HER SON YENİ BİR BAŞLANGIÇTIR

7.6K 618 50
                                    




Sanırım bu hayatta bana koşulsuz inanan tek bir kişi bile yoktu etrafımda. En çok güvendiğim insanlar en çok sırtımdan hançerleyenlerden oluyordu. Sırtımdaki onlarca yaraya, iyileşmeye başlamadan bir yenileri eklenip duruyordu. Hep, artık yapmaz dediğim insanlar bir kez daha vurdu sırtımdan. İnanmak istememe rağmen, geçmişi unutmaya çalışmama rağmen hiçbir şey değişmiyordu.

Bu hayatta sadece sevilmek diye bir şey yoktu, artık bunu biliyordum. Güvenin olmadığı yerde sevgi barınmıyordu. Hasan, beni sevdiğini söylüyordu birkaç hafta önce. Yeniden birbirimize şans vermemizden bahsediyordu ama bana inanmıyordu. Bana inanmadığı için böyle bir soruyu sormuştu. Hem de bir an düşünmeden, bunun beni nasıl yaralayacağını görmeden yapmıştı.

O da haklıydı, sırtım zaten kan revan içindeydi. Bir yenisini eklemenin sorun olmayacağını düşünmüş olmalıydı. Oysa onun merhem olmasını beklemiştim. O yaraları bir bir kapatmaya yardımcı olmasını, izlerini geçmişin gölgesinde bırakmasını beklemiştim. Bu kez bunu başarabileceğine inanmıştım. Bu kez gerçekten ona inanmıştım. Ancak yanıldığımı bir kez daha anlamıştım.

Karşımda duran iki adam, benden cevap bekliyordu. İkisi de önceden kendi düşüncelerini oluşturmuş olsalar da, beni suçlamaya başlamış olsalar da inanmayacakları cevabımı bekliyorlardı. İnanmayacaklardı çünkü inanmak isteyen kişi bunu yaptın mı diye sormazdı. İnanmak isteyen kişi önce sana ne oldu derdi? Demediler... demeyeceklerdi de...

" İkiniz de odadan çıkın hemen" dedim düz bir sesle. Sırtıma yasladığım yastığı indirip yatay duruma getirdim. Kendim de yatmak için hamle yaptığım sırada Hasan öne çıkmış ve ellerini uzatıp kolumu tutmuştu. Serum olmayan elimle kolumu kavrayan elini sertçe ittim. " Benden uzak dursan iyi edersin. Yoksa bana yardımlarından dolayı suçlanırsın." Yüzündeki ifadeyi görmüştüm ama zerre pişman olmamıştım söylediklerimde. İşe yaramıştı en azından. Geri çekilerek eski yerine geri döndü. Yastığıma zorlukla uzanıp hala ayakta bekleyen ikiliye baktım. " Gitmek için savcılık izni mi bekliyorsunuz?"

" Gül, neden böyle yapıyorsun? Bize açıklaman gerekiyor. Sana yardım etmem bana olan biteni anlatmalısın." Hasan, sesinin tonunu yükseltse de bende etkili olmuyordu. Artık onun üzerimde hiç bir etkisi yoktu. Ne onun ne de diğerlerinin.

" Dışarı" diye yineledim yeniden. " Dışarı çıkmazsanız kapıdaki polis memurlarını çağırıp bana yardım etme teklifinizden bahsederim. Bunu meslek kariyerinize olumlu etkisi olmayacağını söylememe gerek yok herhalde. Yardım ve yataklıkla suçlanan polislere neler olduğunu biliyorsunuzdur. O yüzden ben bunu yapmadan dışarıya çıkın."

Gözlerimi kapatıp gittiklerine dair ayak seslerini duymayı bekledim. Son sözlerim işe yaramıştı. Ayak sesleri benden uzaklaşmaya başlamış ve kapı açılmış ardından kısa bir süre sonra kapanmıştı. Sonunda istediğim gibi özgür kalmıştım. İçimde zorlukla tuttuğum gözyaşlarım bir bir ortaya çıkarken onlara bu kez engel olmadım. Özgürce yastığımla buluşmalarına izin verdim. Daha fazla bunu içimde tutamazdım çünkü canım çok yanıyordu.

Biri kalbimin ortasına kızgın bir hançer saplamış ve acımasızca çeviriyor gibiydi. Ne o hançeri çekip çıkarabiliyordum kalbimden ne de ölebiliyordum. Ölmeyi çok istiyordum ama ölemiyordum. Lanet bir hayata sıkışmıştım.

Dört bir yanım bana zerre inanmayan insanlarla sarılıydı. Hayatımı harcadığım bu yolda onlarca kez ölümle burun buruna gelmiş olmama rağmen bir kez pişmanlık hissetmemiştim. Ama şimdi, şimdi bu işe girdiğime de kendimi bu hale düşürdüğüme de pişmanım. İlk defa seçtiğim meslekten dolayı pişmandım. Demek ki bunca zaman boşuna bir çaba sürdürmüştüm. Belli belirsiz senaryoya bir an tereddüt etmeden inanan ekibim, beni çok iyi tanıdığını ve sevdiğini söyleyen sözde arkadaşım, beni içeriye atmak için bu durumu harika bir fırsata çevirmeye çalışacak olan büro amiri...

KOVALAMACA-1 SUÇLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin