"Egeee hadi konuş benimle artık." Dünkü olaylardan beri Ege'nin ağzını bıçak açmıyordu. Sınıfına doğru çıkarken bende arkasından onu takip ediyordum. Bir anda durup yüzünü bana döndü ve konuşmaya başladı.
"Bulut sonra konuşsak." Ellerini uzatıp iki elimi tuttu ve " Bak ben gerçekten iyiyim. Sadece biraz sakin kafayla olanları süzgecimden geçirmek istiyorum ve sen bana hiç yardımcı olmuyorsun." Dedi. Haklıydı. Dün o olaydan sonra Ege direk eve gitmişti ve bende onun yanında olmam gerektiğini düşünüp evine gitmiştim. Akşam boyunca saçma sapan her şeyden konuşmuş ve sanırım biraz başını ağrıtmıştım. "Seni anlıyorum. Yanımda olman gerektiğini düşünüyorsun ama şu an hiç gerek yok. Lütfen." Diyip gözlerimin içine çipil çipil baktığında dayanamayıp başımı salladım ve ona son bir kere sarılıp yanından ayrıldım.Yalnız kalsındı.
Onun yanından ayrıldıktan sonra Azat'a mesaj atıp onunla ilk tanıştığımız spor odasına gelmesini söyledim. Sevgilimi özlemiştim. Sevgilim... Bu kelime hâlâ bana çok garip geliyordu. Azat ve sevgilim sözcüklerini birleştiremiyordum.
Ondan önce spor odasına geldiğimde anılar bir bir gözümün önünde canlandı. Ege'nin o hâli... Benim dolabın arkasına saklanmam ve Azat'ın beni yakalaması. Beni ilk gördüğü an benden etkilenmişti. Ama ben bunu anlayamaycak kadar leylaydım.
Kapı açılıp kapandığında arkamı dönüp sevdiğim çocuğa baktım. O da beni görünce gülümsemişti. Kollarını iki yana açarak beni davet ettiğinde koşa koşa gidip kucağına atladı.
"Oooo koşmalar , atlamalar falan... Özlemiş miyiz sanki?"
Neden bilmiyorum gerçekten onu özlemiştim. Halbuki en son dün tuvalette doya doya sarılmıştım. Aradan 24 saat bile geçmemişti.
"Evet özledim. Olamaz mı?"
"Sen istersin de olmaz mı canımın içi." Diyip dudağıma kısa bir öpücük kondurdu. İlişkinin daha çok başında olduğumuz için ne olursa olsun yine de beni öperken birazcık çekindiğinin farkındaydım. Bu konuda rahat olması için artık ben de rahat davranacaktım. O yüzden öne doğru atılıp bende onun dudağına yapıştım. Ama öpüp çekilmedim. Öperken dişlerimle alt dudağını kemirip ağzını aralamasını sağlayıp dilimi içine ittim.
Benden bu atağı beklemeyen çocuk önce bir şaşırsa da daha sonra beni kucağında zıplatarak daha rahat bir tutuş sağladı ve o da aynı şekilde dilini benim ağzımın içine gönderdi. Hayatımda ilk kez birisi ile bu şekilde öpüştüğüm için biraz acemi olduğumun farkındaydım. Ama olsundu. Birbirimizden öğrenirdik.
Yada şerefsiz Azat'ın ilk öpüşmesi değildi ve öğrenmeye ihtiyaç duymazdı. Bu seçenek daha mantıklı geldiğinde kendi kendime sinirlenip hırsla dudaklarımızı ayırdım ve kollarımı doladığım boynundan ayırıp kucağından indim."Noluyo lan?" Azat her şeyden habersiz şaşkın şaşkın sorduğunda ben hala kendi içimde sinirlerime hakim olmaya çalışıyordum.
"Sen benden önce bir sürü kızla öpüşmüşsündür tabii! Öğrenme ihtiyacın yoktur dimi?"
"Ne alaka hayatım?" Çocuk hâlâ şaşkınken bir dudağıma bir yüzüme bakıyordu. Aklı az önceki ateşli öpücüğümüzde kalmıştı.
"Bende diyorum ki birbirimizle öpüşe öpüşe öğreniriz! Habuki çocuk bütün okulu elden geçirmiştir bile."
"Yok öyle bişey! Bütün okulu nasıl elden geçireyim sevgilim? Allah aşkına ne düşünüyorsun kafanın içinde?"
"Sus Azat! Senin konuşmaya hakkın yok." Kollarımı önümde bağlayarak ona arkamı döndüm. O ise atkamdan sarılarak beni kendine yasladı.