ON ALTINCI BÖLÜM 🖤

227 80 192
                                    



AHSEN



Bu dünyada ki en tehlikeli şey hırslı bir kadındır ve hırs bende fazlasıyla vardı. Özellikle de acı çektikten sonra daha da katlanıp büyüyordu.


Babam avcı olarak doğmuşken av olarak yaşamayı seçemezsin demişti, ancak ben onun düşündüğünün aksine zaten hiç bir zaman kendimi bir av olarak görmemiştim. Evet, ben tehlikeli bir avcıydım. Bu şekilde doğdum ve simdi de avlıyordum, herkesi ve en çokta kendimi..



Ormanın ortasında geçen acılı dakikalardan sonra, kendime geldiğimde daha fazla vakit kaybetmeden Pars'ın atığı konuma gidebilmek için ormanda ilerlerken, arabama yaklaştığımda Pars'ın adamlarıyla karşılaştım.



Pars babamın malikaneye döndüğünü öğrenince adamlarını buraya yollamıştı ve yine bir ordu gibiydiler. Pars'ın adamlarından biri onu arayarak, iyi olduğumu ve gelmesinin gerekmediği bilgisini verdikten sonra hep beraber yola çıktık. Önümde iki ve arkamda da iki araç beni takip ederken uzun bir yolun sonunda yine bir çiftlik evine geldim, ama bu Pars Alphan'la ilk karşılaştığımız çiftlik evi değildi. Belli ki Pars Alphan çiftlik evlerini çok seviyor.



Arabadan inince Murat'ı gördüm ve arabamın anahtarını ona doğru fırlattım. Koca elleriyle garip bir şekilde anahtarı tutmakta zorlansa da, en sonunda yakalamayı başardı ve yüzünü buruşturup bana baktı, bense gülümsemekle yetindim. Yüzüne bakarken Ateş'in anlattığı konu aklıma geldi. Murat'ı ilk gördüğümde gözlerinin diğer seri katillere benzemediğini zaten fark etmiştim, şimdi ise nedenini biliyorum. Çünkü Murat zevk aldığı için bu yola girmemişti.



"Patronun nerde ?"



Murat buruşmuş suratını bozmadan arkasını döndü. "Takip et " dedi ve evin büyük bahçesinde yürümeye başladı. İlk karşılaştığımızda normal yürümüştü, ama şuanda Murat'ın bir adımı benim iki adımım olduğu için aramızda ki mesafeyi kapatmak için biraz koşmak zorunda kaldım.



"Çok sinirlimi ?" dedim kafamı kaldırıp Murat'ın suratına bakarken. Yüzünü bana döndürmeden göz ucuyla baktı. "Çok." deyip kısa bir cevap verdi. Benimle uzun bir konuşma yapmak istemiyormuş gibiydi, ancak bakışları bir süre üzerimde takılı kaldı ve ''Üzerin de niye toprak var?'' diye sordu.



Kıyafetimin her tarafına bulaşmış toprağa baktım ve elimle toprağı silkelemeye başladım. ''Zorlu bir gündü'' dedim gülümseyerek. Murat daha fazla bir şey söylemedi ve kafasını ağır ağır sallayıp önüne geri döndü, bir süre granit küp kaldırımın üzerinde sessizce yürüdük.



Yürümeyi bıraktığımızda artık Pars'ı görebiliyordum, kare şeklinde bir cam evin içindeydi ve evin hemen ortasında siyah ahşap bir masa ve masanın etrafında da deri koltuklarda oturan takım elbiseli altı adam vardı. Yüzlerinden anladığım kadarıyla, pekte güzel şeyler konuşmuyorlardı. Galiba Pars'ın toplantılarını çiftlik evinde yapmak gibi bir fantezisi vardı, fakat bu cam ev toplantı yapmak için fazla romantik bir yerdi.

ANLAŞMA 🖤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin