♣️ 10. Bölüm - KARANLIĞINA HOŞGELDİN ♣️

34.3K 1.3K 323
                                    

Multimedya: Mayıs Akın & Bevan Aksoy

Selam, nasılsınız?

Uzun zamandır bölüm atamıyorum ama siz attığım zaman yanımda oluyor, kendinizi hatırlatıyorsunuz. Okuyan herkese sonsuz 💗

Gidişat nasıl, fikirlerinizi merak ediyorum?

Keyifli okumalar dilerim.

Bevan Aksoy' dan

Bazen bir sözcük duyguların hareketliliğini yönlendirebiliyordu. Duyduğum kelime bunun kanıtıydı. Vücuduma kilitlenmiş acının içinde ki umut ışığı kendini belli ederken telefonun karşısından duyduğum sözcüğün şaşkınlığını yaşıyordum.

'Evlenelim' kelimesi beynimin içinde kaç kez tekrarlandığından hiç bir fikrim yoktu.

"Bevan"

Değişini duyup kendime gelirken ne diyeceğimi bilmiyordum, bu kadar kolay olacağını da.

"Son kararın mı?" dediğimde sesimde ki soğukluk uzun bir süre durmasını sağlamıştı. Karakterim onun hareketlerini etkiliyor, benden defalarca nefret ettiriyordu.

"E-evet."

sesinin titreyişi yürüyen bedenimi durdurken canımı acıtmıştı.

Hata mı yapıyordum?

Düşüncelerime dalmışken kapanma sesi duyunca kendime geldim. Kulağımda ki telefonu kendimden uzaklaştırıp, öylece baktığım yola kilitlendim. İçimde oluşan ikilem kendine çekerken ruhumda oluşmuş belirsizlik beni öldürmekten beter ediyordu. Sırf aileme olan sinirimi bir kızdan çıkarmak, kendime yakıştıracağım bir durum değildi. Hissettiği acı her defasında onu içine çekerken benim acımı da kaldıramazdı, o çok yaralıydı..

Ya peki ailesinin ona bırakıp gittiği dertler, onlar ne olacaktı? Hayatının sonlanmasına sebep olan sorunları benim yanımda çözebilecek miydi? Yoksa kapıldığı ön yargıya teslim olup kendisini ölüme mi hapsedecekti..

Her şey bir anda hayatıma dahil olmuş beni dipten dibe çekmişti. Her defasında daha da batarken onu nasıl koruyacaktım. Beni onu korumaya sürüklendiren şeyi bilmiyor aynı zamanda anlam da veremiyordum.

Kendimi öldürmüşken onu nasıl yaşatacaktım..

Parmak uçlarımı saçlarımdan geçirip derin bir nefes aldım. Ya pişman olacaktım, ya da kabul edecektim. Başka bir çözümü yoktu. Bu yola bir kez girmiştim, geri dönüşünün olmadığını bilerek. O zaman sonuna kadar ilerleyecektim.

Durduğum yerden konağa doğru ilerlemeye devam ettim. Adımlarımın her biri diğerinden büyük olurken her defasında daha derin bir nefes alıyordum. Sonunda konağa yetişmiş kapıyı çalıp beklemeye koyulmuştum.
Rüstem Amca biraz geçmişti ki kapıyı açınca Allah'ın selamını vererek merdivenlere ilerledim. Arkamdan "Şark odasında" sesi gelince 'tamam' der gibi elimi kaldırdım. Adımlarımı hızlandırıp merdivenleri tamamlayarak hızla dedemin yanına ilerledim. Odaya geldiğimde ayağımdaki ayakkabıyı çıkararak içeri girdim. Dedem ile göz göze geldiğimizde yüzüne yerleşen tebessüm içimi ısıtmıştı. Yanına ilerleyerek elini öpmek için eğilip öperken her defasında ki gibi başımı okşayınca gülümsedim.

"Tu îro nehatî, çi bû lawo?"
'Bugün gelmedin, ne oldu oğlum'

deyince yanına oturdum.

"Ez mijûl bûm bavo"
'Meşguldüm baba'

sorusuna cevap verdiğimde bende olan bakışlarını karşısında duran şöminenin üstünde ki nenemin resmine uzattı. Bir süre sadece oraya bakmış gözlerinin dolduğunu anlamıştım. Tam evlilik konusuna girecektim ki dedemin benden önce davranıp

Elemkârâne Where stories live. Discover now