Bölüm 16

3.4K 440 55
                                    

Filistin | Nablus - Mart 2016 

Caminin tanıdık sarı-yeşil loş ışıkları gözlerinin buğulanmasına sebep olmuştu. Buraya ilk defa gelmesinin üzerinden daha iki gün geçmişti ama kokusu bile Danny'nin kendini iyi hissetmesini sağlıyordu. Güven kokuyor. Belki de camiye girip çıkan insanların kokusuydu, bilemiyordu. Müslümanlar güzel kokuyorlardı.

"Kardeşiyle konuştum. Usame'nin bugün gelemeyeceğini söyledi. Biraz rahatsızlanmış da." 

Hasan tembel adımlarla Danny'e yaklaştı ve yumuşak dokulu koyu yeşil halıya bağdaş kurup oturdu. Danny Hasan'a yaşını sormamıştı ama en fazla 18 yaşında gösteriyordu. Kıvırcık saçları gevşek bukleler halinde kulaklarını örtüyordu. Sakalları seyrekti, çenesinde bir tutam ve tombullaşmaya çok müsait yanaklarının üzerine serpiştirilmiş gibi duran bir tutam daha. Saçları kadar sık sakalları olsaydı uzaktan Kaptan Mağara Adamı'na benzerdi, diye düşündü Danny. 

"Ah, geçmiş olsun. Umarım kötü bir şeyi yoktur." Etrafta yeterince kötü şey oluyor.

Dün camiden döndüğünde evi boş bulmuştu. Saatler önce dönmeleri gerekirdi oysa ki. Belki bir yere uğramışlardır diye düşünürken haberleri seyretmiş ve sinagog çıkışında yaşanan olayları öğrenmişti. Ardından endişe içinde bir kaç saat geçirmiş ve eve ilk gelen Riff olmuştu. 

Başı kanıyordu ve kolu derin bir şekilde kesilmişti. Pek aldırmıyor gibiydi ama babası eve döndüğünde derhal yaralarını temizlemesini emretmişti.
Riff'in aksine Daniel'in sadece saçları dağılmış, Talit'inin püsküllerinden biri kopmuştu. Çatışmaya katılmak yerine insanları sinagogda tutup zarar görmelerine engel olduğunu söylemişti. O tecrübeli bir asker. Nerede ne yapması gerektiğini biliyor. Riff ise tam bir kaçık. Kahraman olmaya çalışarak plansız hareket ediyordu.

Danny'i esas endişelendiren Natalie olmuştu. Onunla birlikte arabaları da kayıptı ve ikisinden de saatlerce haber alınamamıştı. Daniel araba ile birlikte Natalie'nin Filistinliler tarafından kaçırıldığını düşünerek karakola gitmiş, beraberindeki askerlerle birlikte saatlerce çevredeki Müslüman evlerini aramışlardı. 

Bu duruma sesini çıkaramayan Danny sadece bir anlığına Filistinlilerin kardeşini kaçırmış olabileceğini düşünmüş, etrafına sorması için Usame'yi aramak istemişti. Fakat onu, kendisinin hidayetine vesile olan yeni arkadaşını böyle çirkin bir şeyle suçlamış gibi görünmek istemiyordu. Yine de Natalie için fazlasıyla edişelenmiş, gözüne uyku girmemişti.

Neyse ki Natalie gece yarısı Danny'i aramış ve hastanede yaralılarla ilgilendiğini söyleyip herkesi rahatlatmış, ne zaman geleceğine dair bir ipucu vermeden telefonu alelacele kapatmıştı. Bu kız da büyüdükçe tuhaflaşıyor. 

Natalie'nin iyi olduğunun haberini alan Daniel ise şüpheli hareketlerini farkettiği birkaç Filistinliyi tutuklatmış ve eve dönmüştü.

"Şimdi ne yapmak istersin? Öğle namazının vaktinin girmesine daha çok var. Ama istersen bir kez daha tekrar edelim" dedi Hasan Danny'nin düşüncelerini bölerek. Neredeyse Danny'den daha heyecanlıydı. 

"Gerek yok sanırım. Namazı uzun süredir araştırıyorum, hareketlerine iyice alıştım. Hatta bu sabah denediğimde hiç yanlış yapmadan kıldım." Namazdan bahsederken yüzüne yayılan gülümseme birden silindi. "Sadece... Ayetleri ezber olmadığım için tüm namaz boyunca besmele çekip Müslüman olurken söylediğim cümleyi tekrar ettim." Sesi küçük bir çocuk gibi mahcup çıkmıştı. Ve ağladım. Ona bunu da söylemeli miyim?

Hasan rahatlatıcı bir şekilde güldü ve elini Danny'nin omzuna attı. "Yeni öğreniyorsun, bu çok normal. İstersen sureleri çalışalım ha?" 

Cennet Rüzgarı ريح الجنةNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ