25. BÖLÜM

6.5K 320 21
                                    

"Mert kaçma gel buraya!"
"Ya ben o makyajı yapmam lan topmuyum ben makyaj yapayım?!"
"Lan kapatıcı sadece o gözüne süreceğim! Mert sana diyorum!"
2 saat sonra bara gitmemiz gerekiyor, Maya çanlataları alıp raporumuzu bırakmak için okula gitti bende Mert ile uğraşıyorum. Yüzümüzdeki morluğu patron görürse olay çıkar ve Mert yüzüne kapatıcı sürmeme izin vermiyor neymiş efendim topmuymuşda erkek adam makyaj yapmazmışda bilmem ne!
"Ya Mavi öl de öleyim ama makyaj yapmam!" diyerek tekrar evin içine doğru koşmaya başladı. Aklıma gelen fikirle arka bahçe kapısından eve girdim. Benim salak kardeşim kapının önünde durmuş bahçeye bakıyordu, gelmemi bekliyordu herhalde. Elimdeki makyaj malzemelerini yavaşca orta sehpaya bıraktım ve ses çıkarmadan ona arkadan yaklaştım. Bir anda iki elini arkadan birbirine sabitleyip onu içeri çektim
"Sen benimle baş edebileceğini mi sanıyorsun yakışıklı"
"Ya Mavi yaa"
"Bak iki seçeneğin var ya adam gibi oturursun şunu sürerim ya da elini kolunu bağlar zorla sürerim"
"Tamam be amaan bırak oturacam"
"Bak yine kaçarsan uyuduğun yerde seni boya küpüne batırır taksim merkeze bırakırım"
"Öff tamam" diyip koltuğa oturdu. Kapatıcıyı alıp yüzüne sürmeye başladım...

~~MAYA'NIN AĞZINDAN~~

Çantaları alıp sınıftakilere kısa bir açıklama yaptıktan sonra müdür yardımcısına raporlarımızı teslim ettim. 3 kaykay 2 çanta ile dönmek zor olacağı için taksi çağırdım ve lavaboya gittim. İçeri girdiğim anda kamp alanında kavga ettiğimiz kızları gördüm hepsi buradaydı. Beni görünce hepsi bana doğru döndü ve gülmeye başladılar. Sanırım kavga etmeyi planlıyor salaklar sanki tek başıma dövemeyecem onları. Simge bana doğru bir adım attı
"Senin ikizin nerede ya?"
"Sanane"
"Arkadaş atar da yapıyor" dedi Duygu ve arkadaşlarına beni işaret etti. Birisi kaçmamam için kapıyı tuttu salak sanki kaçmak isteyen var. Bana doğru gelen bir yumruk görünce çekildim ve kolunu tutup yüzüne tekme attım. Kolundan ve saçlarıdan tutarak arkadaki ikilinin üzerine savurdum, biri kaçtı ama diğeri ile birlikte yere yapıştılar. Kaldı 3, hemen sağımda kapıyı tutan kızın kafasından tutup yüzünü duvara vurdum. Kaldı 2, ikisi birden üzerime doğru gelince elimi kaldırıp yumruk atacakmış gibi yaptım ama onlar eğilince birinin yüzüne tekmeyi geçirdim. Son kalana da gülumseyerek baktım
"Sana ne yapayım istersin?" diyince gülüp tekme savurunca ayağını tutup etrafımda dönünce savrulup duvara yapıştı. Hepsi yerde kıvranırken çantaları alıp tuvalletten çıktım. Güvenliğe gidip kaykayları aldım ve kapının önüne çıktım, bir iki dakika bekleyince taksi geldi hemen binip evin adresini verdim. Yeterince geç kaldım zaten Mina beni öldürecek...

~~MİNA'NIN AĞZINDAN~~

Mert'e zorla makyajını yapıp üzerini giymesi için odasına gönderdim. Saate baktığımda 1.30 saatimizin kaldığını gördüm, Maya  nerede kaldı acaba?
Odama gidip üzerimi değiştirdim, çalışacağımız için siyah giymek zorundaydık. Saçlarımı tepeden at kuyruğu yaptım ve hafif bir makyaj yaptım. Çantamı toparlıyıp telefonumu cebime koydum ve aşağıya indim, Mert aşağıda beni bekliyordu
"Maya daha gelmedi mi?"
"Geldi az önce üzerini değiştiriyor"
"Taksi çağırdın mı?"
"Çağırdım"
"Ya sen hala bana trip mi atıyorsun?"
"Lan manyak makyaj yaptın bana dağ gibi adama makyaj yaptın!" diyince gülümsedim
"Patrondan azar yemek mi isterdin?!"
"Tamam ya gel buraya" diyip beni kolunun aldı, bunun bana tribi de bu kadar işte. Bir kaç dakika öyle oturduktan sonra Maya geldi
"Hadi geç kalıcağız kalkın" diyerek kapıya doğru koşunca bizde peşinden gittik. Kapıyı kilitleyip taksiye bindim.

**

Bara girer girmez arka taraftaki personel odasına gittik. Çantalarımızı dolaba koyup kapağını kilitledikten sonra Maya'nın verdiği önlüğü giydim, hazırlıklar için 30 dakika kaldığını görünce bizimkilere döndüm
"Mert sen git gorsonlara yardım et, Maya tezgahta kaç kişiyiz?"
"4 kanka ikisi arka tarafta olucak önde senle ben"
"O zaman bizde tezgahı kendimize göre düzenleyelim"
"Tamam"
"Herkes görev yerine marş marş" diyerek bir komutan edasıyla kapıdan çıktım. Fakat bu havam 3 saniye sürdü çünkü kapıdan çıkar çıkmaz patron ile gözgöze geldim
"Gençler partinin sonuna doğru kareoke var ve parti sahibi sizden de şarkı istiyor"
"Biz ne alaka ya?" dedim
"Geçen söylediğinizde dinlemiş sevmiş"
"Söyleyecekmiyiz?" diyince Mert'e döndüm ve bilmiyorum anlamında dudak büzdüm
"Söyleyeceksiniz tabi oğlum" dedi ellerini birbirine vurdu ve devam etti "Hadi herkes iş başına"
Baş selamı verip tezgaha doğru ilerledim, Maya arkamdan gelirken Mert diğer garsonların yanına gitti. Tezgahın arkasında geçince içeceklerin 'Alkollu ve Alkolsüz' olarak iki gruba ayrıldığını ve markalarına göre sıralandığını gördüm
"Maya burası düzenli zaten bişey kalmamış gibi"
"Aynen, tezgahı silelim olmadı Mertlere yardım ederiz"
"Tamam bide arkada ki barmenlerle tanışmamız gerek var mı?"
"Bence yok"
"Bence de" diyip onu onayladım ve bezi alıp tezgahı silmeye başladım.
5 dakika kadar sonra Maya garsonlara yardıma gidince tezgahta tek kaldım. Tezgahı silip, etrafta kirli bardak olmadığından emin olunca kenardaki barmen taburesine oturdum. İçimden bir ses çok hareketli bir gece geçireceğimizi söylüyordu, umarım bu hareket sadece tezgahın arkasındaki bardaklarla olur yoksa patron bizi ibret-i alem olsun diye barlar sokağının girişinde demirlere bağlar, yapar yani acımaz. Kemal abinin çok değişik bir karakteri var, sinirli değilse aşırı sevecen ama sinirlendirirsen gözü kara bir adam o yüzden ne kadar sevsede bir korku oluşuyor insanın içinde.
Kafamı geriye yaslayıp gözlerimi kapattım, bir anlığına Deniz'in mavileri gözümün önüne gelince hemen gözlerimi açtım ve kafamı önüme eğdim, numaram olmasına rağmen bir mesaj bile atmamıştı bu gün.
"Mavii"
"Buradayım"
"Patronun dediği karaoke için şarkı düşünsene"
"Tamam ayarlarız bişeyler. Sizin işiniz bitti mi?"
Tezgahın arkasına geçip yanıma oturdu
"Bitti de saat kaç?" dediğinde telefonumu çıkardım
"18.57"
"Partiye son 1 saat yani?"
"Aynen"
"Sence olaysız kapanır mı?"
"Bilmiyorum gelenlere bağlı ama içimde çok hareketli bir gece olacağına dair hisler var"
"Senin hissettiklerin de hep çıkıyor aksine"
"Aynen bana bak Mert'e de söyleyelim ucu bize dokunmayan hiçbir olaya girmek yok"
"Tamam bu arada olay demişken bende okulda kamptaki kız grubuyla kavga ettim" diyince bıkkın bir şekilde ona döndüm
"Nolur sadece laf dalaşı de bana"
"Maalesef öyle olmadı tuvalette beni sıkıştırmaya kalkınca bende ağızlarının payını verdim"
"İyi bok yedin. Kimse gördü mü?"
"Yok"
"İyi müdüre gitmez o zaman"
"Nerden biliyorsun?"
"Müdüre giderse kendileri suçlu çıkar"
"Şahit yok ki biz ne dersek o. Onların da sayısı bizden fazla"
"Yanlış biliyorsun güzelim tuvalet aynalarımızda kamera var. Şikayet durumunda müdür oradan olan bitene bakıyor"
"Aynalarda mı?!"
"Evet ama bunu okuldaki kimse bilmiyor"
"Sen nerdem biliyorsun peki Mavicim"
"Ben bilirim"
"Ya hava yapma da dökül"
"Anlatırım bir ara uzun mesele"
"Ya şim-"
Mayanın sözünü kesen telefonumun çalması oldu. Ekrana baktığımda arayanın Deniz olduğunu gördüm ve telefonu Maya'ya çevirdim.
"Ben gideyim siz konuşun" diyip göz kırptı ve uzaklaştı
"Öküz!" desemde kendimi toprlayıp telefonu açtım

Bela İkiliDonde viven las historias. Descúbrelo ahora