3. Bölüm

128 7 1
                                    

Son birkaç gündür evde günlerim güzel geçmiyordu. Büyük annem her zamankinden daha fazla uyuyordu ve annem yakın zamanda eski işine geri dönme planları yapıyordu. Brice odasından çıkmadığı için bütün bir günüm salondaki koltuğun üzerinde geçmeye başlamıştı. En son oyuncak bebeğime yaptıklarımdan sonra eskisi gibi salonda onlarla oynayamıyordum ve salonda resim yapmam yasaktı.

Evde güzel vakit geçiremediğim için son zamanlarda okula giderken resim defterimi ve boyalarımı yanımda götürüyordum. Ders aralarında ya da oyun saatlerinde sınıfın en köşesine geçip resim yapmaya başladığımda bunu neden daha önce düşünmediğimi sorgulamaya başlamıştım. Bu şekilde okul kesinlikle daha katlanılabilir bir hal almıştı.

Ders arasında tahtaya çizilen M harfine bakıp önümdeki sayfayı aldığım bütün renklerle boyamaya başladım. M harfini öğrenmek istemiyordum. Futbol müsabakasından sonra yazmayı öğrendiğimde Merlin'e şiir yazmamaya karar vermiştim. Onun adını yazmaya da hiçbir zaman ihtiyacım olmayacağı için bu harfi öğrenmesem de olurdu. Dersin geri kalanında sessizce oturup bana söylenenleri yapmaya çalıştım. Bunlar aynı harfi sayfalarca yazmak, sesli söylemek, o harfle başlayan kelimeler bulmaktı. M harfiyle başlayan tek bir isim geliyordu aklıma ve onu söylememe konusunda oldukça kararlıydım.

Nihayet okul bitmişti. Sırt çantamı elimde sürükleyerek sınıftan çıktım. Merdivenleri indiğimde okul servisine doğru yürümek için birkaç adım attığımda karşımda Merlin'i gördüm. Olduğum yerde durup ona doğru baktım. Beni görünce yüzünde küçük bir gülümseme oluşmuştu. Bana doğru birkaç adım attığında arkasında duran Brice'ı gördüm. Belli ki Merlin benden özür dilemek için burada değildi.

Yanıma Merlin'den önce Brice geldi. Normalde hiç yapmadığı şekilde önümde dizlerinin üzerine oturdu.

- Bu gün biraz beraber vakit geçirmek ister misin?

Ne söyleyeceğimi bilemediğim için önce Merlin'e baktım. Hala gülümseyerek bana bakmaya devam ediyordu. Brice'e bakıp sessizce başımı salladım. İçten içe bunu Merlin'in planladığını düşünüyordum. Biraz geç kalmıştı ama sanırım onu affedebilirdim.

Otobüse binmek yerine yürümeye başladıklarında nereye gittiğimizi anlayamamıştım. Daha sonrasında Merlin'in okuluma çok uzak olmayan bir mesafede yaşadığını öğrendim. Brice ve Merlin'in birkaç adım arkalarından yürüyordum ve adımlarımı ne kadar hızlandırsam da aralarında ne konuştuklarını anlayamamıştım. İkisi de bu gün biraz tuhaf görünüyordu. Brice normal şartlarda benimle vakit geçirmek istemezdi. Merlin onu bu konuda zorlamış olabilirdi. Yaptıklarından dolayı üzgün olmasını anlayabiliyordum çünkü bende onun yaptıklarından dolayı üzgündüm.

Yaklaşık yirmi dakika yürüdükten sonra çantamın ağırlaştığını hissetmeye başlamıştım. Merlin ve Brice'ın yavaşladığını fark ettiğimde etrafımdaki evlere baktım. Çoğu iki katlı evlerden oluşan, hepsinin önünde küçük bahçelerin bulunduğu bir avluya gelmiştik. Sanki hepsi büyük bir halkanın etrafına yerleştirilmiş gibi görünüyordu. Renkleri birbirine çok yakın, bahçelerinin hepsi düzenliydi. Evlerin önlerinde hiç araba görünmüyordu. Çıkmaz sokak gibi göründüğü için belki de arabayla girmenin yasak olduğunu düşündüm. Bir garajlarının olduğunu yıllar sonra fark edecektim Merlin evlerden birine yaklaştığında Brice'la yan yana durduk.

- Nasılsın, Brice?

Kapının önünde karşımda uzun boylu zayıf adama bakıyordum. Henüz beni fark etmediğini düşünüp ona dikkatlice bakmaya devam ettim. Biraz Merlin'e benziyordu ama çok daha esmerdi ve gözleri renkli değildi. Bu adamın kim olduğunu düşünürken gözler bir anda bana çevrildi.

Sevgili EmilyWhere stories live. Discover now