Bölüm 2

7.3K 750 101
                                    

İngiltere | Cambridge - Ekim 2015

Sessizce sınıfına doğru yürürken "Umarım derse girecek kişi anlayışlı biridir de devamsızlığı dert etmez." diye düşünmeye başladı.

Algoritmayı umursamadığı için öğretim görevlisinin ismine bakmaya bile tenezzül etmemişti. İkinci sınıfa geçmesine rağmen birinci sınıftan kalması sebebiyle koca bir yıl bu derse girmek zorunda kalacaktı. Bu Danny için bir utanç değildi tabi, algoritmayı geçemeyen çok öğrenci vardı. Bu da sınıfın geçen senekinden daha kalabalık olacağı ve yalnız kalmayacağı anlamına geliyordu. Ama yinede kolejin bahçesinde çimlere uzanıp biraz kestirmeyi tercih ederdi.

Queen's Koleji'nde olmanın en iyi yanlarından biri de önünden geçen ve bir sakinleştirici etkisinde olan Cam Nehri'ydi. Çoğunlukla turistlerin gelip burada yaptıkları kano gezintilerini izlemek ona ayrı bir zevk verirdi. Farklı kültürlerden gelen bu insanların Cambridge'in tarihi yapısına hayranlıkla bakışları ve onunla tanışanların bu okulda okumanın büyük bir şeref olduğunu söylemesi gururunu okşamıyor değildi.

Danny genellikle 1749 yılında inşa edilmiş olan, Cam nehrinin üzerinden geçen epeyce sağlam ve bir o kadarda estetik Mathematical Bridge'in (Matematik Köprüsü) eğiminden dolayı yüksekte kalan orta kısmına oturup kitap okurdu. Bir mühendislik öğrencisinin sayılar haricinde edebî zevkleri için kitap karıştırdığına pek rastlanmazdı. Aksine Danny her zaman edebiyatla ilgili bir bölümde okumak istemiş fakat babasının ısrarları sonucunda bilgisayar mühendisliği bölümünü tercih etmişti.

Cambridge'in muhteşem kütüphanelerinin sırf bu tarz insanlar yüzünden mahzun kaldığını düşünür, sıklıkla onları ziyaret ederdi. Farklı farklı baskılarla İngiltere'yi ona sevdiren adamı, Sir Arthur Conan Doyle romanlarını okumayı huy edinmişti. Sherlock Holmes karakterine lisedeyken o kadar hayran kalmıştı ki onun cinayetleri çözmede kullandığı tümdengelim ve çıkarım yapma sanatını normal hayatında uygulamaya çalışırdı. Tabi onun çıkarımları sadece küçük kızkardeşi Natalie'nin doğum günü pastasını kimin gizlice yediğini bulmasına yetecek kadardı.

Küçük Natalie kendi doğum günü pastasını kimseye sezdirmeden yemiş, suçu da komşunun sevimsiz çocuğu Gabriel'e atmıştı. Danny'nin olayı çözmesi tam iki günü almış, bu süre zarfında evdekiler pasta olayını çoktan unutmuşlardı. Fakat Danny aklına takılan bir detayı ne kadar zihninin gerisine atsa da unutmazdı. Çamaşır sepetinde yaptığı kötü kokulu bir araştırma sonucunda Natalie'nin doğum gününde giydiği kıyafetlerden bulduğu ipuçlarıyla olayı çözmüş, küçük kıza Gabriel'den özür dilemesi için epey ısrar etmesi gerekmişti. Tüm bunlar olurken Danny yalnızca on iki yaşındaydı. Bu yeteneğini geliştirmeye vakit bulamadan kendini sayıların karmaşık dünyasında bulmuştu.

Bu köprü ve nehir en romantik anlara sahne olabilecekken Queen's'li Danny, şaşılacak derecede yalnızdı. Farklı insanlarla tanışmayı sever ama hepsiyle samimi olamazdı. Çoğu kişi bu durum karşısında sitem etse de kendini değiştirmesi Danny'den beklenecek en son şeydi, alıştığı şeylerden kolay kolay vazgeçebilen bir insan değildi. Cambridge'e geldikten sonra çok insanla tanışmış ama bir türlü en yakın arkadaşım diyebileceği kimse olmamıştı. Liseden beri tanıdığı Samuel ona hep en yakınıymış gibi gelirdi fakat bunun sadece yabancı bir ülkede memleket hasretiyle oluşan bir yakınlık olduğunun da farkındaydı. 

Kızlarla arası ise lise yıllarında fazlasıyla iyiydi. Bustan al-Marj Teknik Lisesi'nin erkeklerinin çoğu zengin ve tevazu yoksunu olduğu için Danny'nin samimiyeti ve neşeli tavırları kızların ilgisini çekerdi. Belki de o zengin züppelerle takılacak kadar cesaretleri olmamasıydı bunun sebebi. Fakat Danny hiçbir zaman kendisini onlara yakın hissetmemiş, bu yüzden uzun süreli bir ilişkisi de olmamıştı. Zaten muhafazakar bir adam olan babası da bu tarz ilişkilere karşıydı.

Cennet Rüzgarı ريح الجنةWhere stories live. Discover now