KAYBEDİŞ

7.9K 533 20
                                    


Her zaman büyük zaferleri büyük kayıplar getirir diye düşünmüştü Fatih. Ve hayatının dokuz yılını çok şey kaybederek geçirmişti. Önce kimliğini kaybetmişti, sonra ideallerini, daha sonra gerçeklerini, saflığını ve dostlarını... Zamanla tüm kayıplarının yerine başarıları koyarak kendini avutmayı öğrenmişti. Belki eskisi gibi sıradan bir hayatın içinde özgürce, canının istediği kişilerle istediği hayatı yaşayamıyordu ama güçlüydü işte. Harcamakla bitiremeyeceği kadar çok parası vardı. Duyuldu mu akıllara merak ve korku salan bir adı ve daha fazlasını yapacak yeteneği vardı.

Bunların yettiğine, sonuna kadar da yeteceğine inanmıştı. Kendisine çizdiği yolda emin adımlarla ilerliyordu. Aklını da kalbini de bu işe yatırmıştı. Şimdiye kadar hiç pişmanlık duymamıştı. Çünkü yürekten istediği tek şey başta olmaktı. Hayalet'in oturduğu tahta çıkarak bu dünyaya hükmetmeyi istiyordu. Bunun için yoluna çıkan herkesi tereddütsüz öyle ya da böyle bir şekilde yapıyordu bunu.

Ama her şey o kızıl kafalı kızla tanışana kadar hayatındaki tüm amacın bir yerlere gelmek olduğunu düşünmüştü. Yanılmıştı...

Belki kader belki tesadüf tam olarak bilmiyordu ama onunla yollarının kesişmesinin bir nedeni olduğunu düşünüyordu. Acımasız dünyasında bir kadının kırılganlığına yer olduğunu düşünmüyordu. En azından tanıdığı kadınların bu dünyanın sertliğiyle yüzleşecek gücü olmadığına defalarca kez şahit olmuştu. Sadece ayak bağı olarak yolunu tıkamak dışında bir işe yaramadıklarını düşündüğünden onlarla arasında belli bir çizgi vardı. Bu nedenle ciddi ilişkilerden kaçınmıştı. Uzun soluklu ilişkiler demek zaaf anlamına gelirdi ki bunu göze almamıştı hiç. Zaten zaafı olacak kadar onu etkileyen kimseye yolları çakışmamıştı.

O kıza kadar... ilk andan son ana kadar düşündüklerinin aksine kendine köstek olmak yerine her seferinde hayatını kurtarmıştı Gül. Sıradan kalıplara ait bir kadın olmadığını onu gördüğü ilk andan beri biliyordu. Korkusuzluğu, güçlü duruşu, hedefleri peşinde tereddütsüz koşuşu onu bu denli özel kılıyordu. Güzelliği sonradan geliyordu. Kadınlarda güzellikten önce aradığı kriterlerin hepsine hatta fazlasına sahipti Gül.

Yıllarca kaybettiklerine rağmen bir kez tereddüde düşmemiş olan kalbi bu gün onu başka bir adamın yanında gördüğünde tereddüde düşmüştü. İlk kez o zaman gittiği yoldan dolayı acaba demişti? İlk defa bu gün başka bir hayatın içinde olmak nasıl olur diye düşünmüştü? Sıradan bir adam olmak... Tek düşüncesinin işten eve dönmek ve ailesiyle olmak olan bir adam. Olmayacağını bile bile düşünmüştü.

Artık geri dönebileceği bir yolda değildi. Buradan geriye dönmek demek ölmek demekti. Ya ileriye gidecek amacını gerçekleştirecekti ya da ölümün onu alması için bekleyecekti. O henüz ölümü isteyecek kadar vazgeçmemişti amaçlarından. Belki de doğrusu buydu. Gül'ün ondan uzak kalması ve hayatına devam etmesi en doğrusuydu.

Onun sevenleri vardı. Ortadan kaybolduğunda merak edecek kişiler de. Kendisi gibi değildi ki o. Ona benimle saklan diyemezdi. Herkes onların peşindeyken yanında kalmasını istemek bencillik değil de neydi? Sıradan bir hayatı olma olasılığı varken kendisiyle hayatını saklanarak ve tehlikelerle geçirmesini istemek caniceydi. Ama lanet olsun ki bunu istiyordu. Onun normal bir hayat yaşamasını istemektense kendi yanında tehlikenin içinde olmasını istiyordu. Başka bir adamla mutlu olmasındansa kendi yanında tehlikede olmasını istiyordu. Adı bencillik ya da aşk fark etmezdi.

Ona yalan söylediğinde Gül'ü bu kadar kendinden uzaklaştıracağını düşünmemişti. Yarasa olduğunu sonsuza kadar saklamayı düşünmüyordu elbet ama zamanı geldiğinde söylemek istemişti ona. Çünkü hala sakladığı şeyler vardı. Ona şu an söyleyemeyeceği ve öğrendiğinde yine yeni bir sorun dalgası oluşturacak başka sırlarda vardı. Hepsini bir anda söylemek istemişti ama planladığı gibi olmamıştı. Gülden zamanından önce öğrenmişti.

KOVALAMACA-1 SUÇLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin