-33 Sahte Haber

281 21 204
                                    

Medya; Slipknot

Ivy'nin Ağzından

Daha fazla beklemeye dayanamamış ve çoktan Jerome'un telefonunun en son konum olarak gösterdiği yere gelmiştik. Burası şehirden çok uzakta, sessiz ve ıssız bir dağdı. "Bu mağaralardan birinden geliyordu sinyal." dedi Richard. Ama hangisinden? Bir sürü giriş vardı ve hangisine gireceğimizi kestiremiyordum. "Ayrılalım o zaman? Herkes farklı bir yerden girer." demişti Roman. Daha iyi bir fikrim olmadığından başımı salladım kısaca ve rastgele gözüme kestirdiğim bir girişe yöneldim.

Roman ve Richard başka girişlerden girmişti ama mağaranın içi çok karanlıktı. Hiçbir şey görünmüyordu, en kötüsü de biz baya hazırlıksız gelmiştik ve fenerimiz bile yoktu. Mecburen mağaradan geri çıkmak zorunda kaldım. Ben çıkmıştım ama Roman ve Richard çıkmamıştı. Onların da feneri yoktu? Nasıl içerde durmaya devam ediyorlardı? "Roman! Richard!" diye seslendim.

Beklediğim gibi olmamıştı. Bana cevap vermemişlerdi, geri de çıkmamışlardı. İçeride tuzak olabilir miydi? Punchline bunu yapardı, o kız her türlü pisliği yapabilecek bir kızdı ve bunu yapmış olması beni hiç şaşırtmazdı. Ama... ben ne yapacağımı bilmiyordum. Etrafıma baktım bir süre. Kimse de yoktu.

Jerome'un Ağzından

Ben Alexis kim diye sorguladıkça doktor olan adam geçiştirmişti. Kucağımdaki Harley'i aldıktan sonra yanımdaki kişiyle beni içeri almadan kapıyı kapattı. Yanımda duran adama döndüm. "Ona bir şey yapmaz değil mi?" diye sordum. Daha yeni gördüğüm birine böyle bir çöplükteyken inanmam aşırı zorlaşıyordu.

"Hayır, sadece iyileştirir." demiş ve ardından devam etmişti. "Ben Slipknot." diye ekledi. Ona bakıp başımı salladım. Yanımdaki kişi hayatımızı kurtarmıştı aslında... bunu neden yaptığıyla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Birisi neden hiç tanımadığı kişilerin hayatını kurtarırdı ki? Ben yapmazdım sanırım. "Ben de Jerome." dedim. O pek garipsememişti, rahattı yanımdayken.

Sırtımı deponun kapalı olan kapısına yaslayıp derin bir nefes aldım burnumdan. Punchline sandığımdan cesaretli çıkmıştı, yada sadece Harley'e olan kıskançlığı çok güçlüydü. Eğer orada yalnız olsalardı Harley çoktan ölmüş olacaktı... bunu düşünmek istemediğimden etrafa bakındım biraz. O sırada bana doğru gelen tanıdık kişi dikkatimi çekmişti. Bu Ivy idi.

"Jerome!" diye bağırdı heyecanla ve yanıma koştu. Çabucak yanımda bitmişti. Ona baktım. Benim ıslak olmam ilgisini çekmiş olacak ki tam sarılacakken son anda vazgeçmişti. "Sen... neden ıslaksın?" diye sorusunu yöneltti. Basitçe başımdan aşağı su döktüler desem bile inanmazdı muhtemelen çünkü hiçte öyle durmuyordu. Paçalarımdan su damlarken mümkün değil böyle bir yalana inandıramazdım, Ivy bunu hemen anlardı.

Ona söylemekte gelmiyordu içimden. O hemen telaşlanırdı ve onu zapt etmek için hiç gücüm yoktu. Göz kaçırıp susmayı tercih ettim. Muhtemelen bu şekilde başımı ağrıtacaktı ama başka yolu da yoktu. "Cevap ver bana. Harley nerede?" dedi bu kez de. Ben sustukça endişesi artıyordu. Beni tutup sarsmaya başladığı sırada Slipknot pekte bizimle ilgileniyor gibi durmuyordu. "Dur." dedim sadece.

Bu kadar durgun söylemiş olmam onu şaşırtmıştı sanırım, çünkü durmuştu. Ivy yanımdaki adama döndü, onu tanımadığı için bu kadar garipsemiş olmasını anlayışla karşılayabiliyordum ama eğer Harley'in hayatını kurtardığını bilseydi şuan bu adamın boynuna sarılırdı, bunu da biliyordum. "Sen kimsin peki?" diye sordu çekinmeden. Slipknot ona dönmüştü. "Slipknot diyebilirsin." dedi kısaca. Anlaşılan o Ivy'nin kim olduğuyla hiçte ilgilenmiyordu. Zaten biraz gizemli bir adama benzediğinden bunu garipsememiştim.

Psychopath+Angel (JARLEY)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora