KISASA KISAS

6.1K 528 33
                                    


Hazırlanmış çantayı arka koltuktan aldıktan sonra araçtan indiğimde, dışarıda beklediğimden daha büyük bir kalabalık olduğunu gördüğümde gözüm biraz korkmuştu. Ama başka bir yolu olmadığını kendime hatırlatarak cesaretimi yeniden topladım ve Taner'e baktım. Başını sallayarak yolda konuştukları gibi ciddi bir ifadeyle restoranın kapısına doğru yürümeye başlamışlardı. Tabi kapıdaki korumalar onları durdurana kadar.

Burada iş Taner'e düşüyordu. O nedenle ben sessizce sadece çantanın içindekileri hazırlayan kimyager gibi davranıyordum. Soğuk, korkusuz ve umursamaz...

" İçeriye giriş yok."

" İçeriden bizi bekliyorlar" diye açıkladı Taner oyunculuğunu konuşturarak. Buradaki kuralları bilmiyordum. O nedenle Taner'e bırakmıştım. İçerideki büyük patronların varlığı düşündükçe bunu Taner'e bırakmakta iyi yaptığımı düşünüyordum. Aksi takdirde Hayalet'i, Beyaz'ı Yarasa'yı düşündükçe pot kırabilirdim. Onları yakından görme fırsatım vardı artık. Aslında imkânım olsa sadece Beyaz'ı değil diğer ikisini de polislerin kucağına atmak isterdim ama o kadar ağır taşları polislerin de kaldıramayacağını biliyordum.

Hepsini bir anda yakalamak imkânsızdı. Zaten kolayca kurtulurlardı. O yüzden bu işi parçalara ayırarak yapacaktım. Bu gün ki hedefim sadece Beyaz'dı. Onu tarihe gömecek ve hemen ardından sıra Yarasa'ya gelecekti.

" Toplantı saatlerinde içeriye giriş çıkış izni olmadığını bilmiyor musun?" diye sordu diğer siyahlı adam. Burada hepsi siyah giyen adamlardan biri gibiydi. Siyah takımlar ve beyaz kravatsız gömlekler. Yıllarca peşinde koştuğum uyuşturucu tacirlerinin tam merkezindeydim. Nereye baksam onlardan birini görüyordum. Bunu polisken başaramamıştım ama suç dünyasına girer girmez büyükler ligine adım atmıştım. Aslında bunu daha önce akıl etsem fena olmazdı ancak bununla da yetinebilirdim.

" Bunu bilmediğimi mi sanıyorsun? İçeriden emir gelmediği sürece böyle bir şey yapacak kadar delirdim mi?" diye yüklenmeye başladığında, kapıdaki adamlar tereddüde düşerek birbirine bakmaya başlamışlardı. Evet, Taner'in bahsettiği kadar delirmiştik. Büyük olasılıkla polisler çoktan yola çıkmıştı ve ben elimde bir çanta eroinle kapının önündeydim. İçeriye girsem de bu işin aleyhime sonuçlanma olasılığı vardı dışarıda kalsam da. Eski polis kimliğim bile elimdeki bir çanta eroine karşı beni koruyamazdı. Tabi çantadan kurtulmadığım sürece.

" Girin" dediler kapıyı açarak.

Taner başıyla önden girmemi işaret ettiğinde bunun nezaketten olmadığını biliyordum. bir şey söylemeden önden girerek toplantının yapıldığı restoran kısmına doğru ilerlemeye başladığımda biraz gerilmediğimi söylersem yalan olurdu. Kendi ayaklarımla ölüme gidiyor da olabilirdim. Ama Beyaz'ın içeriye gireceğini düşündükçe kendimi biraz daha iyi hissediyordum ama kısa sürüyordu.

Sonunda kocaman bir masanın etrafındaki siyah giyinen adamlar gibi giyinmiş oturan adamları gördüğümde de biraz daha gerilsem de cesaretimi kaybetmeden masaya doğru yürümeye devam ettim. Bir sandalyenin boş olması dikkatimi çekmişti bu yüzden endişeyle gözlerim onu aramaya başlamıştı bile ama gördüğüm her yabancı yüz endişemi biraz daha perçinlemekten başka bir işime yaramıyordu. Şu an hangisi Yarasa, ya da Hayalet onu bile merak etmiyordum. Merak ettiğim tek şey buraya gelme nedenimdi.

Masaya yaklaştığım an onu yerde dizlerinin üzerine çökmüş bir halde görmek bir an duraksamama neden olmuştu. Kolumdaki yaramdan daha çok acıtmıştı canımı. Her zaman ayaklarının üzerinde yıkılmaz bir dağ gibi duran güçlü adam şimdi bir avuç adamın önünde diz çöküyordu.

KOVALAMACA-1 SUÇLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin