Bölüm 17

3.2K 412 49
                                    

Filistin | Nablus - Mart 2016

"G2 R.I.P mermisi" demişti doktor. Yüzünde yılların yazdığı bir romanın satırlarını anımsatan derin çizgiler vardı. Traşlı çenesi yaşlılık lekelerini ortaya çıkarmış, ona her an bayılacakmış gibi bir hava veren gözleri şişmişti.

"Yani bu ne demek oluyor?" Natalie dudağını ısırdı. Kahrolası silah isimlerini bilmiyorum, Arapça konuşamıyorum. Buraya Riff ve Danny gelmeliymiş. Ona benden daha çok yardımları dokunurdu.

"Bu tip mermiler insan vücuduna girdiğinde parçalara ayrılır'' diye açıklamaya başladı yaşlı doktor. ''Çok sayıda yara kanalı açarak iç organlara zarar verme ihtimalini arttırır. Yani anlayacağınız, bu mermiler kişiyi anında etkisiz hale getirmeyi hedefler." Kesik kesik öksürdü. Doktor hastalardan daha hasta görünüyordu. İki gündür yanında durduğu, beraber çalıştığı adamın adını hala öğrenememişti Natalie. İnsanlar ona sadece doktor diyordu.

"Ama onun yarası bacağında. Yani iç organlar.."

"Evet bu konuda şanslıyız. Ucuz atlattı. Bu genç her kimse biri onu öldürmek istemiş." Yine öksürdü ve peçetesine kanlı bir balgam tükürdü. 

Gerçekten mi, ciddi olamazsın. Mermileri artık insan öldürmek için de mi kullanıyorlar? Doktorun haddinden fazla yaşlandığını düşünmeye başlamıştı.

"Yine de, hala uyanmadı ve uyandıktan sonra tekrar yürüyebilmesi için çok ciddi bir bakıma ihtiyacı olacak" diye devam etti yüzyıllar süren bir öksürük krizinden sonra.

Natalie darmadağın olmuş saçlarına parmaklarını geçirip onları ensesine doğru gönderdi. "Ailesine ulaşmaya çalışsak?" dedi. Adını bile bilmiyoruz. Bu çok kolay olacak.

Onu buraya getiren gençler yaralıya "Mukavim" diyordu. Natalie uzun bir süre bunun bir isim olduğunu sanmış, hasta bakıcılardan biri bunun "direnişçi" demek olduğunu söylemişti.
Seni delik deşik eden bir mermiye karşı direnmemeliydin. Bunun adı direniş değil intihar.

Arkadaşları olduklarını zannettiği gruptan sadece bir kişi onu gerçekten tanıyordu ve o da hastaneye geldikten sonra ortadan kaybolmuştu. Diğerleri ise bazen uğrayıp durumunu soruyorlardı. Gizemli. Bu Natalie'nin onun hakkında daha çok şey merak etmesine sebep oluyordu.

"Uyandığında kimliğini sorarız, orası işin kolay kısmı. Asıl problem bakım. Burada çok hasta var ve hastanenin uzun süre ona bakacak bütçesi yok." Doktorun sesi oldukça kasvetliydi. 

Bunun için onu suçlayamam. Natalie dün gece Rafidya Hastanesi'nde ilaçsızlıktan üç yaşında bir çocuğun öldüğüne tanık olmuştu. Başka bir çocuk için saatlerce kan aramışlardı. İki hasta yakını bir oda için kavga etmişti. Kimin hastasının durumunun daha acil olduğu konusunda tartışmalarını hala hatırlıyordu. Birilerine psikolojik işkence yapmak isteyenler bu hastaneye getirmeliler. Bu konuda oldukça başarılı.

"Masraflar karşılanamazsa ne yapacaksınız peki? Onu bu halde sokağa mı atacaksınız?!"
Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Onu buraya ben getirdim, hayatını ben kurtardım. Sakat kalmasına da izin vermeyeceğim. 

Doktor konuşmak için kurumuş dudaklarını açtı ama hiç bir şey söylemeden hızla uzaklaştı. Kaçıyor. Onun Mukavim gibi direnmeye gücü yok. Savaşmıyor, kaçıyor.

Natalie geniş koridorda tek başına kalmış gibi hissediyordu. Merdivenlerden üçüncü kata çıktı. Koridorlar bugün daha sakindi. Merdivenleri bitirdiğinde lavaboya girdi ve kuş yuvasına dönen saçlarını açtı. Parmaklarıyla beceriksizce dağılmış saç örgüsünü çözerken bir yandan üzerindeki kanlı elbiseye bakıyordu.
Eve gidip yeni bir şeyler giymeliyim. Uykusuzluktan kıpkırmızı olmuş gözlerini inceledi aynadaki aksinden. Ve uyumalıyım. Aslında, hiç birini yapamayacağını biliyordu. Hayır, o uyanmadan olmaz.

Cennet Rüzgarı ريح الجنةWhere stories live. Discover now