20- İntiharımsı

402 26 43
                                    

                 Harley'in Ağzından

      Dudaklarım esir almış olduğu dudakları yavaşça serbest bırakırken gözlerimi araladım. Tekrardan sevdiğim adamı öpmüş olmanın mutluluğunu yaşıyordum ama aralanan gözlerim karşımda sadece Ivy'nin durduğunu gösteriyordu. Bana irileşmiş gözleri, aralık duran dudakları ile bakıyordu. Birkaç kez gözlerimi kırpıştırsam bile karşımda duran sadece Ivy idi. Ama... ama ben Joker'i öptüğümü sanıyordum.

"Ben... Joker, gelmişti?" dedim. Aslında sadece bir şeyler geveliyordum. Ivy yutkunmanın ardından biraz geri çekildi. "O hiç gelmedi." diyerek göz kaçırdı. Şuan ne yapmam gerektiğini bilmiyordum... Ivy'i öpmüştüm, dudağından. Bilmiyordum... İçimde bir yerlerde Bay J'ye ihanet ettiğimi hissederken ne yaptığımı ne kendime, ne de Ivy'e açıklayamıyordum. "Görünen o ki, sana verdiğim toz ve bitki yaprakları halüsinasyona da sebep oluyor." diyerek bacağımı sarmaşıklarla sarmaya başladı. Halüsinasyon görmüştüm, Ivy haklıydı. "Bunun için üzgünüm Ivy." dedim mahçup ifademle. Kendimi epey rezil etmiştim. Dahası bunu Joker'e nasıl açıklayabileceğimi bilmiyordum.

Ivy bacağımı sardığı sırada özrüme karşılık başını salladı. "Önemi yok, Harley." dedi. Onun da benim kadar şokta olduğunu tahmin ediyordum. İlk defa bir kızla, arkadaşımla öpüşmüştüm. Bunun verdiği his belki daha farklı olabilirdi... eğer Bay J. ve ona duyduğum aşk olmasaydı. "Bacağındaki mermiyi çıkardım. Kısa zamanda iyileşecektir. Her gün sarmaşıkları değiştireceğim." dedi Ivy. Onu dinlememin ardından başımı olumlu anlamda sallamıştım. "Teşekkür ederim." desemde o bir şey söylemeden koltuktan kalkıp malzemeleri kaldırmaya başlamıştı. Mesafeli olduğunu hissediyordum, ki son derece haklıydı bunda.

Başımı cama çevirdiğimde çoktan şafağın sökmeye başladığını görmüştüm. Ivy koca bir gece boyu hiç uyumamıştı. Ben uyuyup uyuyamadığımdan hiç emin değildim. Son yaptığımın ardından kendime olan güvenim sıfırlanmıştı sanki. Çok geçmeden Ivy geldi. "Artık dinlensek iyi olacak. Sana yatak hazırladım." dedi. Kalkmamda yardımcı da olmuştu. Beni küçük bir odadaki yatağa yatırdıktan sonra üzerimi örttü. "Joker'i fazla düşünmeden uyumaya çalış." diyerek uzaklaşmıştı. İstemsiz olarak bir iç çektim.

                  Joker'in Ağzından

       Paramparça ettiğim telefonuma göz gezdirdim. Yerde duran parçaları benim içimi soğutmaya yetmiyordu ama elimden fazlası da gelmiyordu. Oturduğum deri koltukta biraz daha yayılıp bacaklarımı araladım. Elimdeki bir şişe viskiyi başıma diklemekte arıyor ama bulamıyordum çareyi. Sadece bir seferliğine sarhoş olmayı başarabilmeyi istedim... onu unutmak ve aklımdan çıkarmak için. Kahretsin ki bunu başaramıyordum. Sinirimden attığım kahkahalar Yeşil'in iyice keyiflenmesine yardımcı oluyor olmalıydı ama o buna rağmen bu kez susuyordu.

"Konuşsana yine... neden susuyorsun?" dedim sakince. Bir süre beklemiştim, Yeşil konuşmamayı tercih etmişti. "Sikik herif! Susman için bunun olması mı gerekiyordu?!" diye bağırdım. Kendime engel olamıyordum. Bitmiş olan viski şişesini hızla kafama geçirdim. Çarpmanın etkisiyle parçalara ayrılan şişenin birazı elimi kanatmaya yeterken başıma, saçlarımın arasına yerleşen parçaları da hissetmek mümkündü. Bunu Yeşil'e zarar vermek için yapmıştım. Başımı yavaşça geriye doğru atıp koltuğun koluna yaslarken gözlerimi yummuştum. "Harley..." İstemsiz olarak onun adını söylerken buldum kendimi.

Şimdi yanımda olmasını istiyordum. Oyuncağımı kaybetmiştim, hemde en sevdiğim oyuncağımı. Damarlarımda kaynamaya devam eden kan sakin kalmam konusunda yardımcı değildi. Harley'in görüntüsü geçiyordu gözlerimin önünden. Baygın bakışlarım tavanı izliyor olsa bile gözlerimin ucundaydı o... benim Harley Quinn'im. O esnada yeniden dile geldi Yeşil. "Harley Quinn o oyun alanında öldü. Unut." dedi.

Ölemezdi. Bana verdiği sözü tutmak zorundaydı. Benim için yaşayacaktı o... "O sözü de Harleen Quinzel olarak vermişti hatırlarsan." dedi Yeşil. Haklıydı. Nefret dahi etsem haklıydı. Kanayan elimi sıkarken buldum kendimi. Harley! O baş belası her şeyi mahvetmişti! Hayatımı, düzenimi, zihnimi karmaşa içinde bırakmıştı! Şimdi eksiği nasıl kapatacağımı bilmiyordum... yokluğunu... Harley'in yokluğunu nasıl bastıracaktım? "Çok zayıf ve güçsüzsün." dedi Yeşil yeniden. "Değilim!" diye haykırdığım her an o da öyle olduğumu haykırıyordu; "Tam olarak öylesin!"

Koltuktan kalkıp ayaklarımı yere vura vura alt kattaki depoya indim. Elektroşok aletini almış ve çalıştırmıştım. "Sus artık!" diyerek bağırmamla aleti kendi şakaklarıma dayamam bir oldu. Tarifsiz bir titreşim bedenimi ele geçirirken gözlerimi kayıyordu ve kahkaha atmadan duramıyordum. Ne kadar süre buna devam ettiğim hakkında küçücük bir fikrim yoktu. Alet şakaklarıma yapışmış gibiydi ve istesemde o aleti şakaklarımdan çekemiyordum. Canım acıdıkça Harley'i istiyordum. Ona aynı acıyı çektirmeyi istiyordum... onu acı içinde kıvranırken izlemek ve sonra onun acıyan yerlerini öpmek istiyordum. Onun kahkahası kulaklarıma dolarken dizlerimin üzerine çökmüştüm. Daha fazla dayanabileceğimi sanmıyordum... öleceğimi hissederken buna engel olmak için yapabileceğim gerçekten hiçbir şey yoktu.

O an birden elektrik kesildi, alet durdu. Aleti tuttuğum ellerim kendilerini serbest bırakıp zemin ile buluşurken nefes nefese elektrik kaynağının başında duran kişiye baktım. Bu kız da kimdi? Gözlerim bana oyun mu oynuyordu? Gayet düz ifadesiyle bana bakmaya devam ettiğini görebiliyordum, elektriği o kesmişti. "Hey, Alfie... sizin palyaço intihar ediyordu." dedi. İçeri giren adamıma baktım. Bana yaklaşmaya başlamıştı yavaşça. Bir şey yapmamdan korkuyordu... "Bay J. iyi misiniz?" dediğini duydum. Ardından beni yerden kaldırmak için yardım etmeye çalışmasıyla onu kalan son gücümle ittirmiştim. "Şu sürtükle beraber defol." dedim tıslarcasına.

"Ben Harley Quinn değilim. Benim hakkımda düzgün konuşacaksın." dedi karşıma dikilerek. Alfie onu geri çekmeye çalışsa bile kız izin vermiyordu. Bu kızdaki cesaretin kaynağını, kim olduğunu çözmeye çalışıyordum. Beynim sakız gibi olmuşken bunu yapmak beni zorluyordu. Kendimi olabildiğince zorlayıp ayağa kalktım ama olduğum yerde sallanıyordum istemsiz olarak. "Sen kimsin?" diye sordum kısık sesimle.

"Harley Quinn'den daha iyisiyim. İhtiyacın olan kişiyim." dedi. Sesi de tanıdık değildi, yüzü de tanıdık değildi. Ama o Harley'i tanıyordu. Alfie yanda duruyordu, bakışlarımı ona çevirdim. "Bunun burada ne işi var?" diye sordum bu sefer de. "Batman'in sizi bulmak için yaptığı yeni planı öğrenmiş, size anlatmak istediğini söyleyerek yakamıza yapıştı. İşinize yarayabileceği için içeri aldık." dedi. Batman... o sözde kahraman, iyi adam bir türlü rahat durmuyordu. Benimle uğraşmaması gerektiğini öğrenmiyordu. Gözlerim yeniden kızı bulduğunda biraz gözlerimi kıstım ve ona yaklaştım. "Adın ne?" diye sordum. Eşi benzeri olmayan bir özgüvenle gözlerime bakarak cevap verdi. "Punchline."

        Merhabalar... bölümün sonuna geldik yine. Bu bölümü yazmak zor oldu... nereyi nasıl bağlayacağımı bir türlü bilemedim. Üretmekte, devam ettirmekte biraz zorlandım ama umuyorum ki bölüm sizin hoşunuza gider. Gitmeden önce bilmeyenler için Punchline nasıl bir karakter göstermek istiyorum. İşte karşınızda Punchline...

 İşte karşınızda Punchline

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Psychopath+Angel (JARLEY)Where stories live. Discover now