Bölüm 31

3.3K 410 49
                                    

Filistin | el-Halil - Nisan 2016

Eymen'in elindeki çikolatayı tüm parmaklarına bulaştırarak yemesinin üzerinden beş dakika geçmemişti ki Humam'ın sadece dişleyip bıraktığı çikolataya bakıp "Onu yemeyi düşünüyor musun?" demesiyle Vasim kaşlarını çattı. "Eğitimden önce bir şeyler yeyip içmek yasak demiştim unuttunuz mu?"

"Hey, Vasim! Lafını geri al!" diye çıkıştı Eymen. "O bir şey değil. O çikolata! Dünya üzerindeki en mükemmel varlık!"

Danny, Eymen'i göstererek "Bu hep böyle mi?" deyip güldü.

"Çoğu zaman." Vasim'in yüz hatları gülmek için can atsa da içindeki komutan, hislerini bastırıyordu.

Kendini bu kadar kasmasa Eymen üzerinde daha etkili olabilir diye düşündü Danny. Ömer ve Vasim'in sert tavırlarına pek kulak asmayan Eymen, Nasser'in samimi yaklaşımı karşısında jöle kıvamına geliyor, her dediğini yapıyordu. Yine de Vasim'in olağanüstü karizmasının hakkını yiyemezdi.

Oturdukları çadırın duvarları olarak iş gören kalın kumaş, rüzgarın etkisiyle dalgalanırken Vasim boğazını temizledi. "Evet. Mecid, geçen hafta atım yatağını nasıl kontrol edeceğini göstermiştim. Tekrar etmeye ne dersin?" 

Mecid burnunu kırıştırıp kucağındaki kalaşnikofa ürkek bakışlar attıktan sonra şarjörünü çıkarttı. Emniyeti açıp "Kurma kolunu çekiyoruz" dedi. Parmakları sözleriyle aynı anda kurma kolunu kavramıştı. "Ve bu şekilde..." Gözü ve elleriyle atım yatağını yokladı. "...bu şekilde kontrol edip kurma kolunu serbest bırakıyoruz." Tetiği düşürdü ve emniyeti kapattı. İşini bitirdiğinde parmaklarını oldukça açık bir tona sahip kızıl saçlarının arasında gezdirdi.

Vasim "Güzel" diyerek Mecid'i takdir ettikten sonra Danny'e döndü. "Sıra sende Nablus'lu."

"Pekala." Danny yutkundu ve dizinin hemen yanındaki silahı eline aldı. Tahmininden daha hafif olsa da sonuçta bu bir silahtı. Söylenişi bile kulağa ağır geliyordu. Silahı dik tutup bir eliyle namluyu kavrarken diğer eliyle şarjörü kendine doğru çekti. Sanıldığı kadar kolay çıkmıyordu. Atım yatağını boşalttıktan sonra sırasıyla harbiyi, üst kapağı, gaz borusunu ve el kundağını çıkarttı. Silahı tamamen söktüğünde titreyen ellerle en son çıkarttığı parçayı aramaya başladı.

"Hadi ama Dan. Bunu Gazzeli kızlar bile gözü kapalı yapıyor. Askerliğini nerede yaptın sen?" diye ona takıldı Nasser.

Kolaysa kendin yap demek isterdi ama onun bu eğitimi çoktan bitirdiğini düşündü. Talim sahasına sadece oturup ona buna takılmaya geliyor gibiydi. Vasim de bundan pek rahatsız görünmüyordu. Belki de bizi hırslandırdığını düşünüyordur. Hızlıca parçaları takmaya başladı ama hala hangisinin önce takılacağı konusunda hala tereddüt ediyordu. Filistinlilerin kullandığı ilkel silahlar İsrail askerlerinin son model silahları gibi değildi.

"Gerçekten baban asker mi senin?"

Danny başını bile kaldırmadan soruyu kendisine yönelten Eymen'e "Ve ablam. Bizdeki silahlar böyle değildi inan bana" deyip şarjörü takmak için avucunun bileğine yakın kısmını aşağı doğru bastırdı. Çıkarırken olduğunun iki katı zordu geri takmak. 

"Başlangıç için iyi. Ama bakmadan yapman gerekiyor" dedi Vasim ve ayağa kalktı. "Tekrar faslı bittiğine göre..." Eymen'e gözleriyle bir alev topu gönderdi, "Parkura geçebiliriz."

Danny kalkması için kendisine uzatılan Vasim'in eldivenli elini tutarak doğruldu ve silahını omzuna attı. Şimdiye kadar sırt çantasından başka bir şey takmadığı omzu, silahın sert dokusuyla sancıyordu. 

Cennet Rüzgarı ريح الجنةTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang