25. Bölüm

44 5 0
                                    

Ofisten çıktığımda hava hala aydınlıktı ve yürümek istediğim için aradığım bahaneyi bulmuştum. Son birkaç gündür kendimi daha iyi hissediyordum. Düzenli olarak ilaçlarımı kullanmıştım ve çok kötü bir hal almadan toparlamayı başarmıştım. Merlin'le son konuşmamızın ardından üç gün geçmişti ve yarın cumartesiydi. En son görüntülü konuştuğumuzda geleceğini söylediği için, her ne kadar sonrasında aramız iyi olmasa da içimden bir ses geleceğini düşünüyordu.

Eve giderken yol üstünde birkaç yere uğradım. Ben kahvaltı yapan biri değildim ancak Merlin'in kahvaltı yapan insanlardan olup olmadığını henüz bilmiyordum. Yine de öyle olabileceğini düşünerek alışveriş yapmam gerekmişti. Evde belki beraber yemek hazırlayabilirdik ve akşam birkaç kadeh bir şeyler içmek isteyebilirdi. Her şeyi düşünmek ve hazırlıklı olmak istiyordum. Beraber geçireceğimiz vakitler değerliydi ve her şeyi değiştirebilirdi. Yan yana iyi olduğumuzu biliyordum, yine öyle olmaması için hiçbir sebep yoktu.

Eve geçtiğimde ellerimdeki torbaları tezgâhın üzerine bıraktım. Hızlıca üzerimi değiştirdiğimde evde en son ne zaman temizlik adına bir şeyler yaptığımı hatırlayamadığımı fark ettim. Telefonumdan en sevdiğim şarkılardan oluşan müzik listemi açıp koltuğun üzerine bıraktım. Koltuğun önünde ellerimi belime koyup bir süre evin durumuna baktım. Merlin ilk kez evime gelecekti ve bu halde görmesini istemiyordum. Zihnimden yapılacak bütün işlerimi bir sıraya koydum. Önce aldığım yiyecek ve içecekleri dolaba yerleştirdim. Tezgâhın üzerinde biriken kahve ve şarap bardaklarını yıkadıktan sonra bütün tezgâhı ve mutfak dolaplarını sildim. Mutfakta işim henüz bitmeden hava tamamen kararmıştı. Koltuğun üzerinde birkaç gündür yeri değişmeyen yastığımı ve battaniyemi kendi odama taşıdım. Koltuğun üzerini ve masanın üzerini topladım. Masayı zorla da olsa koridora kadar çekmeyi başardığımda sırayla elektrik süpürgesini çalıştırma, bütün evin tozunu alma, yatak odasını kıyafet dolabıma kadar toplamaya kadar bütün temizlik işlerimi tamamlamıştım. Nihayet kendimi koltuğa bıraktığımda evin görüntüsünden son derece memnundum.

Koltuğun üzerinde sevdiğim müzik listesini çalmaya devam eden telefonumu aldım. Yarın gelebileceğini umut ediyordum ama içten içe gelmeyeceğine dair korkularımda vardı. Ona mesaj atmayı istiyordum, geleceğim mesajını görmek istiyordum. Son konuşmalarımızın hepsinde ona mesaj atan kişi olmasaydım bunu yapabilirdim. "Benimle konuşmak mı istiyorsun? O halde bana mesaj atabilir, beni arayabilirsin." Cümlesi zihnimde dönüp duruyor ve beni mesaj atmam için ikna etmeye çalışıyordu. O sesi ne zaman dinlesem yaşadığım hayal kırıklığını hatırladığımda kendimi durdurmaya çalışıyordum. Gelmesini bekliyor olsam da bunu ona söylemeyecektim.

Henüz saat uyuyabilmem için çok erkendi. Bu gece, yarın Merlin'in erken gelme ihtimaline karşı erken uyumam gerekiyordu. Şuan da uyuyamayacağımı anladığımda yarın için düşündüğüm kırmızı şarabı açmaya karar vermiştim. Yarın tekrardan alabilirdim, bu gece uyumak için bir desteğe ihtiyacım vardı.

Koltuktan kalkıp dolapta duran kadehlerden bir tanesini aldım. Telefonumun ekranında Holly'den gelen mesajı görmezden gelerek müzik listelerimden biraz hüzünlü olan şarkıları sıraya ekledim. Koltuğa yaslanıp elimdeki kadehle gözlerimi kapattım. Zihnim ben henüz müdahale etmeden Merlin geldiğinde olacakları düşünmeye başlamıştı. Beraber uyuyacağımız anları yaşamak için sabırsızlanıyordum. Şüphesiz iki gün onunla birlikteyken çok daha hızlı geçecekti. Bir gecenin bu kadar kısa sürebileceğini mutfakta onu öptüğüm o ilk gecede anlamıştım. Onunla bütün bir hayatımın bu hızda geçeceğini biliyordum. Yüzümde istemeden bir tebessüm oluştu. Gözlerimi açıp etrafıma baktım. Böyle gecelerde Emily'nin gelmesine alışmış olmalıydım. Merlin'le konuştuğumuz son geceden sonra Emily'i bir daha görmemiştim. Söz konusu Merlin olmadığında kalan hayatım çok fazla ilgisini çekmiyor olmalıydı.

Sevgili EmilyWhere stories live. Discover now