Bölüm 6

4.6K 509 40
                                    

İngiltere | Cambridge -  Kasım 2015

Kafeteryanın girişine adım attığı andan itibaren ciğerlerine dolan kahve kokusu onu kendine getirmişti. Neden bilmiyordu ama birkaç gündür aklı başında değildi. Ne derslere yoğunlaşabiliyor ne de sosyal hayatını devam ettirebiliyordu. Tüm hayatı Ahmed ve tuhaf kızın etrafında konuşlanmıştı sanki.

Bunun daha fazla böyle gidemeyeceğinin farkındaydı. Ahmed'i kandırıyor, bu da dayanılmaz bir vicdan azabı çekmesine neden oluyordu. Neden onu kandırmak zorunda kalıyordu ki? Almanya doğumlu olduğu için Alman olduğunu söylemiş, bir Alman için imkansız derecesinde olan esmer tenini de annesinin Latin Amerikalı olduğu yalanını uydurarak açıklamıştı. Neden ona cesurca İsrailli olduğunu söyleyemiyordu? Bu onun seçimi miydi ki? Neden bu hayatta kendi hatası olmayan şeylerden dolayı suçlanıp durmak zorundaydı?

Başına saplanan ağrıyı azaltmak için kahve en iyi çözümdü. Artık o kadar çok kahve içiyordu ki Samuel onun kafein bağımlısı olduğunu iddia etmeye başlamıştı.

Haftasonu olması sebebiyle kafeterya oldukça kalabalıktı ve kahvesini alacağı yerin önünde birkaç kişiden oluşan bir kuyruk vardı. Bu onu rahatsız etmemişti, Danny diğer insanların aksine kalabalıkta kendini daha rahat hissederdi. Yalnız kaldığında zihninin gerisine ittiği düşünceler ortaya çıkıyor, beynini kemiriyordu.

Kısa bir süre sonra kahvesini almış ve gözleri boş bir tane bulabilmek için kafeteryadaki masaların üzerine gezinmeye başlamıştı. Neredeyse hiç boş yer yoktu. Tam kahvesini bahçede, bir ağacın altına oturarak içmenin daha iyi olacağını düşünmüştü ki gözleri tanıdık yüzlerin üzerinde takılı kaldı. Daha doğrusu tanıdık olan sadece bir yüzdü, zira diğeri siyah kumaşlarla örtülüydü.

Ahmed ve adını dahi bilmediği kız kafeteryanın en gözlerden uzak yerindeki masaya oturmuş oldukça samimi bir şekilde muhabbet ediyorlardı. Bu hem kızın ellerini çok rahat hareket ettirmesinden, hem de Ahmed'in yüzünde nadir görülen gülümsemelerden olmasından anlaşılıyordu.

Karnına nereden geldiğini bilmediği bir yumruk yemiş gibi hissetmişti Danny. Önce bir kafa karışıklığı yaşasa da hemen ardından Ahmed'in sözlerini hatırlamıştı. ''Büyük ihtimalle nişanlıdır ya da evlenmek istediği biri vardır.''

Ahmed'in neden Newnham kolejine bu kadar çok gitmek istediği açıklığa kavuşmaya başlamıştı. Bu kızla aralarında bir şey vardı ve Ahmed de, o da bunun duyulmasını istemiyorlardı. Müslümanlar arasında bu tarz şeyler sakıncalı görüldüğü için böyle düşünüyor olmalıydılar. Fakat neden Danny'e Newnham'da ablası olduğunu söylemişti ki? Belli ki karşısındakine yalan söyleyen sadece Danny değildi.

Üzerlerindeki bakışı hissetmiş olmalıydı ki Ahmed başını kaldırdı ve gözleri buluştu Danny ile. Önce kısa bir şaşkınlık çizgisi geçti gözlerinden, ardından tuhaf bir panikle bakışlarını kaçırıp kaçırmamak arasında kaldı. Bunun daha fazla dikkat çekeceğini düşünmüş olmalıydı ki tek elini kaldırarak uzaktan selam verdi Danny'e. Böylece onu kolayca atlatacabileceğini düşünmüştü.

Fakat Danny kendini ihanete uğramış gibi hissediyordu. Farkettiği gerçeği bir de onun ağzından duymaya ihtiyacı vardı yoksa içindeki kandırılmışlık hissi giderek büyüyecekti.

Yüzüne gergin bir gülümseme yerleştirdi ve elindeki kahve bardağını daha sıkı tutarak masalarına doğru ilerlemeye başladı. Ahmed'in hareketlenmesinden bir şeyler olduğunu anlayan kız da omzunun üzerinden kimin geldiğine bakmıştı.

''Selam.'' dedi yanlarına ulaştığında.

''Selam.'' diye karşılık verdi Ahmed kapüşonunu başından indirerek. Danny ilk defa bu ceketi gizlenmek için mi giydiğini merak etmişti.

Cennet Rüzgarı ريح الجنةWhere stories live. Discover now