Bölüm 38

3.1K 393 34
                                    

Filistin | Gazze - Mayıs 2016

Hastane odasının beyaz duvarlarına rağmen içeriye karanlık çökmüş, her yerine sinmişti. Pencerelerden sızan güneşe karşı koyarcasına gecenin tüm gölgeleri odaya hapsedilmişti. Elektrik kontağına tek bir dokunuşu ile istediği zaman ışıkları açabileceğini bilmesine rağmen Danny'nin ışığı şu an bembeyaz örtüler içindeydi ve gözlerini açmamakta ısrar ediyordu.
Tasnîm hiç beklemediği bir anda bedenini kolları arasına bırakınca ne yapacağını şaşırmış, hızlıca karısını arabaya bindirip en yakın hastaneyi tarif edebilecek birini bulmak için düğün evine koşmuştu. Misafirlerle ilgilenmekte olan Vasîm onlara yardım edebileceğini söylemişti. Uzun yıllar Gazze'de kalmış olduğu için yolları avucunun içi gibi biliyordu. 

En yakınlardaki hastane Rimal'deki al-Hayat Kalp Merkezi'ydi ama Tasnîm'in kalp merkeziyle bir işi yoktu. Merkezin olduğu yol üzerindeki camiden sağa dönmüşler ve o meşhur el-Şifâ Hastanesi'ne varmışlardı. Şifâ Hastanesi dışarıdan o kadar sade ve masum görünüyordu ki, Danny devamlı bombardımanlarla anılan, bunca acıların yaşandığı, kanın sel olup aktığı hastanenin burası olduğuna inanamadı. 

Tasnîm'in neyi olduğunu hala öğrenememişti. Vasîm kapının önünde bekliyordu. Danny'nin bir şey sormasına fırsat vermeden Tasnîm gibi beyaz peçesini örtmüş olan bir hemşire "Doktor hanım eşiniz uyandığına gerekli açıklamayı yapacak" diyerek onları başbaşa bırakmıştı.  

Danny yanına oturduğu yatağa doğru uzanarak Tasnîm'in elini avuçlarının arasına aldı. Şimdiye kadar hiçbir şey için bu kadar korktuğunu hatırlamıyordu. Babası ve Riff'in mesleği gereği yara, bere durumlarına alışıktı. Natalie de bundan dolayı tıbba merak sarmış olmalıydı ki evdekilerin yaralarıyla o ilgilenir, pansumanlarını o yapardı. Ama bu seferki farklıydı. Yol boyunca Tasnîm'in hasta olduğunu fark edememiş, bir de üzerine onunla tartışmıştı. Bu kadar stresin, uzun ve yorucu yolculukların ardından üzerine fazla gittiğini biliyordu. Ona bir şey olursa kendimi asla affetmem.

Başparmağıyla Tasnîm'in elinin üzerinde küçük daireler çizmeye başladı. Bir yandan da "Lütfen uyan artık" diye mırıldandı. En değerli varlığı yaklaşık üç saattir kıpırtısız uyuyor, kahverengi gözlerinin güneşinden Danny'i mahrum bırakıyordu. 

Düğüne katılamayacakları için Ömer'i arayıp özür dilemiş, Tasnîm iyileşir iyileşmez düğün evine döneceklerine söz vermişti. Vasîm, Tasnîm ve Danny hariç herkes oradaydı. El-Halil iki günlüğüne Gazze'ye taşınmış gibiydi. Ömer Tasnîm'in rahatsızlandığını duyduğu zaman "Hemen geliyorum hastaneye" demişti ki, damadın düğün evinden ayrılması oldukça uygunsuz karşılanırdı. "Gerek yok, durumu iyi" diye onu vazgeçirmişti Danny ama bu söylediğine kendisi bile inanmakta güçlük çekiyordu. 

Ömer ve Vasîm'in en yakın arkadaşı olan Seyfullah'ın kardeşi oldukları için ikisi de Tasnîm ve Ahmed konusunda fazla hassastı. Onları arkadaşlarının emaneti olarak görüyorlardı. Gerçi Tasnîm, şakayla karışık bir şekilde küçükken Vasîm'le evlenmeyi hayal ettiğini söylediğinde Danny içinde yeşeren kıskançlık alevine engel olamamıştı ama bunu düşünmemeye çalışıyordu.
Vasîm her genç kızın hayalini  süsleyebilecek türden bir erkekti. Güçlü ve disiplinli bir asker, sessiz ve ağırbaşlı bir genç, esprili bir arkadaş, dinine bağlı bir Müslümandı. Kendine has tavırları ve sakin yapısıyla onunla ilk tanıştığınızda kibirli olduğunu düşünebilirdiniz ama Vasîm'de kibrin kırıntısı bile bulunmuyordu. En yakın arkadaşının düğününde eğlenme fırsatına sahipken o, saatlerdir kapının önünde Tasnîm'den gelecek iyi haberi bekliyordu. 

Ömer'in düğünü aynı zamanda Aişe'nin de düğünüydü. Kardeşimin düğünü. Danny bu kardeşlik meselesine ne kadar alışmaya çalışırsa çalışsın sanki babasından bu gerçeği hiç duymamış gibi hissediyordu kendini. Tasnîm'in DNA testi için gizlice örnek alması onu kızdırmış olsa da, bir yandan da bu işin kesinleşmesini istiyordu. Belki de hâlâ annesiyle görüşememesiydi bu belirsizlik hissinin sebebi. 

Cennet Rüzgarı ريح الجنةHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin