KARŞILAŞMA

14.8K 741 40
                                    


Yolda aceleyle tanışmak zorunda kaldığım ekibimle hızlı tren seferlerini kaçırmamak için durağa doğru yola çıkmıştık. Narkotik köpekleri Alfa ve Kara'da bizimle geliyordu. Amirin de söylediği gibi ayağımın tozuyla göreve başlamıştım. Bu benim için elbette iyiydi. Sıkıcı tanışma faslı ve olur olmadık onlarca sorudan kurtuluş bileti olmuştu.

Sivil ekip aracını hızlı tren durağının yakınlarına bırakarak köpekleri araçta bıraktık. İlk laptopla gördüğüm ve adının Ali olduğunu öğrendiğim komiser yardımcı, narkotik köpekleriyle araçta kalarak bizden haber gelmesini bekleyecekti. Geri kalan yedi kişilik ekip dört bir yandan hızlı tren durağını sarmış ve tek tek etrafta şüpheli tanımına uyan kişileri aramaya başlamıştık.

Köpekleri şimdiden aramaya dâhil etmemiştik çünkü polislerin işin içine karıştığı anlaşılırsa şüphelileri yakalayamazdık. Durak oldukça kalabalıktı ve hızlı tren seferinin zamanı yaklaştığından içerisi her geçen dakika daha da kalabalıklaşıyordu. Aradığımız şüpheliler dört kişiydi. Karı koca gibi davranıyorlardı. Her guruplaşmış kalabalığı şüpheli olarak düşünüp bir süre hareketlerini inceliyorduk.

Henüz şüpheli bir guruba rastlamamıştık ancak aramaya da ara vermemiştik. Kararlaştırdığımız üzere telsiz telefon kullanmak yerine telefonlarla birbirimizle iletişim kuruyorduk.

16.45 hızlı treni kalkalı iki saatten fazla olmuştu. Tüm gün acıkmış ve biraz da susamıştım. Birkaç metre ötede gördüğüm büfeye doğru ilerlerken cebimden yükselen telefonun melodisiyle durup telefonu çıkardım ve numaraya bakmadan kulağıma dayadım.

" Seni bölgende bir hareketlilik var mı?" diye sordu henüz seslerini ayırt edemediğimden adını da çıkaramadığım ekip arkadaşım.

Çevreme bakınmaya devam ederken büfeye doğru yürüyordum. " Henüz sorun yok. Diğerlerinde durum ne?" diye sordum büfenin önüne gelmiştim.

" Onlarda da stabil. Bir şey fark edersen ara."

" Tamam" dedim ve telefonu kapatarak isteyeceğim şeyi bekleyen büfeciye baktım. " Su alabilir miyim?" ceketimin cüzdan olarak kullandığım iç ceplerinden bozuk para çıkarıp büfeciye uzattım ve bana uzattığı suyu alarak sırtımı ona dönüp durağı izlemeyi sürdürdüm.

İhbarın asılsız olma olasılığı vardı ancak emin olana kadar burada kalmak zorundaydık. İhbar edilen şüphelilerin var olduğunu ya da hiç olmadığını garantilemeden merkeze dönemezdik.

Suyumdan yudumlar alarak yürümeyi sürdürüyordum. Dikkat çekici hiçbir ayrıntı takılmamıştı şimdiye kadar gözüme. Her şey olağan seyrinde görünüyordu. Ayaklarımı dinlendirmek adına sırtımı kolonlara yaslayarak bekledim. Oturmak için yer bulmayı zaten beklemiyordum. Zaten uzun süreli koşturmaya alışkındım ancak uzun süredir biraz bile soluklanmadan koşturuyordum. Biraz dinlenmeyi hak etmiştim.

Elimdeki şişede kalan son suyu da içip yakınımdaki çöp kutusuna doğru yürürken telefonum yeniden çalmaya başlamıştı. Boş şişeyi çöpe atıp telefonu çıkartarak hemen kulağıma dayadım. " Komiserim, şüphelilerin işgaline uyan birilerini bulduk. Şu an sizin olduğunuz bölüme dolu ilerliyorlar. Ellerinde iki adet valiz var. İkisi de siyah renkte. Adamların ikisi de otuzlarında ve koyu renk giyiniyorlar..." telefondan tarifi dinlerken iki tarafa da bakarak anlatılan şüpheleri arıyordum. Önce sağ tarafa doğru yürümeye başladım. " Kadınların birin de mavi bluz diğerinde beyaz bluz var."

Gittiğim tarafta benzer kişileri bulamayınca bu kez sol tarafa doğru yürümeye başladım. Dikkat çekmemek adına koşmak yerine hızlı adımlarla ilerliyordum. Saki birini arıyor gibi değil de bir arkadaşımla sohbet ediyor gibi davranıyordum. Ve tarif edilen gurubu gördüğümde hala kulağımda duran telefona " Onları buldum. Büfenin önünden geçiyorlar" diye bildirdim.

KOVALAMACA-1 SUÇLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin