Bölüm 27

3.1K 433 62
                                    

Filistin | el-Halil - Mayıs 2016

Ev oldukça sade ve bir o kadar da huzur doluydu. Eski bir bina olmasına rağmen taşına toprağına kadar direniş sinmişti. Bölgenin tamamen İsrailli yerleşimcilere verilmesine rağmen Abdullah, Tasnim ve Ahmed'in evi direnmiş, bu bölgeyi bırakıp gitmemişlerdi. Şimdi ise bir ay öncesine kadar Yahudi olan Danny o evde Rağad'la birlikte çizgi film izliyordu. Arap çocuklarının izlediği çizgi filmler fasih Arapça olurdu. Danny ise Arapçayı Nablus halkından duyarak öğrendiği için fasih Arapçayla arası pek iyi değildi. Çoğu kez Rağad'ın ona açıklama yapması gerekiyordu.

Gözlerini ekrandaki pembe tavşandan ayırmadan elindeki elmayı dişledi. Nedenini anlayamamıştı ama Arapların evlerinde mutlaka elma bulunuyor, her zaman elma yiyorlardı. Rağad ise yeyip bitirdiği muzun kabuğuyla oynuyor, elinde evirip çeviriyordu. Tasnim'in de dediği gibi, sakin bir çocuktu ama bazı takıntıları da yok değildi. Resim çizdiğinde ne çizdiğinin kesinlikle doğru tahmin edilmesini istiyordu. Danny bilemediğinde ise sinirlenip resmi yırtıyordu.

Pembe tavşan abartılı bir şekilde kayalıklardan yuvarlanırken Rağad'ın sesi sevimli bir kahkahayla yükselmişti. Danny ise kemirip bitirdiği elmanın çekirdeğinin bulunduğu kısmı sapından tutup televizyonun yan tarafına yerleştirilmiş çöp kutusunu nişan aldı. Kolunu kaldırıp elma çöpünü kutuya fırlatırken açıyı yeterince iyi hesaplayamadığını farketti. Elma çöp kutusunun kenarına çarpıp yere düşmüştü.

Az sonra kalkıp alacağını söyledi kendi kendine ve bakışlarını televizyona çevirdi ki Rağad'ın elindeki muz kabuğunu kendisi gibi kutuya doğru fırlattığını gördü. Küçük kız dilini çıkartıp tüm dişlerini göstererek gülüyordu. Danny muz kabuğuna baktığında kendi elmasının birkaç santim yanında yer aldığını gördü. Rağad'a şaşkın bir bakış atıp dudağının kenarını ısırdı. Elmanın tadı hala dudaklarındaydı. Çocuklar herşeyi örnek alıyorlardı. Ve bende mükemmel bir örneğim. Daha önce de Rağad'ın suyu musluğa ağzını dayayarak içtiğine şahit olmuştu. Bu hareketin sahibini de tanıyordu. Eymen de mükemmel bir örnek. Vasim yanlarında olsa atış konusunda ikisininde Eymen'i örnek aldığını söylerdi.

Hatasını bir nebze olsun düzeltebilmek için ayağa kalkıp çöp kutusuna doğru yürüdü ve yanına çömeldi. Elma ve muz kabuğunu eline alıp "Ne diyeceğimi tahmin ediyorsundur'' dedi sesinin tehditkar çıkmasına uğraşarak.

"Çöpleri yere atmamalıyız" diye karşılık verdi Rağad şarkı söyler gibi başını sağa sola sallayarak.

"Evet." Muzipçe yüzünü buruşturup sanki evde onlardan başka biri varmış da söylediklerinin duyulmasını istemiyormuş gibi fısıldadı. "Atıyorsak da annemiz görmeden temizlemeliyiz." Ve göz kırptı. Çocuğu bu zevkten mahrum bırakamam.

"Benim annem yok ki."

Kızın sesinde hüzünden eser yoktu ama söylediği şey Danny'nin beyninden vurulmuşa dönmesine neden olmuştu. Çömeldiği yerden yavaşça kalkıp Rağad'ın oturduğu kanepenin önünde durdu ve eğilip kıza gülümsedi. "Benim de yok." Sesi istemediği kadar kırılgan çıkmıştı.

Rağad omuz silkti. "Ama benim İman ablam var, o annem gibi. Senin ablan var mı?" Yaşının küçüklüğünden dolayı bu olayı basite alıyor gibiydi. Bu çocuk beni delik deşik ediyor.

"Evet" dedi mırıldanır gibi. Hem de bir İsrail askeri. Senin ablanın öldürmek isteyeceği türden bir abla. Benim kanımın kirli olduğunu bana hatırlatmaktan zevk alan bir sürüm. Tüm bunların yerine "Ama Nablus'ta" diyebildi sadece.

Rağad her hangi bir tepki vermeden çizgi filmine geri döndü. Hiç bir şeyin farkında değil. Yaşı büyüdükçe yaşadıklarını daha iyi anlayacağını düşündü. Kendi çocukluğu da böyle geçmemiş miydi? Ne babasının onu dini ritüellerden uzak tutmasını ne de Riff'in soyuna yönelik göndermelerini anlıyordu. Kabul etmeliydi, Ester ona hiç bir zaman üvey çocuğu gibi davranmamıştı ama annesi olmadığını öğrendiğinde, bunu bunca yıl nasıl farketmediğini anlayamamıştı.

Cennet Rüzgarı ريح الجنةHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin