♣️ 44. Bölüm - RUHUMUN PARÇASI ♣️

15.1K 771 364
                                    

Sellam güzel ailem, nasılsınız??

Ayy ben sıcaktan ölmek durumundayım.. Urfa'yı Temmuz ve Ağustos aylarında terk etmek istiyorum..
Bu sıcaklık nedir ulen!!!

Bütün Türkiye'nin sıcaklığını üstlenmişiz resmen

O gün 62° ile rekor kırdık ülkemizde 💪 Bir alkışınızı alırız 😌

Eee yeni bölümü beğendiniz mi??

Kendi bebeğim doğmuş gibi hissediyorum benn

Yorumlar da çok az gelmeye başladı, eskiden okumak saatlerimi alırken şimdi 10 dakikamı aldı..

Bu durum üzüyor 😪

Hepinizin elinden geldiğince oylayıp, yorum yapmasını istiyorum 🖤

Keyifli okumalar dilerim..

Bevan Aksoy'dan

Gözlerimi boynumdaki ağrıyla birlikte aralarken, anlamsız bakışlarımı etrafta gezindirdim. Bir süre uykumun açılmasını bekleyip, hissettiğim acıyla birlikte doğruldum. Gözlerimi ovalayıp boynumu sağa sola doğru yatırdım. Yoğun ağrı, canımı yakmaya devam ediyordu ki yüzümü buruşturdum. Bir süre sonra yavaştan açılınca bakışlarımı uyuyan Mayıs'a çevirdim. Hava sıcak olduğu halde üstüne örtülen çarşafa sımsıkı sarılmıştı. Onu göbeksiz görmek, tuhaf hissettirse de sonunda bebeğimizi kucağımıza almıştık.

Ayağa kalkarak Asel'in uyuduğu yatağa doğru ilerledim. Eğilerek onu izlediğimde mışıl mışıl uyuyordu. Bembeyaz olan teni, fındık burnu ve dolgun duran dudakları ısırma isteğimi uyandırsa da Mayıs'ın öpmeme bile izin vermediği aklıma gelmişti. Neymiş sakallarım batar, bebeğimizin canını yakarmış (!)

Bilmiyordu ki ilk defa babasına gülümsemişti..

Kendi kendime gülümseyip, hayran bakışlarımı onun üzerine çektim. Başı diğer tarafa dönüktü ki sarı saçları yüzünü kapatıyordu. Eğilmeyi bırakarak yanına ilerledim. Yüzünü örten saçlarını, kulağının arkasına iterek rahat uyumasını istedim. Mayıs'ın teni de beyaz, dudakları dolgundu. Anlaşılan kızımız cadı annesine benzeyecekti (!)

Duru bir şekilde gülümseyip, Mayıs'a doğru eğildim. Açılan alnına küçük bir buse bırakarak avuç içlerimle saçını geri ittim. Tekrardan bebeğin yanına geri döndüğümde ellerini bükerek arkaya indirmişti. Bebeklerin bu uyuma şekline bayılıyordum ki eline yumuşak bir öpücük bırakıp yüzüne yakın durarak gülümsemeye devam ettim. Dünden beri saatlerce onu izliyor, bu duygunun hiç bitmemesini diliyordum.

Çocukluğumun çok iç açıcı geçtiği söylenemezdi. Sevgiye aç büyümüşken nefreti kendime dost bilmiştim. Kin tutmanın, beni güçlendirdiğini düşünerek merhamet duygumu hayatımdan atmıştım.

Ama çocuklar

Bir tek onlara karşı nefret besleyememiş, masum gülümseyişlerine kapılmıştım.

Ya bebekler..

İşte o anlatılamazdı. Tek bir şey onları açıklamaya yeterdi.

Melek...

Her biri farklı bir melekti. Duru yürekleri vardı, bu hepsinin güzel olmasını sağlıyordu.

Bu kirli dünyada tertemiz yürekler..

Karşımda duran bebek ise benim bebeğimdi.

Benim kızım..

Benim meleğim..

Elemkârâne Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin