-29 Telefon

300 21 68
                                    

Joker'in Ağzından

Yeşil yüzünden yediğim iğrenç şeyler midemi bulandırmaya devam ediyordu. Yatağıma geri dönüp uzanarak bu bulantıyı gözardı etmeye çalışmıştım. Benim için pekte önemli değildi, bastırabilirdim bunu. "Sen hak ettiğin için yedin onu." dedi Yeşil. İstediğini yapmış olduğum halde susmamaya devam etmesi beni her seferinde sinirlendirmeye yetiyor ve artıyordu da. Zaten içten içe onu suçlamayı asla kesmiyordum, daha doğrusu kesemiyordum. Harley onun yüzünden gitmişti, bir daha da gelmeyecekti.

"Evet, sana hayatının iyiliğini yapmışım. Bir şey değil(!)" dedi imalı imalı. Ne iyilik ama! Böyle bir iyilik karışsında Batman'in iyiliği bile az kalırdı(!) Resmen hayatımın içine etmişti, üstelik bundan gurur duyuyordu. Düşüncelerim arasında gittikçe karnıma kramplar girmeye başladığını fark ettim. Al işte, yediklerim midemi bozmuştu şimdiden. Göz devirmekle yetinip bunu da sineye çektim. Katlanamayacağım bir acı yada ağrı yoktu bu dünya üzerinde. "Böyle diyorsun ama Harleen'in kapısında ağlıyordun." dedi Yeşil.

Tam susmasını dilediğim zamanlarda her seferinde inatla konuşuyordu. Ondan kurtulabilmeyi ne çok isterdim. Yeşil'den kurtulmayı ve Harley'i geri kazanmayı isterdim. Bu sırada nefes alışverişlerimin hızlandığını ve terlemeye başladığımı hissettim. Hasta mı oluyordum durup dururken? "Gittikçe güçsüzleşiyorsun." dedi Yeşil. Ancak onun sesini bile artık uğultulu duyabiliyordum. Böyle olmaması gerekirdi.

Göz kapaklarımın ağırlaşmasıyla beraber hiçbir yerimi oynatamıyordum ve vücudumda hafif bir titreme vardı. Durdurmayı beceremediğim bu titreme yüzünden gittikçe daha fazla kapanıyordu gözlerim. "Sona geldik." dedi Yeşil. Bu yemekler... her şey yedikten sonrasında olmuştu. Hücre kapısının sesli bir şekilde açıldığını gördüm. Aralık gözlerim görüş açımı epey daraltıyordu. İçeri giren iki tane görevli vardı. Bir tanesi bana baktı ve gözlerim kapanmadan önce şu cümleyi kurdu; "Plan tamamlandı, Bruce Wayne'e haber verebiliriz."

Harley'in Ağzından

Ivy'nin anlattıklarını büyük hayretle dinlemiştim. Ben hiçbir şeyi duymamıştım ama Jerome duymuştu. Beni korumak için çıkarmıştı beni. "Bu durumda gelen o kız bence Punchline." dedi Ivy. Ben de onunla aynı şeyi düşünüyordum. "O kız eğer Bay J. ile beraberse neden hala beni arıyor ki?" diye sordum. Bu sorunun cevabını merak ediyordum. Üstelik Bay J. beni kendisi istemediği için buraya atmıştı. Şimdi yeni kraliçesine(!) beni aratması çok saçma geliyordu. Bir deli için bile deli saçmasıydı...

Ivy biraz tereddüt eder gibi olsada omuz silkti, bir fikri olmadığını anlamıştım. "Peki Jerome nerede, nasıl bulacağız?" diye sordum. Onu hemen bulmam gerekiyormuş gibi hissediyordum. Sanki yanında olmam gerekiyordu... tuhaf bir his. Ancak içimi kemiren bir his. "Bilmiyorum. Onu hiç görmedim." dedi Ivy de. Ne yapmalıydık? Aklıma gelen ilk şey bizim için en iyi çözümdü ancak Ivy'nin hiçte hoşuna gitmeyecekti.

"Roman'ın barına gitmeliyiz." dedim. Ivy başını hızlıca iki yana sallamakta gecikmemişti, tam da tahmin ettiğim gibi yani. "Evet yapmalıyız. Roman'ın kardeşiyle arkadaş olduğunu söylemişti, belki o bir şeyler biliyordur." dedim. Hem Roman'ın kardeşine ulaşmamız hiçte zor olmazdı. Sonuçta Ivy için her şeyi yapmaya hazırdı Roman. Kardeşiyle görüşmemizde sorun olacağını sanmıyordum. Ivy omuzlarını düşürmekle yetindiğinde onu ikna ettiğimi düşünüp vakit kaybetmeden kiliseden onunla birlikte çıktım. Harleen'in evinin önündeki çalıntı arabamıza binmiştik.

Ivy kullanıyordu arabayı bu kez. Aslında ben de kullanabilirdim çünkü bacağım iyileşmişti, acımıyordu artık. Buna güvenerek bacağımdaki sarmaşıkları çıkarıp arabanın camından dışarı attım. "Daha iyi mi yaran?" diye sordu Ivy. Gözlerim bacağımı bulurken kontrol etmiştim ve gerçekten de iyi görünüyordu. Ivy bu işi iyi yapmıştı, adeta bir doktor gibi. "Sayende evet." deyip gülümsedim. O da minik bir tebessüm sunmuştu bana.

Psychopath+Angel (JARLEY)Место, где живут истории. Откройте их для себя