Bölüm 45

2.3K 368 39
                                    

Finale son bir kaç adım... 🍁

Filistin | el-Halil - Haziran 2016

''Biraz daha hızlı olmalısın.''

Vasim'in uyarısını işitir işitmez yanmaya başlayan bacak kaslarına aldırmadan adımlarını sıklaştırdı Danny. Omzundaki silahın ağırlığından çok Tasnim'i öylece arkasında bırakmış olmak yavaşlatıyordu onu. ''Onlara ne olacak?'' diye seslendi kendisinden iki metre uzakta yürüyen Vasim'e doğru.

Vasim ona dönmeden ''Geri dönüp onları alacağız. Şimdi seni buradan çıkartmalıyız, Nasser onlarla ilgilenecek''dedi.

Bir saat önce el-Halil'in tüm bölgelerinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş olması sebebiyle etrafta kimse yoktu. Bazen pencerelerden kafasını uzatmış bir çocuk, bazen de kimseciklere görünmeden dışarıdaki bisikletini çalınma riskine karşın içeri almaya çalışan birkaç genç görüyorlardı. Vasim ve Danny'nin zararsız olduklarını anlıyor olmalılar ki onlara gülümsüyor ya da başlarıyla kısaca selam veriyorlardı.

''Şimdi nereye gidiyoruz?'' diyerek birkaç adım koştu. Vasim o kadar hızlı yürüyordu ki ona yetişebilmek için koşmak zorunda kalıyordu. Bu ise bacağına çarpan silahla birlikte epey zor bir işti.

''Sınıra'' dedi Vasim ve nefes nefese kalan Danny'e dönerek ''İstersen ver ben taşıyayım'' diye centilmen bir teklifte bulundu. Eğitim anında yemek yerken bile silahları omuzlarından indirmelerine izin vermeyen Vasim birden bire yufka yürekli oluvermişti.

Danny dişlerini sıkarak ''Bir de benimkini mi alacaksın?'' dedi ve Vasim'in taşıdığı biri taramalı iki tüfeği ve üzerindeki yeleğe yerleştirilmiş patlayıcıları gösterdi. Anında kendini patlatabilecek bir fedaiye benziyordu. Sokağa çıkma yasağı olduğu halde bu şekilde dolaşması da onun zaten ölü manasına geliyordu. Yine de askerler üzerinde bu kadar çok patlayıcı olan birine ateş etmeyi göze alamazlardı. Olan sadece kendisine olurdu.

Vasim'in hareket eden sakalları ve zaten epeyce belirgin kulaklarının geriye çekilmesinden sırıttığını anladı Danny. Genellikle gergin bakışlarıyla ortamdaki neşeyi emip alırdı ama bugün her zamankinden fazla müsamahakar ve neşeliydi. Yakında öleceğimi biliyor, ondan bu ilgi. İlerideki kontrol noktasının kulesi görüş alanına girdiği an Danny'nin kalbi teklemeye başlamıştı. Burayı nasıl aşacaklardı? El-Halil'de Barış Bölgesi (!) olarak adlandırılan ama tek bir barış kırıntısı bile bulunmayan bölgenin girişinde bulunuyorlardı.Yahudiler bu bölgenin tamamen kendilerine ait olduğunu iddia ediyorlardı.

''Nasıl geçeceğiz?'' dedi endişeli bir şekilde. Vasim'in yanında korkak çocuklar gibi soru sorup durmaktan nefret ediyordu ama ilk defa bir şeylerden ölesiye kaçıyordu.

Vasim adımlarını yavaşlattı. ''Geçmeyeceğiz.'' Ve yüzünü tamamen Danny'e döndü.

''A-anlayamadım?'' Kekelediğine göre yakında ağlamaya da başlardı.

''Geçmeyeceğiz'' diye tekrarladı Vasim cümlesini. Artık tamamen durmuştu.

''Ne demek geçmeyeceğiz? Burada durup bizi paketlemelerini mi bekleyeceğiz yani?'' Danny sinirlerinin gerildiğini hissediyordu.

Vasim elini ensesine attı ve ''Seni bir yere götüreceğim ve tünellerden haber gelene kadar saklanacaksın, anladın mı? Şu an her yerde bizi arıyorlar. Asıl kaçmaya çalışırsak kucaklarına atlamış oluruz'' diye açıkladı.

Danny, Vasim'i çok iyi anlıyor ve haklı buluyordu. Lakin o zaman neden silahları da almışlardı? Madem kaçmayacaklardı, o zaman neden Tasnim'i evde savunmasız bir şekilde bırakmıştı?Sorularına cevap arar gibi Vasim'in yüzünde baktığında ''Nasser onu alacak dedim ya'' dedi Vasim ne düşündüğünü anlamış gibi. ''Alıp yanımıza getirecek, Gazze'ye beraber gideceğiz. Ama şu an evden çıkması doğru olmaz. Yasak var, bizi yavaşlatır.''

Cennet Rüzgarı ريح الجنةOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz