YARALI

8.3K 586 47
                                    


İşte böylece yıllarımı verdiğim işimden ayrılmıştım. Gerçi ayrılırken elim boş gitmemiştim ama içimde bir yerlerde bir ukde kalmadığını söylersem en büyük yalanı söylemiş olurdum. Polislik yapabildiğim, elimden gelen tek meslekti. Şimdi böyle bir anda bırakınca ortada kalan yavru köpeklerden farkım kalmamıştı. Kendimi savunmasız, kenara bırakılmış, kimsesiz aciz bir köpek yavrusu gibi hissediyordum. Bir anda olmadık bir sebeple eski günlerime geri dönmüştüm. Yetimhanede kaldığım günlere...

O zamanlar Serdar baba bana elini uzatmıştı. Beni kimsesizliğimden kurtarmış ve yeniden aile olmanın sıcaklığını yaşatmıştı. Gamze ile aile sevgisini yeniden yaşamaya başlamıştık. Ama sanki lanetli biriymişim gibi sevdiğim herkesi zamansız kaybediyordum. Kimi çok sevdiysem gidiyordu. Bana yokluklarına alışma fırsatı bile vermeden sessizce gidiyorlardı. Ben ise geri kalmanın verdiği acizlik ve kalp kırıklığıyla yokluklarına alışmaya çalışıyordum.

Hasan da bu geleneği değiştirmemişti. Kendince sebepleri olduğunu söylese de o da zamansız bırakıp gitmemiş miydi beni? Sonra zamansız bir şekilde geri gelmişti. Gidişine alıştığım gibi yeniden hayatıma girişine de alışmaya başlamıştım tam. Ama o yine beni en olmadık zamanda yüz üstü bırakmıştı. Daha önce parçalara ayırdığı kalbimi şimdi darmadağın edip parçalarını sağa sola atmıştı. Artık tamiri imkansız bir hale dönmüştü.

Ne kadar bunu telafi etmek için sözde çabasını görmezden gelsem de o ısrarla benimle konuşmak için çabalamaya devam etmişti. Ne kadar söylesem de anlamıyordu. Ona verdiğim ikinci şansı mahvetmiş ve benden üçüncü şansı istiyordu. Aptal olabilirdim ama o kadar da enayi değildim. Ona sonsuza kadar şans verecek değildim.

Bir haftadır telefonumu kapatmış ve hem Hasan'ın hem de bana ulaşmaya çalışan herkesin ulaşmasına mani olmuştum. Filmlerde olduğu gibi polisliğe küsüp kanunsuz işler yapan suçlulardan birine dönüşmemiştim ama Ayşe annemin sonsuza kadar söylenmesine neden olacak kadar kendimi salmıştım. Dolayısıyla evimi de...

Ama şöyle düşününce o kadar da kötü değildi aslında. Hayatımı bana zerre güvenmeyen insanlarla geçirmek yerine amaçsız bir şekilde dışarıda olmayı tercih ederdim. Biraz zorlanacaktım ki şu an oldukça zorlanıyordum ama sonunda kendime yeni bir yol bulacaktım. O kadar beceriksiz de değildim herhalde. Bir yolunu bulur hayatıma devam ederdim. İlk defa işinden ayrılan sadece ben değildim sonuçta. Son olmayacağım da ortadaydı.

Yediden beri yatağın içinde dönüp durmuş ama diğer günlerden bir farkı olmamıştı. Yine uyuyamamış ve üzerimdeki yorganı bunun siniriyle tekmeleyerek açmıştım. Norm insanlar öğle saatlerine kadar uyuyabiliyorlardı ancak bir haftadır bunu denememe rağmen gram ilerleyememiştim. Bu psikolojiden ne zaman kurtulacaktım merak ediyordum. Hala polisliğin izlerini taşımaktan nefret ediyordum.

Üzerimde eskimiş beyaz bana birkaç beden büyük olan bir tişört ve eskimiş siyah bir eşofman giyiniyordum. Yatakta dönüp durmaktan dolayı saçlarım birbirine geçmiş ve amazon kadınları gibi bakımsız bir hale bürünmüştü. Aslında bakımsızdılar. Onlara vakit ayırıp özel muamele yapacak zamanım olmuyordu. Duş almak bile çoğu zaman lüks oluyordu benim için. Ama bir haftadır evdeydim durum yine değişmemişti. Sadece bir yere duş almıştım o da işten kovulduğum gündü.

Ayaklarımı sürüyerek banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra bu kez yönümü mutfağa çevirdim. Kendim için bir çay suyu koyduktan sonra, tezgâhın üzerindeki bir haftalık bulaşıklara aldırmadan dolaptan yeni bir bardak çıkarmak istedim ama bardak kalmadığını görünce iç çekerek kirli bardaklardan birini alıp damacanadan su doldurarak içmeye başladım. Yavaş adımlarla az eşyayla döşeli olan salonuma girdiğimde kendime yer bulmak için koltuğun üzerine yığdığım boş paketleri kenara iterek yerleştim.

KOVALAMACA-1 SUÇLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin