9. 'Her şey.'

8.4K 362 26
                                    

İrem Alacahan.


Köşkün devasa kapısı önünde iki kanadı eksik kuştuk. Yanımda aynı kanı taşıdığım kardeşim kızaran gözleriyle bakıyordu bana. Bir nefes aldım bin özlem döküldü.

Bir nefes aldım bin nefret taştı içimden.

Mavi gözleri buğulanmış kardeşime baktım uzun uzun. Araladandı dudaklarım.

"Baban içeride."

Sanki bu cümle nefesi olmuştu kardeşimin, biranda. Sanki bu cümle açıvermişti bükülen sırtını. Bu cümle kaldırıvermişti çökmüş omuzlarını.

Anladım.

Yüzüne oturan bu ifadede babasına kavuşan bir çocuğun huzurunu anladım.

Açıldı kapı.

Bir yel esti girdi koynumuza adım attık kaderimize.

Salona girdiğimiz anda gözlerim dedem ve babaanneme çarptı.

Dedemle kısa bir an göz göze geldik.


Gözlerinin içindeki depremi görebiliyordum. İçine yayılan öfkeyi korkuyu hertürlü duygusunu hissedebiliyordum.

Arkamdaki Buğra'nın varlığı dedemi öyle bir sarstı ki. Dili lal oldu, suratından kanı çekildi.

Dişlerimin arasında tısladım.

"Babam nerede?"

Dedemin gözlerindeki mavi hareler karardığında kaldırdım başımı yukarı. Bir cümleyle Buğra nefes aldı.

Bir cümleylede dedem un ufak olmak istedi. Azap çekti.

Gördüm gözlerimle.

Ve sonrasında kulaklarımız babamızın heybetiyle doldu. Tanırdım onun adımlarını. Bilirdim üzerimize düşen gölgesini.

Buğra ve ben öyle bir çevirdikki başımızı merdivenlere.

Öylesine muhtaçça baktık ki gözlerine babamızın..

Utandı melekler ağladılar usul usul.

Babam indi aşağı önce bana baktı sonra Buğra'ya.

Oğluna.

Ardından çevirdi gözlerini gözlerime. "Kızım?"

Sımsıkı sıktım yumruklarımı yutkundum sertçe. Göğsüme asılı kalan ağırlığı salıverdim titrek dudaklarımdan.


"Sana oğlunu getirdim baba.."

Ve.

Bu gece babamın öfkesiyle yandı.

Yıldızlar bu ana şahitlik ederken, ay ağladı bu gece.

TEK UMUT (+18)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum