7. Bölüm -7 Yıl Sonra-

133 5 1
                                    

- Emily, hiç belli etmeden sağ tarafına bak. Galvin sana doğru bakıyor.

Jane'e omuz silkerek baktım. Galvin'le onun aksine okulun başladığı andan itibaren ilgilenmiyordum. Jane, etrafa bakıp masanın karşısından tekrardan bana doğru eğildi. Fısıldamasına rağmen her seferinde ellerini ağzının kenarına koyup konuşması oldukça komik görünüyordu ama gülümsemeden karşısında durabilmeyi başarmıştım.

- Senin neyin var böyle? Galvin son derece yakışıklı ve derslerinde çok başarılı ayrıca oldukça uzun boylu. Daha ne istiyorsun, bana söyler misin?

Başımı yana yaslayıp gözlerimi devirerek Jane'e bakmaya devam ettim. Ona daha önce Merlin'den bahsetmemiştim, kendime bile tam açıklayamadığım bir şeyleri başkaları için anlaşılır kılmak gibi bir niyetim yoktu ama bu konuyu biraz daha uzatmaya karar verirse artık söylemeyi düşünecektim.

Jane'le lisenin ilk günü bahçede tanışmıştık. İkimizde kolay sosyalleşebilen insanlar olmadığımız için bütün o arkadaş gruplarının arasında yalnız olduğumuz hemen fark edilebiliyordu. Bana bakıp gülümsediğin de ne hissettiğini anlayabiliyordum. Konuşmaya başladığımız ilk anda arkadaş olacağımızı anlamıştım. Yalnızlıklarımız birbirine çok benziyordu ve bu şekilde birbirimizi tanıdığımızdan emindim. En yakın ve tek arkadaşım olmasına rağmen ona daha önce Merlin'den hiç bahsetmemiştim. Bunun kendimce birçok nedeni vardı. İlk ve en önemlisi yaklaşık yedi senedir görmediğim ve hiç konuşmadığım birine gerçekten âşık olduğuma inanmayacak olmasıydı. Diğer konu ise - belki de Jane'in hiç önemsemediği bir konu çünkü Jane her zaman üst sınıflardan hoşlanırdı- Merlin'in benden on yaş büyük olmasıydı. Bir yanım ona her şeyi anlatmak ve onun teselli cümlelerini duymak istese de diğer gerçekçi yanım asla anlamayacağını ve yaptığımın asla mantıklı olmadığını bana söyleyeceğinden emin olmamdı. Aylardır bu ikilemde kaldığım için bu konuyu çok sonra düşünmek üzere zihnimde bir yerlerde rafa kaldırmıştım.

- Senin benden gizlediğin bir aşkın filan mı var?

Bir an için düşüncelerimi okuduğunu sanıp gözlerimi ondan kaçırdım. Masanın üzerinde duran defterlerimi hızlıca toplayıp kütüphanede bana bakan gözlere aldırış etmeden çantamın içerisine gelişi güzel yerleştirdim. Çok hızlı hareket edebilen biri olmasam da bu ani kalkışım son derece yerindeydi. Jane'e neyi, ne kadar anlatacağıma henüz karar vermemiştim ve kalmaya devam edersem düşünmeden konuşmaktan korkuyordum.

- Ben eve gidiyorum. Belki sende böyle konuları düşünmek yerine yarın sınavda nelerin çıkabileceğini düşünebilirsin böylelikle.

Jane, ondan bir şey sakladığımdan emin olmuş gibi imalı bir gülümsemeyle başını salladı. Her şeyi gizleyebildiğimi düşünüyordum ama belli ki bu konuda düşündüğüm kadar iyi değildim. Bir an önce eve gidip bu konuda uzun uzun düşünmem gerekiyordu.

Kütüphanenin merdivenlerinden elimde kitaplarım ve büyük sırt çantamla hızlıca indim. Sınav haftası olduğu için herkes ders çalışabilmek için kütüphaneye gelmişti ve bu yüzden oldukça kalabalıktı. Kimseyle göz göze gelmemek için başımı öne eğdim. Bir kişiden, bir şeyler sakladığımda sanki herkes bunu biliyormuş gibi bana bakıyormuş gibi hissediyordum. Bütün gözlerin beni takip ettiğini düşünüyordum. Dürüst olmanın daha güvenli olduğunu bilsem de gizlenmek çok daha kolaydı. Söz konusu gerçek bir aşk olduğunda kimsenin bana akıl vermesini istemiyordum. Hissettiğim duyguları doğru ifade edemeyebilirdim ya da ifade etsem bile onlar gerçekten ne hissettiğimi anlayamayabilirdi. Beni yargılamalarını ya da ne yapmam gerektiğini söylemelerine ihtiyacım yoktu.

Otobüs durağına geldiğimde kulaklığımı telefonuma taktım. Uzun zamandır aynı şarkıları dinliyordum ve her şarkının zihnimde ayrı bir hayali vardı. Hüzünlü şarkılarda genelde Merlin'le son kez sarılmamı düşünüyordum. Zihnimde yaşadığımız o sahne aynıydı ama Merlin ve ben şuanda olduğumuz yaşlardaydık. Daha az hüzünlü şarkılarda ise bana baktığı, benimle konuştuğu hayaller vardı. Onun dışında eğlenceli şarkılar dinlemiyordum.

Sevgili EmilyWhere stories live. Discover now