İTİRAF

8.5K 602 37
                                    

Çok üzgünüm arkadaşlar. Nasıl olduysa eski bölüm yeniden yayınlanmış. Bunun için kusura bakmayın. Doğru bölüm iyi okumalar...

Nemli saçlarla odadan çıkıp baş ağrıma iyi gelecek bir ilaç aramak için umutsuzca çekmeceleri karıştırıyordum. Çekmecelerin içi de benim midem gibi bomboştu. Bu kadar harika bir evin bu kadar ruhsuz olması sanırım Fatih'in içinde yaşıyor oluşundandı. Aslında Fatih'e söz söylemeye pek hakkım olduğunu da sanmıyorum. Sonuçta benim evimin de buradan pek bir farkı yoktu. Tamam, böyle bir cümle bu eve hakaret etmek demekti. Benim evimle burasının oldukça bariz farkları vardı. Mesela lüks havası ve İstanbul'u yıldızlar gibi ayakların altına sermesi gibi.

Salondan bir şey çıkmayacağını anladığımda bu kez yönümü arka taraftaki Amerikan mutfağına çevirdim. İçerideki eşyaların sadece aksesuar olduğuna emindim. Bunu buzdolabının kapısını açtığımda bir kez daha anlamıştım. Bu eve fare girse açlıkta ölürdü. Nafile çabayla mutfak çekmecelerini karıştırırken bir şeyler bulma konusunda ümitlerim tükeniyordu. Açtığım son çekmece daha fazla şaşırmama neden olmuştu. Yiyecek tek bir lokma yokken bir çekmece dolusu çatal, kaşık ve bıçak olması da ayrı ironiydi. Yemek bıçaklarından birini uzanıp elime aldım ve gülümseyerek parmaklarımın arasında çevirmeye başladım.

" Amacın onunla bana saldırmaksa" dedi kapıdan bir ses, dönüp ona baktım. Elindeki havluyla saçlarının nemini almaya çalışıyordu. Üzerinde önünü iliklemediği beyaz bir gömlek, altında siyah bir pantolon vardı. Duştan çıkan bir adam için fazla çekiciydi. Haddinden fazla hem de..." Hiç şansın yok."

Böyle bir amacım yoktu ama o söyleyince bunu yapıp yapamayacağımı merak ettim. Elbette söylediğini yapamayacaktım. Benim böyle bir eğitimim yoktu ama yine de sakince çekmeceyi iterek kapattım ve elimdeki bıçakla ona doğru yürümeye başladım.

" Denemeden bilemeyiz değil mi?"

Ne yapmaya çalıştığımı anladığında elindeki havluyu kenara attı. Yüzünde vahşi bir gülümseme belirmişti. Aklında ne geçiyor bilmiyordum ama onu eğlendirdiği ortadaydı. Elimdeki bıçakla ona doğru hamle yaptığımda ki baş ağrım pek istediğim gibi güçlü olmasına izin vermemişti, bileğimi havada yakalayarak beni buzdolabına yaslayıverdi. Ona doğru savurduğum bıçak şu an tam olarak benim boynumda duruyordu. Hem de kendim elim aracılığıyla.

" Bıçak oldukça nankör bir silahtır. Sahibinin elinde olmasına rağmen düşmanından çok yine sahibine zarar verebilir" boynumdaki bıçak hala yerinde duruyordu. Yerinde durmayan onun bakışlarıydı. Sürekli yüzümde geziniyor ve genelde dudaklarımın üzerinde oyalanıyordu.

" Kalp gibi yani?"

" Öyle de denebilir" dedi ve boynumdaki bıçağı parmaklarımın arasından çekip aldıktan sonra yere attı. Sonra da boşta kalan elimi tutup dolaba yasladı. Şimdi tam olarak dolapla onun arasına sıkışmıştım. " Şimdi gelelim burada olma nedenine."

O bunu sorana kadar ben neden mutfağa girip çekmeceleri karıştırdığımı bile unutmuştum. Onu gördüğüm zamanlar düşünme yetimi kaybettiğimi bu şekilde bir kez daha anlamıştım. " Ağrı kesici" dedim zorlanarak. Oysa buna gerek yoktu. Altı üstü bir ağrı kesici arıyordum yakınlığı düşüncelerimin gidişatını değiştiriyordu.

Başı yüzüme doğru eğilirken " Ben sana yardımcı..." diye fısıldadı. Ancak cümlesini bitiremeden çalan zil sesi konuşmasına mani oldu. Oldukça sert bir küfür savurduğunu duymuştum ve bir anda özgür kalmıştım. Sinirle kapıya doğru yürüdüğünü gördüğümde dudaklarımı ısırarak arkasından gülmeye başladım. Sesli gülmeye cesaret edememiştim çünkü oldukça öfkelenmiş görünüyordu.

KOVALAMACA-1 SUÇLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin