♣️ 46. Bölüm - RUHUMU ATEŞE VERDİN ♣️

7.4K 461 155
                                    

Multimedya: Adele - Set Fire To The Rain

Sellamm güzel ailem nasılsınız, Hayat nasıl gidiyor?? Özledim sizi..

Benimki yorucu, ve hüzünle geçiyor. Bir sınav uğruna bizi rahatlatan şeyleri ertelemek ya da fedakarlık etmek çok kırıcı..

Ben çok sporla ilgilenen biriyimdir ve derslerden geri kalmamak için olduğum bütün takımlardan da ayrılmak zorunda kaldım. Yani kendimi bir tek kitabımdan değil, direk yaşamımdan geri çektim..

Ayy her neyse buraya şikayet etmeye mi geldimmm

Geçen seferki bölümde çok az yorum ve oy geldi 🥺 bu bölüm sizlerden 500 yorum + 500 oy istiyorum...

Sizleri bekletmemek için bir gün ayırmaya karar verdim. Lütfen sizde kitaba zaman ayırıp, emeklerime karşılık verin 🤍

Aksilikler dışında bundan böyle her pazar gece saatlerinde yeni bölüm gelecektir 📍

Keyifli okumalar dilerim..


Bevan Aksoy'dan

"Seninim Kara Oğlan"

dudağıma busesini bıraktıktan sonra kurduğu cümle, yutkunmama sebep olurken gözlerim istemsizce titremişti. Aklıma sabahki olaylar gelince gözlerimi Mayıs'ın üzerinden kaçırdım. Bu cümleyi hep onun ağzından duymuşken, ikidir Mayıs aynı lakabı dile getiriyordu. İçimde bir yerlerde küçük bir kuşku belirdiğinde, bakışlarımı tekrardan Mayıs'a uzattım. Bütün masumluğu ile gözlerimi izliyordu ki hayran kalmamak değildi. Ama yine de o kelimeyi kurmasını istemiyordum. Rojbin'i tamamen hayatımdan çıkarmak isterken, Mayıs'ın söylemeye devam etmesinin buna izin vermeyeceğini biliyordum.

"Bana Kara Oğlan demesen olur mu?"

ses şeklimi ayarlayamamış, titremesine izin vermiştim. Mayıs'ın söylediğim cümle ile kaşları anlamsızlığını bildirir bir şekilde hareketlenmişti. Gözleri ağzına gerek duymadan 'neden' diye soruyorlardı ki derin bir nefes alıp, tekrardan konuştum.

"Öküz de, ne bileyim ağacık de, puşt de ama onu söyleme."

"Sebep!?"

Mayıs'ın anlamsız bakışlarından yükselen şüphe, korkmama sebep olurken ne açıklama yapabilirim diye düşünmeden edemiyordum. Doğruları söylesemde farklı bir biçimde anlayacağını da bildiğim için çok büyük bir çıkmaza girmiştim. Bir süre sessizliği sağlamış olsam da Mayıs meraklı ses tonuyla sorusunu tekrarladı. Dudaklarımın kuruduğunu hissederek dilimi nemlendirmesi amacıyla üzerinde gezindirdim.

"Sevmiyorum."

demekle yetinmiştim ki Mayıs inanmadığını belirten bir ifadeyle kafasını hafiften salladı. Ne düşündüğünü merak ediyordum ki gözlerimi, gözleri ile temasa geçirdim. Bir şeylerin ters gitmesini istemediğini belirten yüz ifadesi ile "emin misin?" sordu. Yumuşak çıkan sesine kapılıp, gülümsemeye çalıştım. Mayıs'ın inanmadığını bilsem de uzatmaması, rahatlamama sebep olmuştu.

"Peki, öyle olsun bakalım öküzcüm(!)"

Alaylı konuşmasının ardından tebessüm edince karşılık vermek zorunda kalmıştım. Onunla bir defasında aramız açılmıştı ve o ara benim bütün dengelerim altüst olmuştu. Bir kez daha ruhum bu korkuyu kaldıramazdı..

Mayıs'ın bakışları yanımızda uyuyakalmış olan kızımıza gitmiş, ardından irisleri kendisini mutluluğa teslim etmişti. Oturduğu yerden doğrulup, dikkatli bir şekilde Asel'i kucağına aldığı o esnadan yararlanarak derin bir nefes aldım. Mayıs, çok akıllı bir kadındı ve her şeyi bir anda çözebilecek bir kabiliyeti de vardı.

Elemkârâne Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin