17. BÖLÜM

7.1K 397 33
                                    

*Bölümü heyecanla bekleyen herkese ithaf ediyorum 😘*

Maya üzerindeki şoku biraz olsun atınca
"Meertt!!" diyerek çocuğun üzerine atladı. Ben ise olduğum yerde kaskatı kesilmiştim hala şok olmuş bir şekilde onları izliyordum. Mert gelmişti! İzmir'de ki kankamız Mert! Bizim yavan Mert!
Olanları ancak idrak edebilmiş şekilde
"Lan manyak ne geziyon gecenin bu saatinde ?!" dedim. Tamam haklısınız aylar sonra en yakın kankamı görünce ilk olarak bunu sormam saçma oldu.
Ayağa kalkıp karşımda durdu
"Lan gelmeme değil bu saatte gelmeme mi şaşırdın?" dediğinde bişey demeden sımsıkı sarıldım ona. Mert ile ilkokuldan beri hep aynı sınıftaydık tabii İstanbula gelince ayrılmak zorunda kalmıştık. Zaten İstanbul'daki evimizim adresini bir tek o biliyordu. Bizle çok iyi anlaşırdı hemen hemen herşeyimizi bilir ve her olayda yanımızda olmaya çalışırdı. Buraya geldikten sonra İzmirdeki tayfadan bir tek onunla konuşmaya devam ettik.
"Çok özlemişim lan seni!"
"Bende lan"
Mert benden ayrılınca hep beraber salona geçtik. Uykusuz olduğu gözlerinden belliydi
"Ee kızlar ne var ne yok?"
"Uykusuz görünüyosun kanka kalk yat yarın sabah konuşuruz" dedim. Ne yani çok özledik diye çocuğu uykusuz mu bırakalım?
"Nerede yatıyorum?"
"Oha ilk defa erken pes etti. Mina bu günün tarihini yazıcam Mert ilk defa uykuya karşı çıkmadı"
Mert gülerek
"Çok uykum var ama benim suçum yok. İki gün heyecandan uyuyamadım"
"Ay kıyamam ben sana gel göstereyim odanı. Yukarıda" dedim ve ayağa kalktım. Mert her zaman yaptığı gibi bir kolunun altına beni diğerinin altına Maya'yı aldı ve merdivenlere doğru ilerlemeye başladı.
"Yakışıklıcım merdivenden sığmayız böyle"
"Sığarız bence ya" diyip önündeki merdivenlere baktı. Tam cevap vericektim ki Maya benden önce davrandı
"Gece gece bir sakatlık çıkacak kanka valla sığmayız buradan" dediysede Mert bizi dinlemeyerek merdivenleri çıkmaya çalıştı altını çiziyorum sadece çalıştı. Ha sonuç mu?
Maya korkuluklara çarptı, beni duvar kurtardı dengede kaldım, Mert zavallı yakışıklım dengesini kaybedip merdivenlere yapıştı.
"Ben dedim ama size" diyerek gülmeye başladım. Tabii onlarda beni yanlız bırakmayarak kendi hallerine güldüler. Tamam birazcık deli olabiliriz, ama birazcık çok az...

**

Sabah alarmın sesiyle değilde yüzüme düşen buz gibi su ile sıçrayarak uyandım
"MEERTT!!" diye bağırarak yataktan kalktım ve ona kötü kötü bakmaya başladım. Hala bana kahkalarla gülerken üzerine gittim
"Maviş gelme"
"Kanka bak tırsıyorum"
"Lan gelme" diyerek benim adımlarımla orantılı şekilde geri geri gitmeye başladı
"Kaçma lan gel buraya ağzına sıçacam senin" dedim ona doğru koşarken. Tabii ben kovalayınca o da kaçmaya başladı. Evin içi az gelince kapıyi açıp bahçeye çıktı eh  bende el mecbur peşinden
"Kaçma lan kaçma gel buraya"
"Bende seni çok seviyorum Mavicim"
"Gel sevicem ben seni gel. Ulan öküz nerde görülmüş insanın buz gibi su dökülerek uyandırıldığı"
"Sen yaparken iyiydi!" diyen Maya ile ikimizde yerimizde durup ona döndük. Dönmez olaydık elindeki hortumdan akan suyu bize doğru tutmaya başladı insafsız.
"Lan mor cadı benim suçum ne?! Ben niye ıslanıyorum?!"
O suyu Mert'e doğru tutarken bende ona doğru koşmaya başladım. Beni gördüğü anda suyu tekrar bana doğrulttu ve alnımın ortasında hissettiğim tazyikli suyla yere yapışmam arasında ki o 3 saniyeyi Maya'ya söverek geçirdim. Yerde sırtüstü yatarken Mert ve Maya'nın kahkaha sesleri kulaklarıma doluyordu. Çok güzel gülüyor şerefsizler
"Pisliksiniz ikinizde" dedim yerde oturur pozisyona geçerken
"Kanka bu son hamleden benimde haberim yoktu valla" diyip  yanıma oturan Mert'in karnına dirseğimi gömdüm
"Eşek!" dediğimde gülerek sarıldı bana. Maya ise elindeki hortumu atmış karınını tutarak bize gülmeye devam ed- Bir dakika elindeki hortumu atmış mı?!
"Mert hortum!" dedim yerde hala su akıtan bahçe hortumunu gösterirken
"Ben Maya'yı tutarım sen ıslat" dedi. Elimle onay verince hızlıca Maya'yı yakalayıp arkasına geçti, daha fazla ıslanmamak için. Bende hortumu alıp Maya'ya doğru tutmaya başladım
"Ulan sen bana yardım etmiştin en son ne çabuk sattın beni?!" diyen Maya ile gülmeye başladık
"Planı sen değiştirdin kanka" Mert kötü adam taklidi yaparak konuştu. Maya'da dahil hepimiz donlarımıza kadar ıslanınca yere oturduk.
"Özlemişim lan bu hallerinizi"
"Bizde senin deliliklerini"
"Heh şuna bak sanki benden eksik kalır yanları var da" diyince hepimiz yeniden kahkaha atmaya başladık
"O değilde uzun zamandır bu kadar gülmemiştik. İyi ki geldin lan" diyerek Mertin omuzuna vurdu Maya sonra da
"Hay senin kemiğine sıçayım elimi kırdım lan!" dedi ve elini sallamaya başladı. Mert umutsuzca başını sallayarak
"Taşa vurdun kızım elini"dedi
"İkinizde birbirinizden manyaksınız biliyorsunuz değil mi?"
"Sanki sen değilsin" diyen Maya'ya dil çıkardım. Üşümeye başlayınca yerden kalktım
"Son gelen Mert'in burada kalma süresinde yemek yapar!" diye bağırarak eve doğru koşmaya başladım. Eve girdim ve kapının karşısında kimin son geleceğini beklemeye başladım. Benden 2 saniye sonra Maya ve Mert kapıdan aynı anda girdi ve bana bakmaya başladılar
"Sanırım hazır yiyoruz" dedim gülerek
"Valla benim işime gelir"
"Madem öyle hadi kurulanalım sonra kahvaltıya gideriz daha beni gezdireceksiniz İstanbulda" diyen Merte asker selamı vererek odama doğru gittim. Maya ise
"Emredersin patron!" diyerek beni takip etti
"Hiç akıllanmayacaksınız değil mi?" diyen Merte göz devirdim
"Hayır!" dedim
"Ne münasebet!" diye cümlemin devamını getirdi Maya
"Bencede" diye olayı tamamladı Mert ve yine evde yankılanan kahkalarımız...
Mert gerçekten bize iyi gelmişti. Uzun zamandır gülmediğimiz kadar gülmüştük bu sabah, herşeyden önce mutlu başlamıştık günümüze.

**

"Lan hadi ne yapıyorsunuz hala siz?!"
Mert tam yarım saattir aşağıdan bize sesleniyordu.
"Bekle ya 2 dakika senin ki gibi kısa değil bizim saçlarımız!"
"Lan ne 2 dakikası yarım saat oldu. Odun diyordunuz ağaç oldum, yakında meyve vericem kahvaltınızda meyvelerimi yersiniz artık!" diyince kahkaha atmadan duramadım. Parfümümü sıkıp çantama attım ve telefonumu da alıp odadan çıktım
"Geldim geldim dünyanın en yakışıklı ağacı"
Merdivenden indiğimde Mert beni baştan aşağı süzerek ıslık çaldı
"Kesin kavga edicem bu gün. Kız bu ne güzellik?"
"Bana diyene bak oğlum taş gibi olmuşsun yine" dediğimde güldü.
"Siyah yakışıyor bize be" dedi ve beni yanına çekip kolunun altına aldı ve aldığı gibi geri itti
"Lan sen yine saçlarının uçlarını Mavi yapmışsın!"
"Evet dün yaptırdık eskisi gibi"
"Maya'da moramı boyattı?"
"Evet"
"Yakışmış" diyince elimle ona öpücük gönderdim. Dün akşamdan beri saçımızı topuzlu görünce farketmedi herhalde. Biraz fazla dikkatsizdir de kendisi. Dakikalar geçmesine rağmen Maya hala gelmemişti
"Maya hadi bacım bak bende ağaç olucam yakında!" dedim.
Bu sırada Maya da merdivenlerden indi
"Öldünüz ha iki dakika beklediniz diye!" diyince ikimizde ona dil çıkardık, Maya bizi ise bizi hiç takmayarak
"Hepimiz siyah giyinmişiz farkettiniz mi?"
"Evet de Mert sen kaykayını getirdin mi?"
"Sizin yanınıza kaykaysız gelirmiyim ben be!" diyerek saçımı çekti.
"Gelmezsin tabii"
"Bu arada tekrar söylüyorum saçlarınız efsane olmuş"
"Biz hep efsaneyiz yağuşuhlu" diyen Maya ile yine kahkaha atmaya başladık. Biz diye söylemiyorum ama çok güzel gülüyoruz, hep gülelim...
Ayakkabılarımızı giyinmiş, kaykaylarımızı almak için garajın oraya inmiştik. Mert dün kapıyı çalmadan önce kaykayını bizimkilerin oraya bırakmış, yerlerini nereden biliyordu ki demeyin bende bilmiyorum yani Mert bu bulur. Zaten bir tek kaykay ve ayakkabı renklerimiz farklıydı bu gün. Ben mavi, Maya mor, Mert ise haki ayakkabısını giymişti. Kendisinin en sevdiği renk haki yeşilide.

**

Kaykaylarla yaptığımız uzun bir yolculuktan sonra sahile bir cafeye girip kahvaltı yapmıştık. Kahvaltı sırasında Maya yeni okulumuzda yaptıklarımızı ve Buğranın beni ikinci kez kaçırışını Mert'e anlatmıştı. Şimdi ise Mert'i Taksim ve Galata kulesine  götürüyoruz yani vapurdayız. Akşam yemeğini de Kız Kulesinde yiyecekmişiz Mert bey öyle istedi, yemekten sonrası barlar sokağı. Bu günkü planımız böyle bakalım kazasız belasız atlatabilecekmiyiz
"Kanka simit alalım mı?"
"Al 3 tane birazını da Martılara atarız"
Maya simitleri alıp gelince birazını biz yedik kalanı martıların oldu.
"Mert ya sormayı unuttum sen kaç gün kalıcaksın burada?"
"1 hafta"
"Bana bak bizimle okula geliceksin ha yarın kurtuluşun yok"
"Gelicem merak ettim sizin şu sınıfı zaten. Hem seversem nakil alır gelirim bakarsınız"
"Siktir lan ümitlendirme bizi" dedim ve Mert gülmeye başladı
"Kendimi eğer gelmezsem 5 çocuklu karımı ortada bırakıcakmışım gibi hissettim öyle söyleyince"
"İki dakika duygusallaştırmadın aq"
"Bacım sen daha Mertin yanında duygusallaşamayacağını öğrenmedin mi?"
"Lan ne bileyim değişmiştir dedim"
"Kanka gram değişiklik yok hala aynıyım"
"Fakettim" dedi ve Boğaz manzarasına döndü, biz zaten izliyorduk. Mutluyduk işte yeniden beraberdik, güzeldik biraradayken çok güzeldik. Demek ki geçmiş ve geçmişten gelenler her zaman üzmüyor tam tersi bazen mutlu ediyormuş...

*Bölüm Sonu...
Mert güzel geldi ha?
Yorumlarınızı bekliyorum...😘*

Bela İkiliOù les histoires vivent. Découvrez maintenant