamı söylüyorlardı fakat yanılıyorlardı ben ne onlara ne de başkasına teslim olacaktım. Bana ait olan her şey benim iznimle ilerleyebilirdi. Hiçbirinin dümeni eline almasına izin vermeyecektim çünkü verdiğim an ölümün kapısını çalmış olurdum.

Parmağımın arasında olan sigarayı dudaklarımın arasına götürüp bir nefes çektim. Damağıma yerleşen dumanlar yayılmaya başladığında hafif yanma hissi ile dudağımı araladım. Dumanlar havada ki gazlara karışıp yol alırken izlemekle yetindim. Hepsi birbirine bağlıydı, tek sürüklenmiyorlardı. Belki de sürüklenemiyordu aralarında ki bağ yüzünden, belki de bu yüzden havada asılı dururken şekillere bürünüyorlardı.

Yayıldığım koltuktan uzanmış denizi izliyordum ki içeride ki sessizliği bozan Ali yüzünden rahatsız olup şeklimi değiştirdim.

"Ne dediğının farkındasan değil!?" diyen Ali'ye tekrar gözümü devirmek ile yanıtlamak istedim fakat bu sefer açıklama yapmak zorundaydım.

"O kızı gelin edeceğim." dedim kararlığımı gösteren net sesim ile.

"Dediğin kızın nasıl bir kız olduğunu biliyorsun değil mi?"

"Nasıl bir kız?"

"Abi kız ufacık bir kısıtlamaya bile gelemezken dedo gilin bunu kabul edeceğini mi sanıyorsun!?" diyen Ali'den gözlerimi tekrardan cama çevirdim. Onu kısıtlama gibi bir niyetim yoktu sadece ona değil hiç bir kadına bunu yapmazdım.

Onlar bu hayata özgürlükleri kısıtlanmak için gelmediler.

Ailemin de karım olacak kadına karışmasına göz yummazdım. Bakışlarım tekrardan Ali'yi bulurken sözcükler boğazımdan ayrıldı. "Onu kısıtlamak için götürmüyorum, ön yargısını kırsın." dedim. Ali bir süre elinde ki tabaklar ile yüzüme bakmış sonra hızla masaya koyarak mutfağa ilerlemişti.

"Ön yargısını kırması için karın mı edeceksin!?"

"Öyle gerekti."

"Bev-" demesine izin vermeden "işime karışılmasını sevmem." susmasını sağladım. Karar verdiğim kararın değiştirilmeye çalışılması en sevmediğim özelliklerden biriydi. O karar benim için uygunsa bitmiştir, ötesi olmazdı.

Ali sesimin netliğini anlamıştı ki hızla kurduğu yemeğin başına oturdu. Bakışları beni bulmadan yaptığı kahvaltıklarda turluyordu. Sinirli olduğunu anlamak zor değildi, fakat saçmaydı.

Elemkârâne Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin