8. BÖLÜM

12.2K 532 8
                                    

MİNA'NIN AĞZINDAN

Evin önüne gelince ben kapıyı tekmelerken, Maya elini çekmeden zile basıyordu. Kapının arkasından birşeyin düşme sesi gelince ben birinin kapıyı açıcağını anlayıp bir adım geri çekildim ama Maya zile basmaya devam ediyordu ki kapı açıldı. Kapıyı siyah yüz maskeli, gözünün birine bantla salatalık yapıştırmış, elinde bıçak olan bir varlık açtı, e tabii bi anda karşımızda canavar gibi beliren bu yüzle ben bir adım geri sıçradım. Maya
"Tövbe Yarabbim bu ne lan ?! Kimsin sen amk" diye bağırırken bende elindeki bıçağın düşmesi için eline sertçe vurdum. Bu sırada Efe arkadan koşarak geldi
"Noldu size böyle kapıyı kıracak gibi çalıyordunuz?" dedi şaşkın bir ifadeyle
"Bu varlık ne böyle ve az önceki çığlık sesi neydi?!" dediğim şey üzerine Efe kahkaha atmaya başladı
"Bu varlık değidiğin kişi Hayrişinizin ta kendisi. Daha uyanamadan mutfakta onu bu şekilde görünce çığlık attım, o da bişey oldu sanıp çığlık attı "
"Allah sizi alsın ya bizde bişey oldu sandık" Mayanın bu sözüyle Efe yeniden gülmeye başlarken bu sefer bizde ona eşlik ettik. Evet mal gibi ağlanacak halimize gülüyoruz şu an
"Sultan yapma şöyle şeyler bak bi maske yaptın sabah sabah 3 kişiyi korkuttun"
"Kızım ben ne bileyim bu uyanıp mutfağa gelicek gözlerime salata koyacaktım" dedi. Ben kafamı 'Allahım neydi günahım' der gibi iki yana yavaşça salladım.
"Neyse biz artık gidelim bu gün yürüyerek gideceğiz zaten"
Şaşkın gözlerle Maya'ya döndüm
"Pardon kaykaylarımız varken neden yürüyoruz acaba?!"
"Benim zeki kardeşim hadi gel ben sana yolda anlatırım" dedi ve Hayrişlere el sallayıp beni kolumdan çekmeye başladı. Son anda bende onlara dönüp
"Kusura bakmayın görüşürüz" diyebildim Efe'de arkamızdan
"Görüşürüz" diye bağırdı.
Maya evin ordan giderken kolumdan çekmeye devam ettiği için kaykayları neden almadığımızı soramadım. Ana yolda artık dayanamayıp kolumu çektim, Maya bana dönünce tek kaşımı kaldırdım
"Çıkışta gezecektik ya hani o yüzden yürüyerek gidelim dedim" diye açıklayınca kafamı sallayıp koluna girdim
"Sana çok kötü bir haberim var"
"Alıştıra alıştıra kankacım söyle kalbim dayanmaz"
"Bu gün ilk iki ders İngilizce" diye bi kereden söyleyince Maya'ya cidden kal geldi oysa ki ben dalga geçtiğini düşünmüştüm, ellerimi gözlerinin önüne getirip sallarken birden kendine gelip
"İyi tarafından bakalım ilk iki ders uyuruz!"dedi bu kız çok zeki
"Bende öyle düşünmüştüm" dedim
Ne yapayım zeki olduğunu söylesem egosu gökyüzünü bulurdu canım kardeşimin
"Hı hı kesin öyledir"diyip yürümeye devam etti, hemde beni çok iyi tanıyor. Hemen arkasından ona yetişip kolumu omuzuna attım o da saçlarımla oynamaya başladı. Bu bizim çocukluktan gelme bir hareketimizdi, ben ondan uzun olduğum için kolumu omuzuna atardım o da saçlarımla oynardı ve bundan keyif alırdık ikimizde.

**
Okula girdiğimizde müdür bütün okulu bahçeye toplamıştı
"Oha aq ilkokul çocuğu gibi sıra mı olucaz"
"Bu ne mk mahşer meydanı gibi olmuş buralar. Acaba bizimkiler nerede?"
Maya'nın sorusu üzerine gözlerimi kalabalıkta gezdirdim. Bahçenin sonunda ki gölge ve kalabalıktan uzakta ki kısımda bizim sınıftan bikaç tanıdık yüz görünce oraya doğru ilerledik. Sınıftakiler bize gülümseyerek selam verirken bizde onalara aynı şekilde gülümseyerek karşılık verdik, sonunda adını hatırladığım birini görünce seslendim
"Yiğit?"
"Buyrun Mina hanım benim"
"Bu bizi niye topladı buraya?"
"Duyuru yapacakmış diye"
"Nöbetçiyle yaptıramıyomu aq niye topluyo bizi buraya"
"Bilmiyorum öğreniriz şimdi bak geldi" diyip kürsüyü gösterdi. Müdür elinde mikrofonu bize doğru bakıyordu
"Gençler sessizce dinleyin fazla uzatmadan bi duyuru yapıcam sonra içeri girebilirsiniz" diyip bir an duraksadı herkesin sessizce dinlediğini görünce devam etti
"Haftasonu okulca kampa gidilecek gelecek olanlar sınıfbaşkanlarına adını yazdırsın. Zaten kamp malzemeleri okul tarafından karşılanacak. Cuma günü okul çıkışı saatinde gidilecek Pazartesi okul çıkışı saatinde gelinecek yani gelmeyenler içinde pazartesi okul yok. Şimdi içeri girebilirsiniz" diyip mikrofonu bıraktı. Herkes bir anda içeri girmeye çalıştı okulun da 1 kapısı olunca kapının önü çok kalabalık oldu. Bizim sınıftan kimse gitmeyince o gölgelikte kapının önü sakinleşinceye kadar bekledik
"Kanka bizde gidermiyiz?" Maya annesinden izin almaya çalışan çocuklar gibi söyleyince gülümsedim, gitsek eğlenceli olurdu aslında hem sınıftakilerle iyice kaynaşırdık hemde biraz kafa dinleriz diye düşünerekten
"Gideriz de bu gün Perşembe dimi?" dedim
"Evet"
"İyi tamam gideriz" dediğimde boynuma sarılıp öptü, bende ona sarılıp güldüm. Kapıdaki kalabalık dağılınca bizde sınıfla birlikte yukarı çıktık. Sınıfa girdiğimizde bize gülerek bakan Atlas ile Batu beklemiyordum açıkçası, sıramıza geçtiğimizde cam kenarına ben oturdum ve Atlaslara döndüm
"Siz neden aşşağı inmediniz?"
"Valla müdürün ne dediğini buradan da duyabiliyorduk o yüzden"
"Hadi lan demiyo üşendik" diye araya giren Maya yine hepimizi güldürmeyi başardı işte kimin kankası
"Kızlar kampa gelicekmisiniz?"
"Eğer başka bi işimiz çıkmazsa gelicez siz ?"
"Ben kesin geliyorum öyle bi ortamı kaçıramam" Batu geliyorum diyince hepimiz Atlasa döndük
"Kambersiz düğün olmaz arkadaşlar sormanız hata"
"Sınıfin kamberi sen oluyorsun yani ?"
"Tabii ki ya o değilde akşam geziyoruz demi bu gün de ekmiyorsunuz bizi?"
"Dün de ekmedik" Maya'yı onaylarcasına kafamı salladım
"Tamam o biraz zorunluydu ama bu gün gidiyoruz demi?"
"Evet gidiyoruz" dedim

Bela İkiliOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz